“Türkiyelileşme” Olmadı ki “Tersinden Türkiyelileşme” Olsun!

CHP ve onu destekleyen kesimler de HDP’yi normalleştirmek için bu tartışmanın sözcülüğünü yapacaklardır. Ama kesin olan şudur: HDP, PKK’yı bir terör örgütü olarak görmediği müddetçe Türkiyelileşemez. Ancak bir pazarlama tekniği olarak bu ifadeyi kullanır.

Devamı
Türkiyelileşme Olmadı ki Tersinden Türkiyelileşme Olsun
Fikr İktidar'ın Önündeki Engeller

'Fikrî İktidar'ın Önündeki Engeller

Anadolu’nun o öz kültürünün en baskın rengi olan İslam’dan hoşlanmayanlar ise, kendi iktidarlarına temel oluşturacak 'fikri' dışarılarda bir yerlerde arıyorlar. Bazıları Batı’da arıyor, bazıları ise Rusya ya da Çin’de.

Devamı

İyi Parti’nin daha kuruluş süreci ve sonrasındaki, “kimin partisi ve hangi çevrelerin tasarımı” olduğuna yönelik sürekli gündemde yer alan tartışmanın argümanlarını da yine partinin üst kademelere kadar yükselmiş ya da kuruluşunda yer almış siyasetçiler üretiyor.

İYİ Parti’de 20 Eylül'de düzenlenen ikinci kurultay sonrasında başlayan parti içi kavga, partinin kuruluşundan itibaren yaşadığı varoluşsal krizi bir kere daha ortaya çıkardı.

Fransa’nın bugünkü İslamofobik ırkçılığı, 1920’lerin İtalyan faşizmini ve 1930’ların Nazi Almanya’sını hatırlatıyor.

Yeni Hikâyeyi Yazan Erdoğan mı, Macron mu?

Macron neyin peşinde? Avrupa Müslümanlarını zorla radikalleşmeye iterek uzun vadede kıtadan tasfiye etmeyi mi planlıyor? Müslümanların kutsallarına saldırarak Macron, Avrupa'yı yeni bir ırkçı kapanışa mı hazırlıyor? Bütünleşmiş bir Avrupa kalesi yaratmak için Müslümanları mı ötekileştiriyor, tıpkı daha önce Yahudilere yapıldığı gibi? Hz. Peygamber karikatürlerini dayatarak "zorla İslam'da reform yapmanın" derdinde mi? Kim "İslam'ı reform" görevini Macron'a verdi? Jacoben Fransız geleneğini dirilterek Müslümanları "aydınlatacağını" mı düşünüyor?

Devamı
Yeni Hik yeyi Yazan Erdoğan mı Macron mu
ABD nin Küresel Liderlik İddiası Tamam mı Devam mı

ABD’nin Küresel Liderlik İddiası: Tamam mı Devam mı?

3 Kasım başkanlık seçiminin ABD'nin yeni bir başkan seçmesinin ötesinde sonuçları olacağı aşikar. Ne Trump'ın ne de Biden'ın kampanyasında ABD'nin küresel rolü ciddi bir tartışma konusu olarak öne çıkmadı. Covid-19, ekonomik resesyon ve ırkçılık gibi konular bütün gündemi işgal ederken Amerikan dış politikasının belki de en az konuşulduğu kampanya dönemlerinden birini yaşadık. Bunun rastlantı olmadığını ve aslında her iki adayın da savaşlardan ve küresel angajmanlardan bıkkın bir seçmen kitlesine hitap ettiğini hatırlamak gerekiyor. Ancak Trump'ın temsil ettiği ulusalcı popülizmle Biden'ın temsil ettiği enternasyonalist liberalizmin ABD'nin dünya siyaseti için çok farklı sonuçlar doğuracağı aşikar.

Devamı

Devletin kadınların başörtüsü ile uğraşmayı bırakması, ‘kavgayı' sonlandırmıyor ve bu mücadele tam bir zaferle sonlandırıldı zannedenler, yanılıyor. Evet, bugün de bir “başörtüsü kavgası” devam ediyor ve aslında bu kavga dindar başörtülü kadınlar tarafından yürütülmüyor. Başörtülü kadınlara karşı açılmış bu kavganın sahibi: Seküler yobazlar ve dindar bağnazlar.

'Fransa’daki mevcut laiklik aşırı bir biçime evrildi. Âdeta bir sivil dine dönüştü. Bakanlar onun rahibi, cumhurbaşkanı papazı, entelektüeller bu dinin müritleri oldu. İslam’a karşı daha az çatışmacı yaklaşımı savunanlar ise kâfir sayıldı..'

Ne 'mavi dalga' şahlandı, ne de 'kırmızı dalga' geri çekildi. Her ikisinin de kazanması en sıkıntılı sonuç aslında.

Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu, İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi figürler planlı bir şekilde sırasıyla sahneye çıkıyorlar. Farklı toplum kesimlerine farklı mesajlar veriyorlar..

Soru şu: Genelde muhalefet, özelde de Türk solu dünyada bazı siyasetçilerin seçim başarısı ile niçin bu kadar çok mutlu oluyor? Cevabı basit: Türkiye’de şu ana kadar destekledikleri hiçbir parti ya da siyaseti iktidara gelmedi. Yakın bir dönemde de bu gidişle geleceğe benzemiyor.

Erdoğan'ın dönemsel değişiklikler yapması 'güçlü ve büyük' Türkiye davasını hayata geçirmedeki gerçekleri okuma ve hızla uyum sağlayabilme kapasitesidir. Mücadelesini yeni bir safhaya taşımaktır.

AK Parti'nin dönüşüm hikayesinin iki düzlemi var, biri olmadan diğeri başarısız olur: Reform ve mücadele. Erdoğan, demokrasi-ekonomi-dış politika denkleminde yeni bir dengenin peşinde. 'Reform seferberliğinden' rahatsız olanlar mücadele döneminin kaçakları ya da tasfiye edilenleri.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz' ve 'yeni bir reform dönemi başlatıyoruz' açıklamaları, siyasetin tartışma önceliklerini bir anda değiştirdi.

Millet İttifakı partileri, geçmişte uzlaştıkları bir metne şu an sahip çıkamıyorlarsa, nasıl bir araya gelip de güçlendirilmiş parlamentarizmin ilkeleri konusunda anlaşacaklar?

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta "ekonomi ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz" açıklaması yaptı. Bu açıklamanın ne anlama geldiğine dair kamuoyunda büyük bir tartışma başladı.

CHP'nin başını çektiği, Millet İttifakı'nın resmi ve gayrı resmi üyelerinin yer aldığı Anayasa çalışmaları neden bir skandala dönüştü?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “değişim dinamik bir süreçtir. Biz reform gündeminden hiç kopmadık” sözleri ile başlayan yeni reform dalgasını etkisizleştirmeye çalışanlar çok. Bu süreci, zehirlemeye, tartışmalara boğmaya ve mecrasından saptırmaya yeltenenler özel bir gayret gösteriyor.

Ümit Özdağ'ın İbrahim Kaboğlu'nun beyanatlarına dayandırarak söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil. CHP, İP, SP ve HDP bir araya gelip HDP çizgisine hoş gelecek bir anayasa taslağı hazırlamış.