Sandıkların Dili Olsa

Türkiye son aylarda zor günlerden geçti. Belirsizliğin hüküm sürdüğü ilgili dönemde, dâhili ve harici bedhahlar, ülkeyi kaosa gark etmek için elinden geleni ardına koymadı.

Devamı
Sandıkların Dili Olsa
HDP'nin Yüzde 13'ü Taşıyamadığı Tescillendi

HDP'nin Yüzde 13'ü Taşıyamadığı Tescillendi

Burhanettin Duran HDP’nin, 7 Haziran seçimlerinde almış olduğu yüzde 13 oyu taşıyamayacak bir parti olduğunun tescillendiğine dikkat çekti.

Devamı

“1 Kasım seçimlerini sadece muhalefet partilerinin oy kaybetmesi olarak görmüyorum; bütün muhalefet partilerinin oluşturmuş oldukları blok siyasetinin iflası olarak görüyorum.”

Siyasetin ahir zamanları bu zamanlar olsa gerek. PKK, MHP'ye oy istiyor. Hakkını yemeyelim, sadece ona istemiyor, CHP'ye de, HDP'ye de oy istiyor.

Bir yanda Ahmet Davutoğlu konuşuyor. Diğer yanda Kılıçdaroğlu, Demirtaş ve Bahçeli. Davutoğlu'nun konuşmalarının odağında partisinin tek başına iktidar olması durumunda yerine getireceği taahhütler var.

Seçim kampanyalarında popülizme her daim aşinayız. Bu kısa seçim döneminde dikkat çeken vaatlerden biri ise, kredi kartı borçlarıyla ilgili CHP söylemi oldu.

Yeni Bir Dönem Başlayabilir

AK Parti sosyolojik değişim dalgasının ürettiği ve değişime yön veren aktör konumunda oldu.

Devamı
Yeni Bir Dönem Başlayabilir
Muhtemel Koalisyon ve Dış Politika

Muhtemel Koalisyon ve Dış Politika

Muhtemel bir koalisyon hükümeti durumunda AK Parti döneminde başlatılan çok boyutlu, dinamik ve inisiyatif alan dış politika anlayışı yerini düşük profilli, pasif ve reaktif bir dış politikaya terk edecektir.

Devamı

Evet, beklediğimiz gün geldi çattı. Türkiye kararını verdi. Zor bir ortamda girdik seçime. Her şeyden önce illegal yapıların, yasadışı terör örgütlerinin siyaseti zehirlemeye çalıştığı bir ortamda sandığa gittik.

Siyaset normale döndü, uluslararası statüko kaybetti, İslam dünyasının dört bir yanında ellerini açanlar kazandı.

7 Haziran genel seçiminden sonra ortaya çıkan tablo, 2002'den sonra siyasette ve ekonomide başlayan olumlu sürecin kesintiye uğramasına sebep oldu.

Türkiye’yi kimlerin yöneteceğini artık büyük oranda seçimlerin sonucu belirliyor. İktidar olup muktedir olamama hali eskide kaldı.

Seçim sonuçlarında beklenenin üzerinde değişim oldu. 7 Haziran seçimlerinde nasıl özel ve güçlü bir psikoloji oluşmuşsa, bu sefer de tersinden özel bir psikoloji oluştu.

Fahrettin Altun: “AK parti içerisinde bir siyasal kriz çıkması hiç de gerçekçi bir durum değil. AK parti Türkiye' deki siyasi boşluğu doldurmaya devam ediyor.”

Yusuf Özkır: “7 Haziran’dan sonra HDP’nin geliştirdiği propaganda havada kalmaya başladı ve geniş kitlelerde artık yankı bulmamaya başladı.”

1 Kasım akşamı sandıktan tekrar parçalanmış bir meclis yapısı ve dolayısı ile bir koalisyon hükümeti çıktığını düşünelim.

Küresel sermaye çevrelerine şirin görünmeye çalıştınız. Bunun için Erdoğan'la mesafenizi göstermeniz gerektiğinde, bundan geri durmadınız.

Türkiye’nin radikal sol ve liberal sol çevreleri, AK Parti iktidarından rahatsızlar. Son birkaç senede ise bu rahatsızlıklarını eyleme dökecek ve uluslararası networklerini kullanarak Türkiye’yi Batılı entelektüeller nezdinde “mahkûm ettirecek” bir konjonktüre sahip olduklarını düşünüyorlar.

Seçimin son haftasının temel iki meselesi var. Birincisi, Ankara saldırılarının yorumlanma ve anlamlandırılma biçimi. İkincisi ise, partilerin kendi seçmenini sandığa götürüp götürememe meselesi.

Yanı başımızda yeni haritalar çizilirken ve gelecek şekillenirken, parçadan bütüne geçmekten, milli şuurla kenetlenmekten başka şansımız yoktur.

1 Kasım'da ise sadece bir tek şeye karar vereceğiz. AK Parti tek başına iktidar olacak mı, olmayacak mı?