Dünyada savaş yapma biçimi değişiyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana devletler arasında çok kısıtlı sayıda savaş çıktı. Bunun yerini vekalet savaşlarının aldığını hep beraber görüyoruz..
Devamı
İslam dünyası, kendi içinde parçalanmasına yol açan mezhepçilik ve diğer aşırılıkları ortadan kaldıramadığı sürece, son 200 yılda olduğu gibi 21. Yüzyılda da uluslararası güç mücadelesinin mağduru olmaya devam edecektir.
Devamı
Çin’in NATO için bir tehdit olup olmadığı konusunda İttifak üyeleri arasında ciddi görüş ayrılıkları var.
Nobel Ödülü nedir? Nobel ödülleri etrafındaki tartışmalar nelerdir? Peter Handke’ye verilen Nobel Edebiyat Ödülü’nü tartışmalı kılan nedir? Bu seneki Nobel Edebiyat Ödülü’ne yönelik tepkiler nelerdir? Nobel Ödülü’nü nasıl görmeliyiz?
NATO'nun tarihinde dönüşüm çabaları vardır. Soğuk Savaş sonrası doksanlı yıllarda genişleme sırasında yeni bir stratejik konsept geliştirip NATO'ya yeni anlamlar ve görevler yükleme çabası vardı. Ciddi bir reform için aslında doksanlı yıllar en uygun zamandı diyebiliriz. Çünkü Amerika NATO'ya öncülük ediyor ve diğer üyeler de Amerika'yı takipte sorun çıkarmıyordu..
SETA Strateji Araştırmacısı Abdullah Erboğa, NATO içerisindeki ülkelerin birbirleriyle olan ilişkileri ve İngiltere’deki zirve üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, soğuk savaş dönemi sonrası NATO’nun ortak düşman algısı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, Türkiye’nin NATO ile ilişkisi ve Avrupa’da yükselen milliyetçi dalganın NATO’ya yönelik tutumu üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Londra’da yapılacak NATO zirvesi öncesinde ittifak üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Başat aktörlerin küresel beklentileri nelerdir ve bu NATO’yu nasıl etkileyebilir? NATO blokunda çatlak var mı? NATO’nun geleceği nasıl şekillenebilir?
Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra NATO kendisine yeni bir misyon biçme ve bu misyonu tüm üyelerine kabul ettirme konusunda başarısız oldu.
NATO kuruluşunun 70. yılını 4 Aralık'ta Londra'daki zirveyle kutlayacak. 29 ülkenin liderinin katılacağı kutlama zirvesinin sancılı geçmesi bekleniyor. Zira geçmişinde parlak başarılar olan Transatlantik ittifakı, üyelerin farklılaşan milli çıkarları sebebiyle derin ayrılıklar içinde. Bu yüzden Londra zirvesi hızlı bir kutlama toplantısı olarak geçiştirilebilir. Gündem ise hayli kabarık: askeri harcamaların paylaşılması, Kuzey Makedonya'nın üyeliği, teknolojik dönüşüm, Avrupa'nın stratejik otonomisi, Suriye'deki güvenli bölge ve Baltık savunma Planı'na Ankara'nın itirazı. İlk bakışta NATO'nun en büyük meydan okuması Rusya'nın genişleyen nüfuzu olarak görülebilir. Ancak NATO'nun temel krizi günümüz dünyasında kendisine yeni bir rol biçmekle alakalı.
Dünyanın en büyük askerî ve ekonomik gücüne sahip ülkesi olan ABD’nin sadece Türkiye’nin dış politikası açısından değil, aynı zamanda iç politikasının şekillenmesi açısından da önemli bir aktör olduğunu da ifade etmek gerekiyor.
Gelecek yıllarda SİÖ'nün reform ve kurumsallaşma kapasitesine bağlı olarak daha fazla ön plana çıkacağı açıktır.
Geçmiş yıllara nazaran dünya ekonomisinde daha fazla öne çıkan BRICS oluşumu birçok alanda faaliyet gösteren bir kurum haline gelmiştir. Batı merkezli dünya ekonomisine güçlü bir alternatif olarak ortaya çıkan BRICS ticaret savaşları, yaptırımlar, kur krizleri ve bölgesel güvenlik endişelerinin yükseldiği bir dönemde Batılı ülkelere kıyasla iş birliğine daha yatkın bir oluşum olarak kendini göstermektedir.
Türkiye'nin insani, siyasi ve ekonomik açıdan haklı gerekçeleri olmasına rağmen, Batılı ülkeler harekâta dair yakışıksız ithamlarda bulundular. Gelin aynı Batılı ülkelerin keyfi çıkarları için kendi sınırlarından binlerce kilometre uzaktaki bölgelerde yaptıkları faaliyetlerin yıkıcı maliyetlerine bir göz atalım:
SETA'nın 'PKK’nın Çocuk Savaşçıları' panelinde, bu konuda kitap çıkaran yazar ve akademisyenler ile "Diyarbakır Anneleri"nden birinin de aralarında olduğu mağdur yakınları bir araya geldi.
İbni Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Araştırmacısı Talha Köse gündemi ve Barış Pınarı Harekatı'nı değerlendirdi. Köse "YPG'ye uluslararası meşruiyet kazandıran DEAŞ ile mücadeleydi. Onların elinden bu aracı almak çok önemli" dedi.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, Aramco saldırısıyla birlikte artarak devam eden İran ile Suudi Arabistan arasındaki kriz ve Türkiye’nin bu süreç karşısındaki tutumu üzerine değerlendirmelerde bulundu.
ABD ile SSCB'nin nükleer silah yarışına girmelerine rağmen birbirlerine karşı bu silahları kullanmayışları da bu yüzdendir. Birisi kullanırsa öteki de kullanmaktan imtina etmeyecektir. Bu yüzden ikisi de caydırıcılık adına nükleer silah kapasitelerini geliştirirken kullanmayı göze alamamışlardır. Literatürde buna "dehşet dengesi" deniliyor.
ABD'nin tek yanlı siyaseti ve diğer üye ülkelerin rızasını aramaması G7 platformunu da olumsuz etkilemektedir.