Özellikle 2004 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan'ın İran ziyaretiyle yumuşayan ilişkiler, ticaret ve yatırım anlaşmalarına gözle görülür bir ivme kazandırdı.
Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin ikincisine katılmak için İran'a bir ziyarette bulundu.
Devamı
2023'de Yeni Ekonomi'yi hedefleyen Yeni Türkiye'de, enerji ve ulaşım gibi ekonominin diğer alanlarında da ipi göğüsleyecek babayiğitlere ihtiyaç var.
Batılı başkentlerde kullanılan Türkiye'nin "Batı'dan, NATO'dan uzaklaştığı" söylemi iç siyasette yaşanan kutuplaşmadan ve AK Parti karşıtlığından elverişli malzeme temin ediyor.
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarını hedef alan 17 Aralık darbe girişiminin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın TANAP için Azerbaycan'da bulunmasıyla aynı güne denk gelmesi, bir tesadüften daha fazlasına karşılık geliyor.
Eylül ayında Azerbaycan temelinin atıldığı TANAP'ın yarın Kars'ta yapılacak törenle Türkiye'deki başlangıcı da gerçekleşecek.
Orta Asya coğrafyasındaki Azerbaycan ve Türkmenistan'ın enerji alanında Türkiye'yle beraber yürümesi, yeni bir güç denklemi anlamına geliyor. Her iki ülke için de kullanılan İki Devlet Tek Millet prensibi, Üç Devlet Tek Millet e dönüşebilir.
Devamı
Zaten, enerji bağımlısı olan bir ülkeden, Enerji Borsası kurarak enerji piyasasının merkezi konumuna yükselme hedefi olan Yeni Türkiye'ye gelinen aşamada, en güçlü destek siyasi istikrarın varlığıdır.
Devamı
17-25 Aralık operasyonlarının takiben 28 Ocak 2014'te faizlerin bir gecede yüzde 5,5 birden artırılması kararı ve TCMB Başkanı'nın iyi niyetle de olsa, faiz ve kur seviyeleri hakkında tutarsız tahminlerde bulunması kurumsal kredibiliteyi zedeleyen adımlar olarak algılandı.
Kıbrıs ve İsrail açıklarını içine alan Levant Bölgesi, Suriye, Lübnan ve Filistin'in de kıyı ve açıklarındaki kaynakları da kapsayarak, en az 1,7 milyar varillik petrol ve 3,5 trilyon metre küp doğalgaza sahip.
Bugün OPEC, S. Arabistan'ın baskın etkisiyle, bir hamlede bulunamıyor. OPEC üretimine, OPEC dışı üreticilerin vaziyetini de ekleyince, gidişatın güçlü bir arz çizdiğini görüyoruz.
Brent petrolün varil fiyatı yaklaşık yüzde 60 oranında azalarak 45 dolar oldu. Öyle ki küresel ekonomik krizin en ağır hissedildiği 2009 yılındaki fiyata dönüldü.
2014 yılını felaket yılı olarak tanımlayarak krizin kapıda olduğunu ifade edenler, 2015'de de negatif beklentilerini sunmaya devam ediyorlar.
Batı, işleri kızıştırsın veya kızıştırmasın; Rusya'nın, işbirlikleriyle ayağa kalkmaya çalışacağı ortada. Bu senaryoda Çin baş aktör olacak ancak eklemek gerekir ki; karşılıklı tüm samimi pozlara rağmen hassasiyetler de yok değil.
Putin'in Güney Akım'ın rotasını Türkiye'ye çevirmesi ve Bulgaristan'ı oyun dışı bırakması, başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinin tepkisiyle karşılandı.
Görünen o ki, yeni doğalgaz boru hatları ve farklı ortaklıklarla, enerji masasındaki oyunu lehine çevirmek isteyen aktörlerin karşılıklı hamlelerine tanıklık edeceğiz.
Yakınlaşma hususunda dünya kamuoyu, Rusya'nın çaresizliği vs. resti ve Avrupa'nın zaferi vs. yenilgisi gibi uçlarda gelip gidiyor. Türkiye konusunda ise, uluslararası camia kazanç noktasında hemfikirken, bizde durum farklı...
Türkiye ticari ilişkilerinde olduğu gibi enerji konularında da AB, ABD ve Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeli ve eksen genişlemesi yaparken bu ülkeleri birbirine ikame etmemelidir.
Türkiye ve Rusya, sahip oldukları özellikleriyle birbirinden vazgeçebilecek konumda değiller. Bu özelliklerden en önemlisi Rusya'nın enerji kaynaklarına sahip, Türkiye'nin ise enerji merkezi bir ülke olmasıdır.
İsrail açıklarında keşfedilen doğalgaz rezervleriyle birlikte dünyanın gündemine oturan ve Kıbrıs, Lübnan ve Suriye sularını da içine alan Levant Sahası, D. Akdeniz'in jeopolitik önemini farklı bir boyuta taşımış durumda.
1991-2014 yılları arasında güçlenerek devam eden iki ülke arasındaki etkileşimin geçmişi Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ilan etmesinden çok önceye dayanıyor.