Yeni Türkiye'nin Dış Politika Dinamizmi

Bugün uluslar arası sistem yeniden kuruluyor ve Türkiye yakın coÄŸrafyasındaki ülkeler için birinci ilham kaynağı konumunda.

Devamı
Yeni Türkiye'nin Dış Politika Dinamizmi
Arafta Siyaset

Arafta Siyaset

Sistem karşıtlığı toplumsal ve siyasi hareketlerin iddia sahibi olabilmesinin en temel yapı taşlarından birisi olagelmiştir.

Devamı

AK Parti'nin kimlik bileÅŸenleri ve almış olduÄŸu %50 oy oranı, yeni bir merkez saÄŸ formülasyonuyla karşı karşıya olduÄŸumuzu gösteriyor. 

Krizin kökeni 1. Dünya Savaşı sonrasında tasfiye edilen Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun mirasının halen paylaÅŸtırılmamış olması, yani 1. Dünya Savaşı’nın bitmemiÅŸ olmasıdır.

Asker-siyaset iliÅŸkileri Türk siyasal hayatının her evresinde temel tartışma konularından biri olmuÅŸtur.

Ä°stikrarı, halkın meÅŸru taleplerinin yerine getirilmesiyle iliÅŸkilendiren Türkiye, bu yönüyle bölgede bir paradigma kaymasına sebebiyet vermiÅŸtir.

Mısır'ın 14 Mayıs'ı mı, 27 Mayıs'ı mı?

Mısır'ın geleceÄŸini belirleyecek soru, Mısır'daki otoriter rejimin 14 Mayıs deneyimini yaÅŸa(t)mamak için dayatacağı 27 Mayıs düzenine muhalefetin direnip direnemeyeceÄŸidir.

Devamı
Mısır'ın 14 Mayıs'ı mı 27 Mayıs'ı mı
GeniÅŸletilmiÅŸ OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika GiriÅŸimi

GeniÅŸletilmiÅŸ OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika GiriÅŸimi!

Irak iÅŸgaliyle beraber, önceleri Yeni Amerikan Yüzyılı ekseninde yürüyen tartışmalar, GeniÅŸletilmiÅŸ OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika giriÅŸimine dönüÅŸüverdi.

Devamı

SoÄŸuk SavaÅŸ sonrası yeni dünya düzeninde pasif aktör olmayı kabullenmeyen Türkiye, dış politikasını kendi inisiyatifiyle belirlemeye baÅŸladı.

Türkiye’deki stratejik araştırma merkezlerinin  dış politİka ve güvenlik kültürünün belirlenmesindeki rolleri

KılıçdaroÄŸlu’nun halka deÄŸen tarafı, iddiasızlığının altında yatan iddiası, sahip olduÄŸu toplumsal kimlik onu önemli bir aktör haline getiriyor.

NATO Lizbon Zirvesi'nden çıkan yeni stratejik konsept, önümüzdeki dönemde dünya düzeninin parametrelerini ortaya koyması bakımından önemlidir.

CHP, AK Parti'nin demokratikleÅŸme hamlelerinin, kendi tabanının kaygılarını da hesaba katan bir düzlemde ilerlemesi için deÄŸiÅŸim rotasına girme zorunluluÄŸunu hissediyor.

Hürriyet gazetesinin 1966’dan beri mensubu, 1974’ten beri de baÅŸyazarı olan Oktay EkÅŸi, 28 Ekim 2010 tarihli köÅŸe yazısından dolayı istifa etti.

NATO'nun "kırmızı kitabı"nın önümüzdeki 10 yıl için yeniden yazıldığı zirvede küresel düzen sorununun askeri boyutu tartışıldı.

YaÅŸanan ve ÅŸu an eksen kayması olarak tartışılan ÅŸey aslında Türkiye'nin fiziki sınırlarının, siyasi ve sosyolojik sınırlarına dar gelmesi meselesi...

Eksen kayması tartışmalarına yol açan, Türkiye’nin Batı ittifakından uzaklaÅŸması deÄŸil, ittifakın içinde kendisine daha etkin bir rol bulma çabasıdır.

Araplar ve Türkler, yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliÄŸinin birer unsuru olarak yaÅŸamışlardır ve kültürel ve dini algıları çok büyük ölçüde bu egemenlik altında ÅŸekillenmiÅŸtir.1920’li yıllara gelindiÄŸinde ise gerek Türkiye Cumhuriyeti gerekse bazı Arap devletlerinin kurucuları bölgedeki siyasi haritaları deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve bu da modern Türkiye’de yeni bir Arap algısının ortaya çıkmasına neden olmuÅŸtur. Bu makale Arapların gözündeki modern Türkiye’ye bakışın dört temel esasa dayandığını açıklamaktadır; Osmanlı geçmiÅŸi-Kemalist döneme ait miras-SoÄŸuk savaÅŸ döneminde yaÅŸanan çatışma ve ittifaklar ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidar süreci. Makalede Türkler ve Arapların karşılaÅŸtıkları zorlukları artık bir imparatorluÄŸun unsurları olarak deÄŸil, farklı milletler olarak çözmeleri gerektiÄŸi sonucuna varılmaktadır.

“DehÅŸet dengesi” kavramı, geçmiÅŸte ABD ile SSCB arasındaki silahlanma yarışını ifade etmek için kullanılan bir sözcük. DehÅŸet dengesi, terimi iki bloklu dünyada taraflardan birinin nükleer silaha baÅŸvurması halinde, diÄŸerinin de karşılık vereceÄŸi ve dünyanın yok olacağı tezine dayanıyordu. Nükleer rekabet, soÄŸuk savaşı sürdürülemez ve yönetilemez hale getirmiÅŸti. Bu tablo paradoksal biçimde bir yandan savaÅŸ seçeneÄŸinin güçlenmesine diÄŸer taraftan ise barış çabalarının artmasına yol açıyordu. Türkiye’nin Kürt meselesi karşısındaki tavrı da “dehÅŸet dengesi” kavramındaki duruma benziyor. Meselenin geldiÄŸi hassas nokta, bir yandan barış ve çözüm umutlarını güçlendirirken, diÄŸer yandan düÅŸük yoÄŸunluklu savaşın sürmesine yol açıyor. Son günlerde BDP, DTK, Abdullah Öcalan, Murat Karayılan ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle süren yoÄŸun görüÅŸme trafiÄŸi çözüm umutlarını yeniden güçlendirdi. Devletin çatışma yerine müzakereyi seçmesi, Ankara’da yaÅŸanan önemli bir deÄŸiÅŸime iÅŸaret ediyor. Bu görüÅŸmelerden neyin çıkıp neyin çıkmayacağını önümüzdeki günlerde göreceÄŸiz. Ancak 1993 inisiyatifinden sonra ilk defa sorun karşısında mutabakat saÄŸlanmış görünüyor. Anlaşıldığı kadarıyla referandum sonuçlarının saÄŸladığı özgüvenle hükümet, devleti de yanına alıp amaçsız taktik manevralardan vazgeçerek doÄŸrudan meselenin üzerine gidiyor. Hükümetin beklentileri doÄŸru biçimde yönetmesi durumunda baÅŸarı saÄŸlamaması için herhangi bir neden yok.