Seni Parti Başkanı Yaparlar İnş. Canım Ya!

Devlet, "ben devletim bildiğimi yaparım" demiş. Ateşkese uymamış, sürekli çatışmalara yol açacak edimlerde bulunmuş! Yol ve baraj yapımına hız vermiş. Barajlar kültürel soykırım amaçlı imiş! Devlet, bu yolları, barajları Kürdistan'ı imkansızlaştırmak için yapıyormuş. O nedenle de PKK artık ateşkesi bitirmiş. Bunlar KCK'nın açıklamalarından inciler.

Devamı
Seni Parti Başkanı Yaparlar İnş Canım Ya
20 Yüzyıl Avrupa'sının Soykırım Aynası Srebrenitsa

20.Yüzyıl Avrupa'sının Soykırım Aynası: Srebrenitsa

ABD ve İngiltere'nin Boşnaklara soykırım yapılacağını bildiği halde herhangi bir tedbir almadığının altını çizen Muhittin Ataman, yaşanan soykırımın faili meçhul olarak kaldığını ancak tüm Batı'nın yaşananların sorumlusu olarak görülebileceğini belirtti.

Devamı

Türkiye içinde 1915'de Ermeni cemaatine karşı olup biteni anlamada üç farklı anlama biçimi ve siyasal pozisyon var.

Mağdur olanın hesap sorması belli kurallar dâhilinde adalete hizmet eder. Ancak siyasi konjonktürün etkisiyle bu hesap sormanın başka şiddet biçimleri doğurabileceğini de hesaba katmak gerekir.

Burhanettin Duran, sözde soykırım iddialarına yönelik değerlendirmesinde, Ermeni soykırımı iddiasının, tüm dünyadaki Ermeniler için, milli kimlik tanımlamasının önemli bir bileşeni haline geldiğini belirtti.

Soykırım iddiası sadece insani bir hakikat arayışından ibaret değil. Uluslararası güç mücadelesinin araçlarından biri. Ulus devletlerin birbirleriyle mücadelesinde güçlü bir sopa olmaya aday bir mesele.

İsrail'i Eleştirmek Antisemitizm mi?

İslam dünyasında ciddi bir İsrail eleştirisi olduğu doğrudur ve bunun haklı gerekçeleri vardır. Bu eleştiri dalgası, İsrail politikalarına olumlu bakan ülkelere de yayılmaya başlamıştır. Artık antisemitizm etiketlemesi ile dünyanın vicdanını susturmak mümkün görünmüyor.

Devamı
İsrail'i Eleştirmek Antisemitizm mi
Bizi Çocuklarınızı Katletmek Zorunda Bırakmayın

Bizi Çocuklarınızı Katletmek Zorunda Bırakmayın!

İsrail propagandasının ana teması, “her şey bir gaz ve toz bulutuydu. Sonra Gazze'den roketler gelmeye başladı” şeklinde.

Devamı

Kırım Tatarları yok olmanın eşiğinden dönmüş ve tarihsel ve kültürel bağlarımız olan bir millet olarak Türkiye'nin daha fazla ilgisini hak ediyor.

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşanan siyasal krizin temelinde neler yatıyor? Türkiye AB'nin bölgeye asker gönderme çağrısına nasıl karşılık vermeli? Ülkede kalıcı bir çözüm için neler yapılmalı?

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşanan sorunun temel sebebi, bölgesel ülke olan Çad'ın etkinliğini korumak istemesinin ters tepmesi sonucu Fransa'nın etkinlik alanını genişletme çabası ve ülke içindeki kırılgan siyasi yapının sosyal sorun haline dönüşmesidir.

22. Kış Olimpiyat Oyunları, 6 – 23 Şubat tarihleri arasında Rusya'nın Soçi kentinde yapılacak. Rusya'nın en dezavantajlı bölgesi olarak kabul edilen Kuzey Kafkasya'nın kıyı bölgesinde yer alan Soçi, 2007'de olimpiyatlar için seçildi. Soçi Olimpiyatları, bu tarihten itibaren farklı argümanlarla protesto edilmeye başlandı. Bölgenin otokton (yerli) halkı olan Çerkesler, olimpiyat yapılacak bölgeyi soykırım toprağı olarak görüyorlar ve şehrin aday olarak açıklanmasından itibaren başlayan itirazları halen devam ediyor. Bugüne kadar hem Kafkasya'dan hem de farklı ülkelerde bulunan Çerkes diasporasından olimpiyatlara karşı boykot çağrısı yapıldı ve çeşitli protestolar düzenlendi. Bunun yanı sıra, çevre örgütleri olimpiyatlar için yürütülen inşa faaliyetlerinin bölgede geri dönüşü olmayan çevre tahribatına neden olduğunu öne sürerek olimpiyatlara ilişkin ciddi bir muhalefet sergilediler. UNESCO Kültür Mirası listesinde olan bölgede, ağaçların kesilmesi, toksik atıkların nehirlere dökülmesi gibi çevre hakkının ihlali niteliğinde olan faaliyetler, hem insanları hem de bölgede yaşayan diğer canlı türlerini tehdit ediyor. İnsan hakları örgütleri ve aktivistleri de Rusya'da devam eden insan hakları ihlallerine dikkat çekerek, olimpiyatların bu ihlallerin örtülmesine vesile olmaması gerektiğini belirtiyor ve bölgede uygulanan güvenlik politikalarının orada yaşayan insanların en temel haklarının ihlali anlamına geldiğinden bahisle endişelerini dile getiriyorlar. Bu muhalefet ve boykot çağrıları olimpiyatların iptali sonucunu doğurmasa da, uluslararası camiada Rusya'nın başını epeyce ağrıttı ve ağrıtmaya devam edecek gibi görünüyor.

Ruanda'dan Bosna'ya, Kosova'ya, Filistin'e ve Suriye'ye kadar birçok kritik sınavı geçemeyen Güvenlik Konseyi, pazarlıkların döndüğü ve daimi üyelerin bölgesel çıkarları üzerinden katliam ve soykırım seçiciliği yaptığı bir konsey.

Antisiyonizm ile antisemitizm arasında oldukça belirgin bir çizgi olmasına rağmen, İsrail yanlısı çevrelerde antisemitizmin tanımını antisiyonizmi de içine alacak şekilde tahrif etme eğilimi vardır.

Fransa, Ermenilerin acıları ve hatıraları üzerinden politikalar inşa etmeye ve Türkiye'yi itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

Obama'ya 2008'de seçimleri kazandıran ekonomik kriz bu sefer büyük bir seçim yenilgisi yaşattı.

Ermenistan'la normalleşme konusunun yeniden tutarlı bir çerçevede ele alınması için mevcut toz duman bulutunu dağıtmak ve popüler bazı yanılgıları düzeltmek gerekiyor. Öncelikle yapılması gereken, soykırım kararları konusunu doğru bir düzlemde konuşmak. Konuya soykırım kararlarına evet ya da hayır denmesi, kararların geçmesinin başarısızlık olarak değerlendirilmesi bakış açısı hâkim. Ancak sorun kararların geçmesi ya da reddinden bağımsız olarak, soykırımla ilgili parlamentoların karar mercii olarak kabul edilmesinden kaynaklanıyor. Bu anlamsız kurgu seçim arifesinde parlamentoların oy kaygısıyla kararı geçirmelerine yol açıyor. Sonuç ne olursa olsun soykırım konusunu gündemine alan parlamentoya bu etik çerçeveden tepki gösterilebilir.

Türk dış politikasında Mayıs 2010 ile yeni bir dönem başladı. Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri bakanı olmasıyla birlikte dış politika ve iç politika arasında yeni bir denge kuruldu. Dış politika içerideki kısır çekişmelerin prangasından kurtularak, hareket alanını genişletti. Dış politika yapıcılar Türkiye’nin son on yıldaki müspet gelişmelerinden aldığı enerjiyi, pozitif bir gerilimle mücavir bölgelerle entegrasyon ve barış çabaları şeklinde dışarıya yansıtıyor. Türkiye’nin dış politika hamleleri komşularla sorunların çözümüne, bölgenin güvenliği ve istikrarına ve ülkenin uluslararası prestijinin artmasına katkıda bulunuyor.

Türkiye’deki kimlik tartışmaları her gün yeni bir boyut kazanıyor. Avrupa Birliği süreci, Kuzey Irak’taki gelişmeler, Kürt sorununun tanındığının açıklanması, Ermeni soykırım iddiaları ve son olarak Pamuk ve Dink davaları, toplumun değişik kesimlerinde farklı tepkilere yol açtı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı”nı Türkiye’nin üst kimliği olarak tanımlaması, tartışmaya yeni bir boyut kazandırdı. Soruna hangi açıdan bakarsak bakalım, tartışmanın merkezinde farklı kimlik siyasetleri yatıyor. Kimlik siyaseti, belli bir grubun genel toplum içindeki yerini toplumun bir parçası olarak değil, o grubun ayırt edici özelliklerini esas alarak tanımlamasını ifade ediyor. Kadın, göçmen, Kürt, Türk, Ermeni, Alevi, vs. olarak yapılan bu tanımlamalar, grup dayanışmasını öne çıkartırken, sosyal adalet taleplerini de dile getirir. Geniş bir anlamda kullanılan ‘kimlik’ kelimesi, grupların siyasi, hukuki ve kültürel boyutlarını da içerir. Fakat bu üç alan arasındaki ilişkiyi net bir şekilde tanımlamak sanıldığı kadar kolay değildir. Dini ve kültürel farklılıkları olan gruplar aynı siyasal ideal etrafında birleşebildiği gibi, benzer kültür normlarına sahip gruplar farklı siyasi kamplarda yer alabilir. Her halükarda kimlik siyasetinin belirleyici özelliği, bir sosyal grubun siyasi, hukuki, ekonomik yahut kültürel taleplerini siyasi bir program haline getirmektir. Türkiye’deki Kürt, Alevi, Ermeni kimlikleri hakkında yapılan tartışmalar kimlik siyasetinin somut örneklerini oluşturuyor