Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Misyonu

10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimleri de Erdoğan'a siyasal misyonunu tamamlama fırsatı sunuyor. Seçim zaferi ile Erdoğan yeni Türkiye'yi kuracak siyasi lider olduğu gerçeğini tahkim etti.

Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Misyonu
Erdoğan'ın Mesajını Doğru Okumak

Erdoğan'ın Mesajını Doğru Okumak

Yeni Türkiye bir ideal ve Erdoğan'ın siyasi iradesi bunu temsil ediyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı bu anlamda kurucu bir rol üstlenecek.

Devamı

SETA analisti Burhanettin Duran, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmiş olmasının Türkiye'deki cumhurbaşkanı nosyonunu çok ciddi şekilde dönüştüreceği yorumunu getirdi.

Erdoğan kampanyası boyunca hangi konuda ne düşündüğünü, neyi, nasıl yapacağını açık bir biçimde ortaya koymayı başardı. Bu, siyaseten Erdoğan'ı güçlü kıldığı gibi, seçmeni de karar verme açısından oldukça rahatlatan bir durum.

Son bir yıllık süreçte ise cari açık, dış borçlar, faizler ve enflasyon gibi parametreler üzerinden küresel imajı yıpratılmaya çalışılan Türkiye ekonomisinin soğukkanlı ve etkili yönetimi noktasında bir tazelenme ihtiyacı göze çarpıyor.

Kurumsal demokratikleşmenin önemli bir aşamasını temsil eden Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, siyasetin toplum merkezli bir vasatta yapılıp sahicileştiğini ve meşruiyet kodlarının değiştiğini gösterdi.

Siyasetsizliğe Kurban Olan Kampanya

Seçim kampanyasının sönük geçmesini sağlayan ilk etken, hem muhalefette hem de AK Parti'de “sonucu belli seçim” algısının erken oluşması oldu. Bu algıyı büyük oranda, 30 Mart seçim sonuçları doğurdu.

Devamı
Siyasetsizliğe Kurban Olan Kampanya
AK Parti'nin Kurumsallaşması Gerekir

AK Parti'nin Kurumsallaşması Gerekir

Erdoğan sonrasında AK Parti'nin başına kimin geçeceği sorusunun yanıtını isimler üzerinden konuşmaktan ziyade siyaset tarzı ve siyasal vizyonlar üzerinde konuşmak daha yararlı olacaktır.

Devamı

Muhalefetin elinden, bağımlısı olduğu Erdoğan karşıtlığı sermayesini alacak politikalar ve söylemler üretilmek zorunda. Geldiğimiz noktada galiba iktidar, muhalefetinin kemalinden de sorumludur.

Hemen herkes Erdoğan'ın birinci turda seçilmesine kesin gözüyle bakıyor. Türkiye siyasal alanı bunu dillendirebilenler ve dillendiremeyenler olarak ikiye ayrılıyor.

İhsanoğlu MHP tabanının daha kolay anlaşabileceği özelliklere sahip olduğu halde, neden CHP tabanından aldığı desteği MHP tabanından almıyor?

Der Spiegel'in Almanca ve Türkçe hazırladığı “Erdoğan Devleti” başlıklı dosya, Erdoğan'ın ömür boyu iktidarda kalarak “Erdoğan Devleti” kurmak isteyen otoriter, despot ve adım adım şeriatı getiren bir lider olduğu imajı çiziyor. Der Spiegel'in kullandığı argümanlar ise oldukça tanıdık…

Cumhuriyet'in kurucu ideolojisine olan mesafelerine göre siyasal yelpazede konumlanan iki Türkiye tahayyülünün değişim ve statüko temelinde giriştiği bu mücadele Cumhurbaşkanlığı seçiminin de temel dinamiğini teşkil ediyor.

Öteden beri sert bir üsluba sahip olan ve her Salı gerçekleştirdiği Meclis Grup toplantılarında sıfat üretme ve analoji kurma performansıyla öfke ve nefret dilinin en mümtaz örneklerine imza atan Bahçeli, Bayram konuşmalarıyla yeni bir faza geçti.

İslam, Türkiye'nin bölgedeki aktörlerle kurduğu ilişkilerin ve yürüttüğü diplomasinin bir unsuru. Ancak ideolojik değil rasyonel bir unsuru.

Netanyahu'nun sürekli İsrail'in Ortadoğu'nun tek demokrasisi olduğu palavrasını söylemesi veya Dışişleri Bakanlığı'nın “İsrail'in Gazze'ye insani yardımı sürüyor” haberleri tiyatronun bir parçası.

Gülen hareketi ya tekrar Türkiye merkezli hale gelecek ve sivilleşecek ya da yarı mistik -radikal bir cemaat olarak kamu vicdanında mahkûm edilecek.

22 Temmuz operasyonu, hem emniyet içinde koordineli hareket eden bir ekibin varlığını hem de bu ekibin Gülen cemaatiyle organik bir ilişki içinde olduğunu gösterdi.

Gülen ve takipçileri, toplumun, siyasetin ve devletin geçirdiği dönüşüme direnip kayıt-dışı bürokratik bir iktidar odağı olmakta ısrar ederek sonu Çağlayan Adliyesi'ne çıkan bir serüvene davetiye çıkardılar.

Her iki aday da kendi millet tanımlarının, Erdoğan'ın muhafazakâr- demokrat milletinin kapsayıcılığına ulaşamayacağını gördüğünden, seçim kampanyalarını "taraflı" ve kutuplaştırıcı olarak suçladıkları Erdoğan'a karşıtlık üzerine kurmuş durumdalar.

İhsanoğlu, toplumsal rızaya neye karşı olduğu, neyin değişmesine müsaade etmeyeceği, ne tür korku ve tehditlerin Türkiye'yi beklediği gibi bilindik eski anlatıya vurgu yaparak talip oluyor.