Muhalif Sıkışma

AK Parti 18. Kuruluş yıldönümünü kutuluyor. Ve tabii iktidardaki 18. yılını da. İlk seçim başarısından itibaren karşıtları AK Parti'nin başarısını hep arızi nedenlerle açıklamaya yeltendiler. Kriz olmasa AK Parti iktidara gelemezdi, e-muhtıra olmasa kesin seçimleri kaybederdi, terör sorunu çözülse AK Parti güç kaybeder gibi akla hayale sığmayacak cümleleri peş peşe sıraladılar. Ve her dönem bir sıkışmışlık yaşadığını söylediler. Her seçimin ertesi günü aynı kadro bildik nameleri okudu; ufukta bir erken seçim var, iktidar ülkeyi yönetemiyor, AK Parti köşeye sıkıştı, kontrolü kaybediyor…

Devamı
Muhalif Sıkışma
19 Yılında AK Parti nin Dış Politika Stratejisi

19. Yılında AK Parti’nin Dış Politika Stratejisi

Türkiye, tepkisel ve tek-yanlı olmayan bir anlayışla çok-boyutlu, çok-taraflı, karşılıklı kazanç karşılıklı bağımlılık ilkelerine dayalı ve barış için savaşa da hazır halde olduğunu dost ve düşmana göstermiştir.

Devamı

19. yılını kutlayan AK Parti'nin Türkiye'nin dış ve güvenlik siyasetinde geride kalan tecrübesinin muhasebesini yaparak 100. yılda Türkiye'yi bölgesinde 'büyük strateji'ye sahip bir aktör haline dönüştürme sorumluluğu bulunmaktadır.

Genel olarak, siyasi ve ekonomik boyutlarda 2010'lu yıllarda sergilenen bağımsızlık arzusu ve güçlü olma iradesi –farkında olunsa da olunmasa da– insanların zihinlerindeki Türkiye imgesini ciddi ölçüde değiştirdi. Ve Türkiye mesafe katettikçe değiştirmeye de devam edecek.

AK Parti'ye yönelik muhalif düşünce dünyasının üç farklı hikayesi var.

SETA Genel Koordinatörü Duran, 'Doğu Akdeniz'deki haklarımız, bizim için Türkiye'nin önümüzdeki sadece onlu yıllar değil, yüzyıllar açısından da çok kritik bir dönem. Burada iktidarıyla muhalefetiyle ortak bir siyaset yürütmemiz lazım.' dedi.

Fransa’nın Doğu Akdeniz Politikasını Anlamak

İçeride yaşadığı sorunlar Macron’un gündemi iç politikadan dışarıya çekmek için adımlar atmasına ve Fransız dış politikasının zaten müdahaleci ve agresif olan çizgisini daha da belirginleştirmesine yol açtı.

Devamı
Fransa nın Doğu Akdeniz Politikasını Anlamak

Muhalefetin kendisine sorması gereken soru şudur: Erdoğan’ı devirmek için genelde Batı özel de ise Biden niçin kendilerini tercih edilebilir buluyor? Ne tür bir muhalefet söylemi geliştirdiler ki onları kullanışlı görüyorlar?

ABD’de Biden gibi düşünenlerin sayısı arttı ve Türkiye konusunda bazı çıkışlarına rağmen genel olarak Demokratlara ve hatta kendi partisine göre çok daha rasyonel bir çizgisi olan Trump’ın bu Türkiye karşıtlarının iki ülke ilişkileri açısından yıkıcı politikalarının önünü kesme ihtimali giderek azalıyor.

Atatürkçü CHP, milliyetçi İYİ Parti, İslamcı Saadet, PKK'lı HDP nasıl oluyor da bir araya geliyor? Tüm bunları bir araya getiren güç nedir? Ne yani, Biden konuşmasa cevabı bilmiyor muyduk?

Bu ülkenin geleceğini başka ülkelerin çıkarlarına teslim etmek istemeyen her vatandaş ister muhalif olsun ister iktidar taraftarı ülkeye sahip çıkmak zorundadır. Muhalefetin de yerli ve milli olanına şiddetle ihtiyacımız vardır.

Geçen şubatta yayınlanan, Rand raporunda “2023 seçimlerinde demokratik muhalefet adı altında diğer partiler koalisyon kurarak iktidarı ele alabilir. ABD, NATO ve AB ile iyi ilişkiler geliştirebilirler. Bunun için de ABD inisiyatif kullanmalıdır” denilerek muhalefetin dostlarına mesaj gönderilmişti.

Müjdenin 'Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfi' ve 'çok daha zengin enerjinin yalnızca bir parçası' olması ülkemiz için yeni bir başlangıçtır.

Kapasite inşası etkin ve bağımsız bir dış politika vizyonuyla buluştuğunda Türkiye giderek risklerden korkan değil fırsatların peşinden giden, en temelde ise ulusal çıkarlarından taviz vermeyen bir ülke haline gelmekte.

Keşfedilen doğalgaz rezervinin Türkiye'nin enerji politikasında doğrudan ve uluslararası konumunda dolaylı etkilerinin olacağı açık. Coğrafi konumu sebebiyle enerji nakil hatlarının merkezinde olan bir ülke olmaktan enerji üreten ve ileride ihraç etmeyi hedefleyen bir noktaya geçiyor.

Muhalefetin büyük bir başarıymış gibi gözüken ittifak siyasetinin, zorlama yeni siyaset dilinin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.

Son on yılda ortaya çıkan ve çeşitli sıfatlarla (yandaş) itibarsızlaştırılmaya çalışılan medyadaki dönüşüm, esasında ana akımdaki aktörel değişimin yarattığı huzursuzluklar olarak görülebilir. Geçtiğimiz yıllarda önemli medya organlarında yönetici ve yazar olan kimselerin bugün kendi blog ya da internet sitelerinde yazmaları hiç kuşkusuz önemli bir değişimdir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğinde beri siyasette 50+1'in önemi tekrarlanıyor.