AK Parti MKYK’sı Önemli Bir Rol Oynamaya Devam Edecek

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, MKYK’deki değişimin partili cumhurbaşkanlığı için bir hazırlık olup olmadığı sorusunu cevapladı.

Devamı
AK Parti MKYK sı Önemli Bir Rol Oynamaya Devam Edecek
Gezi Endüstrisinde Son Durum

Gezi Endüstrisinde Son Durum

Gezi kalkışmasından bu yana bu milletin karşısındaki şer ittifakı daha görünür bir hal aldı. Sureti haktan görünenler kendini gizleyemez oldu. Taşlar bir bakıma yerine oturdu.

Devamı

Bölgemizin yakın vadede değişmesi mümkün olmayan konjonktürü sebebiyle güçlü-etkin bir orduya ihtiyacımız var. Ancak darbe yapma ihtimalinin ise tümüyle bertaraf edildiği bir sivil denetim altında olmak şartıyla.

Türkiye’nin mülteci meselesi konusunda Avrupa’nın düştüğü acziyeti siyasi baskı aracı olarak kullandığını düşünen Merkel hükümeti Ankara’ya karşı bir güç gösterisinde bulunmak istiyordu.

Yeni Türkiye'nin bir ihtiyacı olarak ortaya çıkan diaspora politikasının tam manasıyla oturmadığı açıktır. Türkiye'nin bir diaspora stratejisine ihtiyacı vardır.

Silahları gömmeyen bir örgüt ile süreç yürütecek bir iktidarın karşılaşacağı tehlike "baldıran zehri" içmekten fazlasıdır. Türkiye halkını ikna edemeyen bir süreç denemesi Kürtleri de geri dönülemez şekilde tümüyle kaybeder.

‘Öz-Savunma’dan Tedhiş Stratejisine PKK

Cemil Bayık'ın nisan ayının ortasında il ve ilçelerdeki dağ kadrosunun kırsala geri çekilmesine yönelik talimatı yeni bir aşamanın başlangıcıydı. Bu tarihten itibaren şehir savaşlarını yürütürken, PKK'nın bizzat ya da TAK gibi taşeron örgütler aracılığıyla büyükşehirlerde büyük çaplı terör eylemleri gerçekleştirmeye başladığını görüyoruz.

Devamı
Öz-Savunma dan Tedhiş Stratejisine PKK
Kılıçdaroğlu Protestolardan Nasıl Kurtulur

Kılıçdaroğlu Protestolardan Nasıl Kurtulur?

Sorun, Kılıçdaroğlu'nun Hükümet'i suçlamasıyla ve partisinin gençlik kolları üzerinde güvenliklerini kendilerinin sağlayacağını söylemesi ile yönetilecek gibi değil.

Devamı

Erdoğan’ın Yeni Anayasa ve sistem değişikliği hedeflerine ulaşmak istemesinin nedeni, muhalifleri tarafından dile getirildiği gibi ve ‘endişeli’ bir kısım AK Parti eliti tarafından da paylaşıldığı hâliyle kendi liderliğini ve ‘otorite’sini tesis etmek değil, bilakis kişisel liderliğine bağlanan umutları kurumsallaştırmak istemesidir.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun aklı başına gelmiş! "Şimdi birlik zamanı" diye miting düzenliyor. Oysa Türkiye bir yıldır terör örgütleriyle mücadele ediyor.

Belli başlı liselerden ve onların ailelerinden başkaldırı ortamı inşa etmelerini bekleyenler kimler? Gezi'yi ve sonrasındaki paçozlukları planlayanlar kimlerse onlar.

HDP bugün radikalleşmesini ve gerçek kimliğini gizleyemez bir noktaya geldi. Bu saatten sonra HDP için İslamcı Kürtleri taşımak hiç de kolay değil.

Muhaliflerin liselileri sokağa çağırması, terör olayları etkisiyle yeniden dinamizm kazanan eski Türkiye aktörlerinin, tekrar siyasetin merkezine yerleşmek ve AK Parti iktidarını geriletmek amacına hizmet etmektedir.

CHP giderek alenileşen ve bir o kadar da tehlikeli hal alan toplumsal bölünme ve çatışma projesinin tam merkezinde bir görüntü veriyor.

Dünyanın bir neocon küstahlığı sorunu var. Bir seri katilin kurbanlarını suçlamasına benzer bir psikoloji ile hala utanmadan tepeden bakabiliyorlar. Oysa ayar çekmeye çalıştıkları Türkiye, 28 Şubat Türkiyesi değil.

Muhalefet partileri bir çıkmazın içindeler. Yaşanan siyasi türbülans ortamında liderlik krizine girmeden değişmek durumundalar. Zira liderlik krizleri siyasi fay hatlarının bu kadar dinamik olduğu durumda bölünmeleri tetikleyebilir.

Bu süreci "Erdoğan'a yarayacak" kaygılarıyla heba edeceklere ve Türkiye'yi sınırlandırmak isteyen uluslararası kampanyalara karşı uyanık olunmalı.

Türkiye “15 Temmuz 2016” gecesi zulmün ve adaletin en yoğun hâlini peş peşe yaşadı. Devlet içinde örgütlenen paralel terör çetesi, haşhaşi sıfatının hakkını verircesine bir gözüdönmüşlükle, millete silah doğrulttu.

Ülkemizin geleceğine "zenginlik" katacak bir hususu 2013 sonrası derinleşen fay hatlarını patlatacak kibrit ateşine çevirmek isteyenlere karşı dikkatli olunmalı.

Türk dış politikası gerçekten değişiyor mu? Bu bir üslûp değişikliği mi yoksa prensipler mi değişen? Bu değişim nereye varabilir? Suriye'yi de kapsar mı?

Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.