6 Ok'un 'Yön'ü Neyi Gösteriyor?

CHP artık istese de eski CHP olamayacak. KılıçdaroÄŸlu'nun Baykal'dan farklı bir siyasal yaklaşım izleyeceÄŸi artık belli olmuÅŸtur.

Devamı
CHP'de Islahat mı İnkılà p mı

CHP'de Islahat mı, İnkılâp mı?

KılıçdaroÄŸlu’nun halka deÄŸen tarafı, iddiasızlığının altında yatan iddiası, sahip olduÄŸu toplumsal kimlik onu önemli bir aktör haline getiriyor.

Devamı

CHP, AK Parti'nin demokratikleÅŸme hamlelerinin, kendi tabanının kaygılarını da hesaba katan bir düzlemde ilerlemesi için deÄŸiÅŸim rotasına girme zorunluluÄŸunu hissediyor.

Wikileaks adlı internet sitesi,  yayımladığı belgelerle Amerikan DiÅŸiÅŸleri'nin  (tabiri uygunsa) yatak odasını açmış oldu.

Ä°ktidar partisinin Alevi Açılımı adımına kendini yakın hissetmeyen Aleviler, siyasi merkezle iliÅŸkilerini KılıçdaroÄŸlu dönemindeki CHP üzerinden revize edebilirler.

 Muhafazakâr, dindar veya Ä°slamcı, adı her ne olursa olsun, Ä°slam’ın sosyo-politik bir ‘imkân’ olma özelliÄŸini dikkate alan siyasal hareketler halkın yönetime katılımını saÄŸlayarak toplumsal temsil sorununun çözümüne katkıda bulundular.

KCK Davası ve Kardeşliğin Dili

Kürt meselesi uzun zamandır dil meselesine indirgenmiş ve anadilde eğitim konusu yaygın biçimde tartışılırken böyle bir talihsiz ifade, tarih dışı olmaktan öteye geçemeyecektir.

Devamı
MHP'nin Kimlik Arayışı

MHP'nin Kimlik Arayışı

Referandum sonrasında bugün MHP, Orta Anadolu'daki seçmeni tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.

Devamı

“Söz”ün deÄŸeri sahibine göre ölçülür; yani sözün kendisi kadar onu “kimin” söylediÄŸi ve “nasıl” söylediÄŸi de önemli. Dolayısıyla doÄŸru bir sözü doÄŸru bir ÅŸekilde ortaya koyabilmek sahici bir meziyet. Bunun aksine yanlış bir sözü doÄŸruymuÅŸ gibi aktarmak ya da doÄŸru bir sözü yanlış bir biçimde iletmek ise vahim sonuçlar doÄŸuruyor. Türk medyasının en temel sorunlarından biriyle tam da bu noktada yüzleÅŸiyoruz: Medyamızda sözün özüne, yani “ne” söylendiÄŸine, tarafsız bir biçimde bakmadan ve de sözün doÄŸruluÄŸunu yeterince araÅŸtırmadan haberler üretilebiliyor.

AK Parti’nin sözcülüÄŸünü üstlendiÄŸi siyasal deÄŸerlerin karşıtlığında kendisini üreten yeni bir siyasal kimliklenme süreci yaÅŸanmaktadır.

Mali Kural, ekonominin siyasal iklimden etkilenmeden, yasal çerçevelerle sınırları çizilmiÅŸ maliye politikası çerçevesinde yönetilmesidir. Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri, kamu sektöründe mali disiplinsizliÄŸe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır. Mali disiplinsizlik, özel sektörün de üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin ortaya çıkmasının baÅŸlıca nedeni olmuÅŸtur. Kriz sonrasında uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye GeçiÅŸ Programı ve sonrasında 2002 Kasım seçimlerinde iktidara gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları mali disiplinin saÄŸlanmasında önemli rol oynamıştır. 2007 yılında Amerikan konut piyasalarında oluÅŸan finansal kriz, 2009 yılında derinleÅŸerek kısa sürede tüm dünyada etkisini göstermiÅŸtir. 2009 yılında dış ticarette yaÅŸanan olumsuzluklara ilaveten, özellikle çoÄŸunluÄŸu portföy yatırımları ve doÄŸrudan yatırımlar ÅŸeklinde ekonomik büyümeye katkıda bulunan yabancı sermayenin, çoÄŸunlukla ABD piyasalarına akışı Türkiye’de de ileride olası bir finansman ihtiyacını gündeme getirmiÅŸtir. Bununla birlikte yaÅŸanan süreçte büyüme hızının düÅŸmesi ve bütçe açıklarının artma eÄŸilimine girmesi de önemli mali sorunlar olarak gündemde yerini almıştır.

BaÅŸbakan’ın yeni dönemde tarih yapan, öncü bir rol üstlenip toplumu üçüncü deÄŸiÅŸim projesine ikna etmesi gerekiyor. Türkiye siyasetinin en buhranlı dönemlerinden birinde kurulan ve toplumun deÄŸiÅŸim talebini siyasi bir projeye dönüÅŸtüren Adalet ve Kalkınma Partisi, girdiÄŸi dört seçimden birinci çıkarak kalıcı bir parti olup olmayacağı tartışmalarına net bir cevap verdi. Düzenin yeniden yapılandırılması arzusunu doÄŸru okuyan AK Parti, geçen sekiz yılda önce kendi tabanını, sonra ülkeyi önemli ölçüde deÄŸiÅŸtirdi/dönüÅŸtürdü. Adalet ve Kalkınma Partisi ANAP gibi bir dönem partisi olacağı öngörülerini boÅŸa çıkartarak Türkiye’nin ‘kadim partisi’ olma yolunda köklü adımlar attı. Bazı entelektüeller tarafından kuruluÅŸ sürecinde ‘bir konjonktür’ partisi olarak tarif edilen Adalet ve Kalkınma Partisi, bu öngörüleri boÅŸa çıkartarak Türkiye’nin ‘büyük partisi’ olma yolunda epey mesafe aldı. Partinin güçlü liderliÄŸi, kurumsallaÅŸma yolunda dezavantaj olarak görülse de ErdoÄŸan, bu dezavantajı avantaja dönüÅŸtürerek partisinin sahih ve kalıcı bir toplumsal harekete dönüÅŸmesini saÄŸladı ve bu dönemde ciddi bir AK Partililik kimliÄŸi inÅŸa etti. ErdoÄŸan ismi üzerine inÅŸa edilen AK Partililik kimliÄŸi her seçimde daha da pekiÅŸti ve siyasal bir hüviyet kazandı.

Referandum sonucuyla ilgili deÄŸerlendirmelerde daha çok MHP'nin baÅŸarısız olduÄŸu tezi öne çıkarılsa da, Baykal sonrası dönemde oluÅŸturulan iyimser hava düÅŸünüldüÄŸünde, CHP de baÅŸarısızlar listesinde yer almaktadır. HAYIR cephesinin liderliÄŸini üstlenen CHP, arkasına aldığı AK Parti karşıtı koalisyonla beraber, referandumda AK Parti'nin yenilgiye uÄŸratılacağına o kadar inanmıştı ki, çıkan sonuç MHP'den öte CHP'yi hayal kırıklığına uÄŸrattı. Referandum, CHP açısından KılıçdaroÄŸlu'nun liderlik potansiyelini ölçme denemesiydi ve görülen o ki, KılıçdaroÄŸlu bu testten baÅŸarılı bir sonuç alamadı. KılıçdaroÄŸlu, CHP'ye oy verenlerin daha coÅŸkulu oy vermelerini saÄŸlamanın yanında, yeni arayışlara girmiÅŸ Alevileri CHP'ye geri çekti ve son dönemde aldığı darbelerle gardı düÅŸmüÅŸ imtiyazlı kesimlerde yeni bir umut yarattı. Buna karşın, muhtemel bir CHP iktidarından kaygı duyan kesimleri birleÅŸtirerek, uzun süredir ertelenen milliyetçi-ülkücü- ulusalcı ayrışmasını tetikleyip, güçlü müttefiki MHP'yi zayıflattı. KılıçdaroÄŸlu bu referandum sonucuyla AK Parti'nin 2011 seçimlerindeki muhtemel galibiyetini tahkim etti. Kısacası KılıçdaroÄŸlu, getirdiÄŸi kadar götürdü, eklediÄŸi kadar çıkardı. KılıçdaroÄŸlu'nun kendisinden beklenen yüksek baÅŸarıyı gösterememesinin birçok toplumsal ve siyasal nedeni var. Ancak toplumsal algıdaki CHP imgesini deÄŸiÅŸtirememesi KılıçdaroÄŸlu hanesine yazılan en büyük eksi puan oldu. Bu çerçevede, KılıçdaroÄŸlu'nun referandumdan çıkaracağı birinci ders, CHP'nin "rejim muhafızı parti" algısını deÄŸiÅŸtirmeden kitlelere açılmasının mümkün olamayacağıdır.

Referandumun en çok etkilediÄŸi partilerin başında gelen MHP'de bazı yöneticilerin yaptığı açıklamalar, hareketin kadim problemlerini bir kez daha su yüzüne çıkardı. MHP bir kez daha 'sivil milliyetçilik-devletçi milliyetçilik' ikilemi ile karşı karşıya. Parti yönetimi 'TürkeÅŸ'in mezarı, MHP'nin tasfiyesi, milliyetçilerin operasyonu' etrafında yaptıkları açıklamalarıyla tartışmanın istikametini deÄŸiÅŸtirmek istese de, yaÅŸanan temel sorun milliyetçiliÄŸin hüviyeti ve karakteri ile ilgilidir. Milliyetçi hareketin tarihinde görülmemiÅŸ biçimde geleneksel tabandan yükselen 'deÄŸiÅŸim ve demokratikleÅŸme' talebi parti yönetimini zora sokmuÅŸ durumda. Yönetim bu talepleri 'uzaktan kumandalı' yönlendirmeler olarak nitelendirse de 'kadim tabanın' sosyolojik okuması bunun aksini söylüyor. MHP yönetimi son geliÅŸmeleri komplocu bir yaklaşımla 'okyanus ötesinin' azmettirmesi olarak deÄŸerlendirse de, hareket hiç olmadığı kadar tarihi bir yol ayrımında. 1999 seçimlerinden bu yana süren seçmen kayışı, partiyi siyaset deÄŸiÅŸtirmeye zorluyor. Milliyetçilerin 'yeni MHP ile kadim MHP' arasında bir tercihe zorlanması parti yönetiminin irrasyonel siyasetinin bir sonucudur. 'DeÄŸiÅŸerek, geliÅŸen' bir siyasi gelenekten gelen milliyetçilerin içine girdikleri entelektüel çoraklık, milliyetçi siyaseti doÄŸrudan etkiliyor. Esas ustalığın bu eÄŸilimleri bir siyasi terkibe dönüÅŸtürecek derin akılda yattığı görülüyor. Parti yönetimi bu siyaset ustalığını göstermek yerine, hareket için bedel ödemiÅŸ eski 'kesin inançlılarını' dahi küstürüyor.

Referandum sürecinin ve sonucunun, Türkiye’nin siyasal gündemine yerleÅŸtirdiÄŸi yeni siyasal deÄŸerin ‘vesayet-demokrasi’ mücadelesi olduÄŸu açıktır.

BDP birçok konuda haklı olarak devletin, Kürt meselesi ve BDP konusundaki çifte standartlı tutumunu eleştirmekte ve resmî ideolojinin tutarsızlıklarına dikkat çekmektedir.

BDP, BOYKOT kararını pakette münhasıran Kürtlere ilişkin bir düzenlemenin yer almamasıyla gerekçelendirmekte ve seçmeninden paketin muhatap alınmamasını istemektedir.

MHP, referandumda hayır bloÄŸunda yer alarak CHP’ye yakın reflekslere sahip olan batı seçmeninin tutumunu merkeze almıştır.

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Hüseyin Yayman, Gazi Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi KonuÅŸmacılar:     Ahmet Özcan, AraÅŸtırmacı, Yazar     Murat Yılmaz, Siyaset Bilimci     Hatem Ete, SETA Siyaset AraÅŸtırmaları Koordinatörü     Tarih: 27 Mayıs 2010 PerÅŸembe Saat: 16.30 – 18.30 Yer: SETA, Ankara

PKK, iktidarı geçmiÅŸ dönemlerdeki güvenlikçi perspektife mahkûm ederek tuzağına düÅŸürmek ve toplumsal desteÄŸini azaltmak istiyor.