Demirtaş’ı Unutmak

Baştan beri bir proje olduğu için, meşruiyetini seçmenden değil terör örgütünden aldığı için, siyaset yerine PKK'nın halkla ilişkilerini yürüttüğü için, Demirtaş bir siyasetçi olarak unutuldu.

Devamı
Demirtaş ı Unutmak
Bu Sefer Başka

Bu Sefer Başka

Ne diyorlardı? 'Dokunulmazlıklar kaldırılırsa felaket olur, bütün dünya bize düşman olur, demokratik siyaset yara alır...' Peki n'oldu?

Devamı

Türkiye bir yandan terör örgütleri ile mücadelesinde başarı kazanırken aynı zamanda, siyasi ve ekonomik krizlerle mücadele ediyor.

Esed’in devlet terörünü, PKK’nın ırkçı terörünü meşrulaştırmak için insanlıklarından çıktılar. Halep’in içindeki sivillerle birlikte yıkılmasını sevinç naralarıyla karşılayanlar utanmadan insanlıktan bahsediyorlar.

FETÖ'nün CHP'deki varlığının sadece "iliştirilmiş bir başdanışman"dan ibaret olmadığını hepimiz biliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun göreve geliş sürecine bakmak bile yeterli bunun için.

Başkalarının maliye dosyalarını, dekontlarını, hesap özetlerini, kredi kartı ekstrelerini inceleyince kazanmıyorsunuz. Siz siyaset yapınca kazanıyorsunuz…

Muhalif Militan

Şimdi militanlar ülkede ekonomik kriz çıkarmaya çalışıyorlar. Ah bir kriz çıksa, ülke alt üst olsa, işyerleri kapansa, ocaklar tütmese, babalar işsiz evlatlar aç kalsa...

Devamı
Muhalif Militan

15 Temmuz’da Türkiye Kazandı, Batı Kaybetti

15 Temmuz süreci, AK Parti ve Erdoğan’ı tasfiye etme girişiminde sıklıkla başvurulan demokratik siyasetin kurallarının dışına çıkma eğiliminin zirve yaptığı bir dönem oldu. Süreç, darbe için aylar öncesine giden bir zemin hazırlanmasını, darbeye gerekli pratik ve söylemsel desteğin verilmesini ve darbe girişiminin başarısız olmasından sonra da sulandırılarak örtbas edilmesini kapsıyor

Devamı

Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması son dönemde siyasetin gündemini belirledi. Geçtiğimiz aylarda terör olaylarının kamu vicdanında yarattığı tepkiyi dindirmek adına, terörle mücadele kapsamında, teröre bulaşmış milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Parlamento gereğini yapmazsa, bu millet, tarih, bu Parlamentodan hesabını sorar” açıklamasıyla süreç başladı.

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de insan, aklını kullanmaya yani toplumun köhneleşmiş değerlerini körü körüne takip etmemeye davet edilmektedir. Aydınlanmanın temel sloganı ise “sapere aude” idi. Bu slogan da insanı akletmeye, dogmalardan bağımsız bir şekilde düşünmeye ve eylemeye çağırıyordu. Yine içerikten bağımsız olarak her düşünce geleneği, insanı insan yapan şeyin otonom hareket edebilmesi olduğunun altını çizer.

15 Temmuz başarısız darbe girişimi FETÖ’nün kendi vesayetini kurmak için hiçbir hukuki ve ahlaki sınırlamayı kabul etmeyen cuntacı bir terör örgütü olduğunu apaçık ortaya koydu. FETÖ’nün paralel devlet yapılanmasına girişen bir terör örgütü olduğu 17-25 Aralık yargı darbe girişiminden itibaren özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti tarafından ısrarla dillendirilmekteydi.

Türkiye’deki İslami hareketleri ılımlı ve aşırı/radikal şeklinde tasnif etmek ABD merkezli literatürde yaygın bir kabuldür. Devleti ele geçirme arzusu taşıyan siyasal hareket “radikal” olarak, sosyal hizmetler alanında örgütlenen sivil oluşumlar ise “ılımlı” olarak resmedilir.

Fırat Kalkanı Harekatı başladığında “Zor Oyunu Bozdu” manşetini atmıştık Kriter’e. Türkiye’nin müdahalesi neredeyse bütün aktörlerin oyunlarını bozdu. Suriye’den başlamak üzere bölgeyi şekillendirmek isteyen bütün aktörler Türkiye’nin oyun dışı kalacağı varsayımını esas almışlardı. Bunun için de ellerinden geleni artlarına koymadılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilk resmi ziyaretini Rusya’ya düzenledi. Yüksek düzeyli diplomatik ilişkilere geçişi simgeleyen bu ziyaret esnasında birçok uzlaşıya varıldı. Ekonomik alandan güvenlik ve enerji alanlarına kadar farklı meselelerde planlamalara gidildi. Ziyaretin, zamanlaması ve içeriği nedeniyle hem içeride hem de dışarıda ciddi yankılar bulduğu söylenebilir.

20. yüzyıl Türkiye modernleşmesi, ikilemlerin, karşıtlıkların, birbirini dışlayan ötekilerin siyasetten gündelik hayata her alanda karşımıza çıktığı bir modernleşmedir. 20. yüzyılda Türkiye, devlet-toplum, din-devlet, halk-aydın, gelenek-modernlik, Batı-Doğu, kurum-birey, formel-enformel vb. birçok ikilemin arasına sıkıştı.

Türkiye’de muhalefet çoğu zaman Batılı egemenlerle söylem birliği yaparak hatta meşhur ifadesiyle söylersek, “Türkiye’yi yabancılara şikayet ederek” içeride siyaset yaptığı zannındaydı. Yenikapı ruhu bu zannı da tamamen ortadan kaldırmıştır

Hakikati tespit etme rüştünü kaybetmiş FETÖ’cü cuntacılar, Türk milletinin de kendileri gibi reşit olmadığını düşündüler. Türk milleti 15 Temmuz gecesi darbe girişimini bastırmak ve sonrasında milli irade nöbeti tutmak için meydanlara çıkarak rüştünün gereğini yapmıştır.

AK Parti hazırladığı teklifi Meclis Genel Kurulu’na getirecek. MHP bu dönüşüm sürecine katkı vereceğini ifade ediyor. Ne yazık ki CHP, üzerindeki “ana muhalefet partisi” etiketine rağmen tartışmanın içeriğine girmeyi reddediyor, HDP’nin kuyruğuna takılıp gitmeyi tercih ediyor.

Yenikapı ruhuyla birlikte artık Türkiye’de sivil siyasete karşı vesayet odakları ile işbirliği yapma dönemi kapanmıştır. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminin milli iradece püskürtülmesi, Erdoğan liderliğindeki AK Parti siyasetinin dillendirdiği fakat diğer aktörlerin varlığını kabule yanaşmadıkları bürokratik vesayetin üzerindeki perdeyi kaldırmıştır.

Devletin yeniden yapılandırılması meselesinin dönüp dolaşıp geleceği yer de yeni anayasa ve yönetim sistemi olacak. Meclis açılınca sıcak ve bir o kadar önemli bir siyasi gündemin içerisine düşeceğiz.

Avrupa siyasetinin ve medya dünyasının önde gelen aktörlerine baktığımızda daha önce Türkiye’de, Mısır’da ve Cezayir’de yaşanan darbe örneklerinde olduğu gibi hareket ettiklerini, kararlı bir şekilde darbeye karşı çıkmak yerine darbe sonrası iktidarın kim olacağına odaklanarak ikircikli bir politika izlediklerini görüyoruz.