Açlardan korkan zalimler, kendi elleriyle bir açlık ve kıtlık medeniyeti inşa ediyorlar.
Devamı
Artık Avrupa Türkiye'ye karşı düşmanca kibrini 'yönetme' aşamasından 'düşmanlık' aşamasına taşımıştır.
Devamı
2014’ten beri yaşanan bazı gelişmelere bakarsak Berlin’in tavırlarının Ankara’da neden bu kadar rahatsızlığa yol açtığını anlarız.
Dillerinden düşürmedikleri eşitlikten rahatsız oldular. Çünkü akıbetlerinin böyle olacağını beklemiyorlardı. At gözlüklerini çıkarmadıkları için Türkiye’deki değişimin farkında değillerdi.
AK Parti hazırladığı teklifi Meclis Genel Kurulu’na getirecek. MHP bu dönüşüm sürecine katkı vereceğini ifade ediyor. Ne yazık ki CHP, üzerindeki “ana muhalefet partisi” etiketine rağmen tartışmanın içeriğine girmeyi reddediyor, HDP’nin kuyruğuna takılıp gitmeyi tercih ediyor.
Fırat Kalkanı Harekatı başladığında “Zor Oyunu Bozdu” manşetini atmıştık Kriter’e. Türkiye’nin müdahalesi neredeyse bütün aktörlerin oyunlarını bozdu. Suriye’den başlamak üzere bölgeyi şekillendirmek isteyen bütün aktörler Türkiye’nin oyun dışı kalacağı varsayımını esas almışlardı. Bunun için de ellerinden geleni artlarına koymadılar.
Bosna Savaşı sırasında Müslümanlara karşı uygulanan etnik temizlik, soykırım, sistematik tecavüz, kültürel soykırım suçları 20. yüzyılın sonuna doğru Avrupa'nın göbeğinde hepimizin gözleri önünde gerçekleşti.
Devamı
Türkiye kendi namına dış politikada yaşadığı sıkıntıları, Suriye’de tıkanan dünya sistemini ve bu tıkanıklıktan kendi namına düşeni, sayfanın bir kenarına koydu.
Devamı
Bush döneminde çok agresif, tek taraflı ve sert bir şekilde girilen Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor.
1915 olaylarının Alman Parlamentosu tarafından soykırım olarak değerlendirilmesinin ardından Fahrettin Altun, alınan kararın Avrupa Birliği’nin dinamiklerine nasıl yansıyacağını yorumladı.
Burhanettin Duran, 1915 olaylarının Alman Parlamentosu tarafından soykırım olarak değerlendirilmesini yorumladı.
Burhanettin Duran, 1915 olaylarının Alman Parlamentosu tarafından soykırım olarak değerlendirilmesini yorumladı.
Bütün bu süreç, "mülteci krizi" başta olmak üzere ihtilaf içinde olunduğu düşünülen hususlarda Türkiye'yi köşeye sıkıştırma çabasının bir ürünü. Oysa bu hiç de rasyonel bir adım değil.
Bütün bu süreç, "mülteci krizi" başta olmak üzere ihtilaf içinde olunduğu düşünülen hususlarda Türkiye'yi köşeye sıkıştırma çabasının bir ürünü. Oysa bu hiç de rasyonel bir adım değil.
Alman parlamentosuna getirilen karar tasarısının rasyonel bir zemininin olmadığı gayet açıktır. Burada bir kimlik siyaseti güdüldüğü ortadadır.
Bunlar lejyoner. Ve üç kuruş imtiyaz için yapıyorlar bunları. Fetullah Efendi'nin şakirtlerine dönüşmüş vaziyetteler. Önce işaret, ardından pozisyon alıyorlar.
Geziciler. Paraleller. PKK'lılar. Türkiye'nin son döneminin meşhur kalkınma karşıtı kalkışmacıları! Her üçü de yalan bilgi kırıntıları üzerinden siyasal alan devşirmeye çalıştılar.
Muhittin Ataman: Son zamanlarda Türkiye karşıtı ciddi bir algı operasyonu vardı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı bu karar aslında bu noktada bir ket vurmuştur.
Ankara ve Erivan, statüko ve normalleşme arasında, sonuca ulaşmak için önemli bir fırsatın eşiğinde. Hem kendileri hem de yer aldıkları coğrafyanın yarınları adına tarihi bir dönemeçteler. Türkiye-Ermenistan arasındaki ilişkilerde birbiri ardına önemli gelişmeler yaşanıyor. Son olarak, 31 Ağustos 2009 tarihinde İsviçre’nin gözetiminde Türkiye ile Ermenistan arasında normalleşmeyi öngören “İlişkilerin Geliştirilmesi Hakkında Protokol” ve “Diplomatik İlişkilerin Kurulması Protokol”leri parafe edildi. Protokoller 10 Ekim 2009 tarihinde Türkiye ve Ermenistan Dışişleri Bakanları tarafından Zürih’te imzalandı. İmza töreni zorlu diplomatik sürecin habercisi olacak şekilde tarafların birbirlerinin törendeki konuşma metinlerine itirazlarıyla gecikmeli imzalandı. Protokollerin hemen sürecin başında farklı algı ve beklentiler oluşturduğu ortaya çıktı.
SETA Vakfı, 25–27 Haziran 2009 tarihlerinde İstanbul'da Türkiye-Azerbaycan ilişkileri çalıştayını gerçekleştirdi. Türkiye'nin Ermenistan ile yürüttüğü normalleşme sürecinin nisan ayında medyaya yansıyan şekliyle Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde bir krize neden olduğu iddiaları, iki ülke ilişkilerinin tekrar masaya yatırılmasını gerektirmişti. Çalıştayda iki ülke ilişkilerindeki temel meseleler ve özellikle "Bir millet-iki devlet" sloganı, Ermenistan ile yürütülen normalleşme sürecinin Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine etkileri ve ilişkilerin siyasî, ekonomik-enerji ve güvenlik boyutları ele alındı.
KIRK yıllık Davos toplantılarının bir gün gerçek bir tartışmaya yol açacağı kimin aklına gelirdi? Türkiye gibi ülkelerin devlet başkanlarının lütfen davet edildiği bu tür toplantılarda merkez güçler gücünü gösterir, uydu güçler merkezden aldıkları ışığı yansıtır.