Dünyada Silahlanma Yarışında Son Durum

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından 11 Mart 2024 tarihinde yayımlanan rapor uluslararası silah ticaretindeki eğilimleri değerlendirmek açısından oldukça önemli. Silahlanma eğilimleri, savaş beklentilerinin seslendirildiği şu günlerde istihbarat servislerinin harp ikazı bağlamında bir emare olarak görülüyor. Rusya’nın 3. Dünya Savaşı'nı, Fransa’nın Ukrayna’ya asker göndermeyi tartıştığı geçtiğimiz hafta içinde silahlanma eğilimleri aslında kapasiteleri ve niyetleri ortaya koyuyor. Kendi kapasitesi ile hasım olarak gördüğü aktörün envanteri ve silahlanma eğilimini karşılaştıran devletler meydan okuma kararlarını almak için referanslar üretebiliyor. Dolayısıyla raporun kapsamına kısaca göz atmak ve yorum yapmak faydalı olabilir.

Devamı
Dünyada Silahlanma Yarışında Son Durum
Üçüncü Dünya Savaşı na Bir Adım mı

“Üçüncü Dünya Savaşı’na Bir Adım” mı?

Seçimlerden sonra verdiği ilk mülakatta Rusya Devlet Başkanı Putin, Rusya ve NATO arasında çatışma olup olmayacağı sorusuna verdiği cevapta bu tabiri kullandı. Modern dünyada her şeyin mümkün olduğundan bahisle Putin, bu çatışmanın "tam kapsamlı bir Üçüncü Dünya Savaşı'nın bir adım ötede olmasına yol açacağını ama kimsenin bu konuyla ilgilenmediğini" söyledi. Putin, seçim öncesinde de ülkesinin "teknik olarak nükleer bir savaşa hazır olduğunu" açıklamıştı.

Devamı

SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun ve ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Dr. Bilgay Duman, son dönemde tartışılan ABD'nin Irak’tan çıkıp çıkmayacağı konusunu kaleme aldı.

Güvenlik Radarını ortaya çıkarırken öncelikle Türkiye'nin stratejik yönelimi, jeopolitik ortamı, güvenliği ve dış politikası açısından en önemli ve öncelikli gördüğümüz konuları tespit ediyoruz. Bu konu başlıkları altında, bitirmekte olduğumuz yıl içerisinde gerçekleşen önemli gelişmeleri özetledikten sonra konunun temel dinamiklerini tespit ve tahlil ediyor, en son da bir sonraki yılda bu temel dinamiklerin nasıl dönüşeceğine dair öngörülerde bulunuyoruz.

Bu yılı maalesef 7 Ekim'de yeniden başlayan İsrail-Filistin çatışmasında ateşkese ulaşamadan ve Kuzey Irak'ta verdiğimiz 12 şehidin acı hatıraları ile uğurluyoruz. 2023'te ABD ve diğer Batılı ülkelerin İsrail katliamlarına verdiği desteğin "BM, uluslararası düzen, değer ve norm" gibi kavramları altüst eden ve uluslararası toplumun vicdanında derin yaralar açan olaylara tanıklık ettik. İki yıl önce koronavirüs salgınının gündemimize taşıdığı büyük güç rekabeti geçen yıl Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile hızlanmıştı. İsrail'in Gazze işgali uluslararası hukukun tabutuna bir çivi daha çakarken bize dünyamızın yeni çatışmalara kolaylıkla sürüklenebileceğini gösterdi. Yemen krizi ABD ve İsrail'in İran ve vekilleri ile bölgesel bir çatışmaya gitme riskini hatırlatıyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Türkiye’nin 40 adet Eurofighter Typhoon almak için görüşmeler yaptığını açıklaması ve akabinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyareti öncesi ve sırasında aynı hususu gündeme getirmesi, söz konusu uçakların Türk Hava Kuvvetlerinin ara çözüm savaş uçağı ihtiyacının karşılanması sürecinde bir dönüm niteliği taşıyabilir. Bilindiği üzere Türkiye Ekim 2021’de ABD’ye yeni F-16 uçakları ve modernizasyon kitlerinin alımı için bir talep mektubu iletmiş ancak geçen uzun süreye rağmen görüşmelerde somut bir ilerleme kaydedilememiştir. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla NATO’nun öneminin artması ve Türkiye’nin savaş süresince oynadığı yapıcı rol Biden yönetimini anlaşmaya desteğini açıklamaya teşvik etse de başta ABD Kongresinde yükselen itirazlar olmak üzere çeşitli faktörler satışın gerçekleşmesini engellemektedir.

Cumhuriyetten Günümüze Türk Savunma Sanayiinin Gelişimi

Türk harp sanayiinin sonuncu gelişme evresinin belirleyici özelliği, son 20 senedir iktidarda olan AK Parti’nin gerek parti tüzüğü gerekse seçim beyannamelerinde geniş yer verdiği “savunma sanayii söylemi”dir. Bu söylem, “yerlileşme”, “millileşme” ve “stratejik otonomi” arayışları üzerine kurgulanmış, müteakiben “Milli Teknoloji Hamlesi” nüvesiyle daha somut bir çehreye kavuşmuştur.

Devamı
Cumhuriyetten Günümüze Türk Savunma Sanayiinin Gelişimi
Amerika nın Silah Sevdası

Amerika’nın Silah ‘Sevdası’

Geçen hafta Nashville’deki bir okula yapılan silahlı saldırının üç çocuk ve 3 yetişkinin hayatına mal olması sonrasında silah tartışması tekrar alevlendi. 2017 verilerine göre, dünyada kişi başına düşen silah sayısında 1,2 gibi bir rakamla (takipçileri 0,6’yla Falkland Adaları ve 0,5 ile Yemen) dünya lideri olan ABD’de silahların sınırlanmasını sağlayacak kanunlar bir türlü geçirilemiyor. Sürekli toplu katliamlar yaşanmasına rağmen sorunun çözümü konusunda son derece partizan bir ayrışma var. Cumhuriyetçiler anayasal silah taşıma hakkını aşındıracağı gerekçesiyle herhangi bir sınırlandırmaya karşı çıkarken, Demokratların yüksek kapasiteli otomatik silahları sınırlandırılma çabaları sonuçsuz kalıyor. Silah lobisinin etkisi büyük ama bu konuda mesafe alınamamasının ana sebebi, silah taşıma hakkının anayasanın 2. ek maddesinde koruma altına alınmış ve bu hakkın milyonlar için kimliksel bir mesele haline gelmiş olmasından kaynaklanıyor.

Devamı

İsveç'te bulunan terör örgütü ile doğrudan veya dolaylı bağlantılı kesimler Batı kamuoylarının itibar ettiği kavramları kullanarak ve bu ülkelerin diplomatik ve siyasi çerçevesinin verdiği ferahlıkla yaptıkları yasadışı birçok faaliyeti rahat bir şekilde sürdürdüler.

Yunanistan birçok cephede Türkiye'ye karşı atağa geçmiş durumda ve attığı adımlarla Ankara'yı tahrik etmeye çalışıyor. Atina'nın bu provokatif adımları ikili ilişkilerdeki rutin gerginlikleri çoktan aşmış durumda.

İkili ilişkilerin sorunlu alanlarında Atina'nın bu denli cüretkar ve bir o kadar provokatif adım atması sık rastlanılan bir husus değil.

NATO, bölgesel savunmacı karakterinden uluslararası krizlerle mücadele edebilecek bir hüviyete ve karaktere bürünmeye başlıyor..

SETA Brüksel Koordinatörü Talha Köse, Yunanistan’ın silahlanma politikaları üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Gelişmelerin seyri büyük ölçüde Yunanistan'ın bundan sonra atacağı adımlara göre şekillenecek. Her halükarda Türkiye-Yunanistan ilişkileri artık eski formatında olmayacak.

Yunanistan'ın maksimalist hamlelerine ve iddialarına karşı duyarlı olunması zorunluluğunu ortaya çıkarıyor. Bu noktada Doğu Akdeniz'de sergilenen kararlılık ve caydırıcılığın artırılarak Ege'deki eski ve yeni Yunan girişimlerine karşı uygulanması önemli. Geçmişte Ege'de iki ülke arasında bir Lozan dengesi oluşturulmuştu ve Yunanistan bu dengeyi hep kendi lehine bozdu. Dolayısıyla artık ya Lozan dengesinin yeniden tesis edilmesinin ya da Ege'de yeni ve sürdürülebilir bir dengeyi oluşturmanın zamanı geldi görünüyor.

Kitapta Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır, Irak, İsrail ve İran gibi bölge devletlerinin yanı sıra ABD, Rusya ve Çin gibi Ortadoğu’da da etki ve nüfuz sahibi aktörler yer alıyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi hafta başında Fransa'ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin zamanlaması, Macron'un Sisi'ye onur nişanı takdim etmesi ve insan hakları ihlallerine dair açıklamaları ziyareti tartışmalı kılan konular oldu.

Son dönemde Türk dış politikasıyla beraber adından sıkça bahsedilmeye başlanan Türk savunma sanayii özellikle yurt dışındaki çevrelerin yakın takibi altındadır. Türkiye'nin güvenlik ve dış politikasındaki aktivizmiyle birlikte dikkat çekmeye başlayan Türk savunma sanayiindeki kapasite artışı birçok çevrenin tehdit değerlendirmesinin ilk sırasında yer almaktadır. Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'ın Ermenistan karşısında oluşturduğu askeri kapasite üstünlüğü sonrasında Kanada'nın Türkiye'ye yönelik silah ihraç izinlerini askıya alma kararı bunun sadece küçük bir göstergesidir. Peki geldiği nokta itibarıyla Türkiye'nin savunma sanayii neden hedefe konulmaktadır?

AB ülkelerinin büyük bir kısmı Hollande'ın 'Avrupa'ya yönelik en büyük tehdit Türkiye' iddiasına katılmıyor. Macron'un AB'yi Türkiye'ye karşı konumlandırma arayışı da sonuçsuz kaldı. Doğu Akdeniz'deki 'yüksek gerilim' yerini müzakere ve diyaloga bıraktı.

Her zengin güçlü ve güvende değildir. Her güçlü zengin değildir.

Doğu Akdeniz'in önümüzdeki dönemin yeni ekseni olacağı açık. Türkiye'nin hem savaşabilen hem de anlaşabilen bir ülke olmayı sürdürmesi ve gerilim diplomasisini yürütecek bir zihinsel hazırlığa sahip olması çok önemli. Geride bıraktığımız ve halen devam eden krizler Türkiye'nin hazır davranma kapasitesini geliştirmişti. Şimdi bunu hayata geçirme zamanı.