Devlet-PKK Görüşmeleri ve Yeni CHP

Baykal döneminde Oslo görüşmelerine yönelik müzakere karşıtı bir pozisyon sergileyen CHP'nin aksine, Kılıçdaroğlu'nun sürece verdiği destek, parti politikalarında net bir kırılmaya işaret ediyor.

Devamı
Devlet-PKK Görüşmeleri ve Yeni CHP
Amerikan Rüyasından Uyanma Vakti

Amerikan Rüyasından Uyanma Vakti

Yeni dönemde ya Amerika'nın düşüşünü Soğuk Savaş sonrası düşmanını kaybetmesine bağlayan Friedman ve Mandelbaum'u da tatmin edecek yeni öcüler ortaya çıkarılacak ya da yeni tip süper kahramanlar yaratılacak.

Devamı

Kritik meselelerin çoğunda kesin bir ayrışma görüntüsü veren CHP'de yaşanan aktörlük krizi, son dönemde en somut haliyle Kürt meselesi bağlamında kendini gösteriyor.

CHP'nin Sosyalist Enternasyonal ile son dönemde yaşadığı krizler, CHP siyasetinin uluslararası sol standartlara uyum sağlamakta yaşadığı güçlükleri ortaya koydu.

SETA tarafından düzenlenen “Kim Yapar Dış Haberi? – Arap Baharı ve Suriye Bağlamında Dış Habercilik” isimli panelde Türk medyasında dış habercilik olgusu tartışıldı.

Son yıllarda örneğine birçok defa rastlandığı şekilde doğal afet ve felaketler politikacıların imajı, popülaritesi ve kamuoyundan bulabileceği desteği önemli biçimde etkileyebiliyor.

Türkiye Ekonomisinin On Yılı

SETA tarafından hazırlanan “AK Parti Dönemi Türkiye Ekonomisi” başlıklı rapor, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da konuşmacı olduğu bir panelle kamuoyuna tanıtıldı.

Devamı
Türkiye Ekonomisinin On Yılı
Arap Birliği'nin Doha Toplantısı ve Yansımaları

Arap Birliği'nin Doha Toplantısı ve Yansımaları

Bölgesel ve küresel aktörlerin Suriye üzerinden yürüttükleri vekâlet savaşı Esed rejiminin ömrünü uzatırken, muhalefetin Suriye'nin tek resmi temsilcisi olma yönündeki çabaları yavaş da olsa sonuç veriyor.

Devamı

Libya'nın başkenti Trablus'ta SETA tarafından düzenlenen panelde, Türkiye ve Libya'da “siyasal ve toplumsal dönüşüm” ile “dış politika ve anayasa yapımı” konuları iki ayrı oturumda masaya yatırıldı.

Müesses Nizam'ın, 6 yıl önce 367 kararı ve 27 Nisan e-Muhtırası'na toplumsal meşruiyet devşirme kaynağı olarak gördüğü Cumhuriyet Mitingleri'ni, şimdilerde MHP, yeni çözüm sürecine karşı duruşuna toplumsal meşruiyet devşirmek için işlevselleştirmeye çalışıyor. Siyasi tarihimize bundan hemen hemen altı yıl önce giren ve o günlerden beri müesses nizam nazarında etkili bir toplumsal muhalefet aracı olduğuna inanılan(1) ; ancak ortaya çıkışından itibaren birkaç aylık miadı olduğu Temmuz 2007 seçim sonuçlarıyla tescillenen Cumhuriyet Mitingleri, geçtiğimiz günlerde MHP tarafından, formatı biraz da değiştirilerek tekrar hayata geçirildi. MHP'nin, daha çok ulusalcıların tekelindeymiş gibi görünen Cumhuriyet veya Bayrak mitinglerini neden ödünç alma gereğini hissettiği incelenmeye değer. Ancak öncelikle Müesses Nizam'ın bu ritüelini kısaca hatırlamakta yarar var.

Türkiye'de yayımlanan yerli dizilerin Balkanlar'a yayılması, diğer yabancı dizilerin yerini alması, hatta izlenme rekorları kırması sadece birkaç yıl önce kimsenin tahmin edemeyeceği bir gelişmeydi. Zira bu durum iki coğrafyada da ciddi zihni önyargıların kırılması anlamına gelen bir sonuca işaret etmekteydi. Tarihe açılan yüz yıllık bir parantez sebebiyle ne Türkiye insanı Balkanlar'daki kültürel miras ile gerektiği ölçüde temas kurmuş, ne de milliyetçi tarih yazımının Balkan toplumlarına ördüğü Osmanlı önyargıları sebebiyle bölgede Türkiye'ye sağlıklı bir gözle bakılmıştı. Son yıllarda Türkiye'de yaşanan iç politik değişimler dış politikaya da yansıyınca ilk etapta Balkanlarla resmi ilişkiler pozitif yönde bir ivme kazandı ve ardından bunun toplumsal yansımaları da gözle görülür hale gelmeye başladı. Siyasi ilişkilerdeki bu iyileşmenin toplumsallaşmasını sağlayacak ve bölge halkının Türkiye'ye bakışını değiştirecek birçok tarihsel ve kültürel unsur zaten bulunmaktaydı. Ancak Türkiye ve Balkan insanının unutturulmuş ortak yönlerini daha görünür kılacak ve diri bir şekilde insanların takdirlerine sunacak bir araç olmalıydı. Türk dizilerinin Balkan insanının evlerine konuk olması kısmen de olsa bu ihtiyaca hizmet etmeyi vaat ediyor.

Gezi Parkı eylemleri devam ettiği ölçüde, hem ilk günkü kurucu etkilerini yitirecek hem de başlangıçta ve bitirilmesi durumunda bugün de, demokrasiyi güçlendirme potansiyeli yüksek olan bir gelişme, siyasal gerilimi keskinleştirerek demokrasiyi daraltan bir iklimin doğmasına yol açacaktır.

Türkiye'de Gezi Parkı'yla başlayan protestolar temelinde farklı perspektiflerin Türkiye'yi tanımlama mücadelelerinin farklı bir alanda devam etmeleriyle alakalıdır.

Taksim Gezi Parkı olayları bağlamında demokratik bir talebin nasıl ve hangi koşullar içinde ‘karşı şiddet' üreten bir ortama dönüştüğünü doğru okumak gerekiyor.

İstanbul Taksim Meydanı'nda hükümete karşı bir çevre düzenlemesi planını protesto etmek amacıyla başlayan küçük çaplı gösteriler son on gün içerisinde şiddet içeren protestolara dönüşürken, dört günlük Kuzey Afrika ziyaretini tamamlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yurda döndü. Kendisini İstanbul Atatürk Havalimanı'nda karşılamak üzere bekleyen binlerce destekçisi aslında iç ve dış eleştirilere karşı Erdoğan'ın yanında oldukları mesajı verdiler. Erdoğan, saldırgan olmayan güçlü sözcükler kullandığı “havaalanı konuşması”nda hükümetin yakında uzlaşmacı adımlar atacağının, endişelerin ve gerilimin geride bırakılacağının ipuçlarını verdi. Zayıf kriz yönetimine rağmen Erdoğan hükümeti, filizlenmeye devam eden ekonominin üstüne şimdi de sağlam bir demokrasi inşa etmek üzere bir yol haritası hazırlamış bulunuyor.

Yaklaşık iki haftadır devam eden ve tüm dünyanın gündemini meşgul eden Gezi Parkı olayları, Balkan medyasında da geniş bir şekilde yer aldı. Ana akım Balkan medyasının Gezi Parkı'na ilişkin gelişmelerle alakalı kullandığı dil, ilginç bir şekilde Avrupa ve ABD medyasının kullandığı dille paralellik gösterdi. Türkiye'deki gelişmeleri abartarak yansıtan Batı medyasının izinden giden Balkan medyası, Türkiye'de ortaya çıkan toplumsal tepkilerin nedenlerini irdelemek yerine, doğrudan ülkenin demokrasi sorunu yaşadığını yansıtarak Erdoğan'a karşı kampanyaya dönüştürdü. Ancak Türkiye'nin son dönemlerde Balkan ülkeleri ile resmi ilişkilerde yaşadığı olumlu havanın toplumsal düzeyde de hissedilmesi, Gezi Parkı üzerinden yapılan medya kampanyasının etkisini sınırlı kıldı. Dolayısıyla Gezi Parkı'ndaki göstericilere medya dışında verilen toplumsal destek, az sayıdaki solcu ve sosyalist grupların eliyle yapılarak marjinal seviyede kaldı. Balkan medyasının Batı'daki ana akım medya gözlüğünü takarak Gezi Parkı'nı okuması ve kullandığı retorik genel olarak üç noktaya vurgu yaptı.

Mısır'da 30 Haziran'da Cumhurbaşkanı Mursi'ye karşı düzenlenecek protestolar öncesi ülkenin önde gelen Şii gruplarından Şiraziye mezhebinin dini lideri Hasan Şehate'nin de aralarında bulunduğu dört Şii'nin Selefilerce öldürülmesi, ülkedeki siyasi tansiyonu daha da yükselteceğe benziyor.

Seçimlerin kesin sonucu henüz açıklanmamış olmakla beraber Demokrat Parti (PD) liderliğindeki “İş, Refah ve Bütünleşme İttifakı”na çıkan oyların yüzde 40 civarında kalmış olması ülkede iki dönemdir devam eden Demokrat Parti iktidarının sona ereceği anlamına geliyor.