Kriter'in Nisan Sayısı Çıktı: Şimdi Muhasebe Zamanı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 89. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı
Kriter'in Nisan Sayısı Çıktı Şimdi Muhasebe Zamanı
Kriter'in Mart Sayısı Çıktı Şehirlerimizin Geleceği 2024 Yerel Seçimleri

Kriter'in Mart Sayısı Çıktı: Şehirlerimizin Geleceği | 2024 Yerel Seçimleri

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 88. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı

Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Mustafa Caner, Kanal 24 ekranlarında yayınlanan Brifing Saati programında, İsrail’in Gazze şeridinde soykırıma varan eylemlerini değerlendirdi.

Batılı hükümetler dört aydır masum Filistin halkına yönelik devam eden İsrail vahşetine ve soykırım siyasetine kayıtsız ve şartsız destek vermeye devam ediyor. Batı'nın sağladığı askeri, siyasi, diplomatik ve ekonomik desteğin İsrail'in güvenliğinin sağlanması için değil, bilakis İsrail'in masum sivillere yönelik soykırım zulmünün devamı için olduğu açık. Batı'nın desteği olmadan İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırgan, yayılmacı ve sömürgeci politikalarını sürdüremeyeceğini herkes çok iyi biliyor. Bundan dolayı da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve diğer Batılı ülkeler İsrail'in soykırım suçunun suç ortağı olduğu rahatlıkla iddia edilebilir.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 87. sayısı raflarda yerini aldı.

20. yüzyılda işlediği soykırımın kurbanı Yahudilere ve İsrail'e milyarlarca dolar tazminat ödeyen Almanya, aynı yüzyılda işlediği bir başka soykırım karşılığında Herero ve Nama halklarına tazminat ödemeye neden yanaşmıyor?

Kötülüğü Sıradanlaştıran İsrail’e Karşı Filistin’in Vicdan Davası

Nazi Almanya'sının Yahudilere karşı uyguladığı mezalimin bir mağduru olan Hannah Arendt'in meşhur "kötülüğün sıradanlığı" sözü, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de uyguladığı katliam karşısında sıradanlaşmış bir tespitin ötesine geçmiyor artık.

Devamı
Kötülüğü Sıradanlaştıran İsrail e Karşı Filistin in Vicdan Davası
Arap-İsrail Normalleşmesinin Geleceği

Arap-İsrail Normalleşmesinin Geleceği

15 Mayıs 1948'de devlet olarak kurulan ve bu tarihten itibaren diğer devletler tarafından "tanınma"; dolayısıyla diplomatik ilişki kurmayı önceleyen İsrail'i zaman içerisinde birçok ülke tanıma kararı almıştı. İsrail'i kurulduğu andan itibaren dönemin büyük güçleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tanımış ve diplomatik ilişkiler tesis edilmişti. Arap ülkeleri ise İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesine karşı çıkmış ve İsrail'i tanımama kararını benimsemişti. Fakat 1978'daki Camp David zirvesi ile Mısır, 1994'te ise Ürdün İsrail'i tanıdı ve Arapların İsrail'e yönelik diplomatik boykotu sona erdi. Bu kararın arkasında büyük oranda 1948, 1967 ve 1973 savaşlarında Arap devletlerinin askeri olarak İsrail'e karşı zafer elde edememeleri büyük rol oynadı. Dolayısıyla askeri olarak savaşları kaybeden ve tarihsel olarak İsrail ile savaşan en önemli aktörler olan Mısır ve Ürdün, İsrail'i tanımak zorunda kaldı. Bu süreç büyük oranda ABD'nin girişimleri ve arabuluculuğunda hayata geçirildi.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 86. sayısı raflarda yerini aldı.

Avrupa'nın birçok ülkesinde olduğu gibi Almanya'da da yıllardan beri İslam düşmanlığı, kurumsal ayrımcılık, nefret söylemleri, camilerin kundaklanması, Müslümanlara yönelik hakaret, şiddet ve cinayetlerin artması siyasi ve sosyal bir sorundu. 7 Ekim'in ardından ise Almanya'da bu sebeplerden dolayı hâlihazırda tedirgin bir ruh haliyle hayatlarını idame ettiren Müslümanlarda korku cumhuriyetinde yaşadıkları hissiyatı gün geçtikçe güçlenmeye başladı. Filistin'deki savaşın alevlenmesiyle Almanya'da Müslümanlara ve İslami cemaatlere yönelik siyasi baskılar giderek artmaya başladı. Dolayısıyla Müslümanlar açısından 7 Ekim zorlu bir milat anlamı kazandı.

Siyaset bilimci Norman G. Finkelstein, birçok yakın akrabası Naziler tarafından katledilmiş; anne ve babası ise toplama kamplarına gönderilmiş olan Yahudi kökenli bir akademisyen. "Holokost Endüstrisi" de Finkelstein'in, Yahudilerin yaşadığı acı ve mağduriyetlerin Holokost aracılığıyla maddi ve manevi açıdan istismarını tanımlamak için ürettiği bir kavram. Yine kendisi, 2000 yılında yayımlanan aynı isimli kitabıyla dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Bu eserinde Finkelstein, Yahudi soykırımının acılarını yakinen yaşamış biri olarak, Yahudilerin Holokost aracılığıyla istismar edilmesine açıkça itiraz etmekte.

Avrupa söz konusu İsrail zulmü olduğunda genel olarak ikiyüzlülük sergiliyor

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 58. sayısı çıktı.

Kritik bir görüşmenin tarihi yaklaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Haziran'daki NATO zirvesinde ABD Başkanı Biden ile ilk kez yüz yüze görüşecek.

İsrail’in izlediği yayılmacı ve saldırgan politikaları durduracak –İsrail’i dengeleyecek bir gücün ortaya çıkışı gibi– yeni ve ciddi bir gelişmenin varlığından bahsedemeyiz

BM'nin mevcut güç konfigürasyonunda İsrail'e karşı etkin önlemleri harekete geçirmesi mümkün değil. Ancak İsrail'e karşı meşru, geniş katılımlı yegane uluslararası platform anlamında bir imkan olarak değerlendirilmesi de önemli.

Saldırı ve ateşkesler döngüsü İsrail'in on yıllardır izlediği bir stratejinin en önemli yöntemidir.

Tarihte Yahudilerin yaşadıkları trajediyi araçsallaştıran İsrail devleti kendilerine yönelik en ufak bir eleştiriyi bile antisemitizm üzerinden geçersiz kılmaya çalışmakta ve anti-semitizmi adeta bir susturucu (great sliencer) olarak kullanmaktadır.

Filistinler İsrail tarafından paramparça, kopuk ve insanca yaşamak için gereken pek çok haktan mahrum halde bırakılmış durumdalar.

İsrail’in Filistin genelinde ve Gazze özelindeki saldırıları bu denli cüretkâr şekilde gerçekleştirirken yapay bir şekilde inşa edilmiş 'meşruiyet' unsuruna dayandığı görülüyor.