Şi Cinping’in Avrupa Ziyareti Yeni Bir Açılımın Habercisi mi?

Bu analizde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in 5-10 Mayıs arasında gerçekleştirdiği Avrupa ziyaretinin küresel jeopolitik ve jeoekonomik rekabet açısından yansımalarına odaklanılmıştır.

Devamı
Şi Cinping in Avrupa Ziyareti Yeni Bir Açılımın Habercisi mi
9 Mayıs Avrupa Günü Schuman Bildirisi nden Günümüze AB

9 Mayıs Avrupa Günü | Schuman Bildirisi’nden Günümüze AB

AB, Schuman Bildirisi’nden günümüze nasıl bir bütünleşme süreci geçirdi? AB’nin geleceği açısından “yaratıcı çözüm” fikri ne ifade etmektedir? Değişen dünyada Avrupa’da kalıcı barışın tesisi nasıl mümkün olur?

Devamı

Washington’ın Ortadoğu bölgesine yönelik “çift sütunlu” politikasının sütunlardan birini oluşturan İran, 1979 İslam Devrimi ile birlikte müttefiklikten ABD ile sürekli çekişen bir ülke konumuna gelmiştir. Bu doğrultuda Tahran’ın devrimle birlikte geliştirdiği argümanlar Washington’ın bölgedeki misyonu ve çıkarlarıyla ciddi anlamda çatışmaktadır. İran devrimle birlikte “Ne Doğu ne de Batı, İslam Cumhuriyeti” sloganıyla dönemin iki blokunu da reddederek “Bağlantısızlar” hareketine katılmıştır. Ancak son dönemlerde İran, artan Batı baskısıyla birlikte “Doğu’ya Bakış” söylemini geliştirerek Rusya ve Çin’e yakın politikalar izlemektedir. Bu politikalar doğrultusunda Tahran’ın Moskova ile ilişkileri askeri iş birliklere yöneldiği için ABD ile İran arasında bir gerilim unsuru olarak değerlendirilmektedir.

AB liderleri 17-18 Nisan tarihlerinde Brüksel’de bir araya geldi. Ekonomik zorluklardan jeopolitik gerilimlere, rakiplerinin sübvansiyonlarından yeşil ve dijital teknolojilere hızlı geçişe kadar pek çok konu bu zirvede ele alındı. Zirvede ayrıca Ukrayna, Ortadoğu ve Türkiye’ye ilişkin birtakım kararlar kabul edildi.

13 Nisan gecesi İran’ın İsrail’e saldırısı bölgesel ve küresel dinamikleri doğrudan etkileme potansiyeli bakımından dünya genelinde çok geniş bir yankı uyandırdı. On yıllardır söylem düzeyinde ya da vekiller üzerinden yürütülen kontrollü düşmanlığın son günlerde cereyan eden gelişmeler nedeniyle büyük bir savaşa evrilme ihtimali, mevcut statükonun sarsılması ve dengelerin değişmesi anlamına geleceğinden uluslararası alanda ciddi bir tedirginliğe yol açtı. Tahran-Tel Aviv hattındaki karşılıklı restleşmelerin sıklığı ve bu durumun sıradanlaşması, her iki tarafın da büyük bir savaşı göze alamayacağı ve kendi kamuoylarını konsolide etmek adına sert söylemlere dayanan bir strateji benimsendiği algısını oluşturmuştu. Bu algıdan ötürü savaşın uzak olasılık kabilinden değerlendirildiği bir ortamda, İsrail’in Şam’daki İran misyon temsilciliğini hedef alması ve akabinde de İran’ın saldırısı yılların aşina olunan davranış biçiminin bu süreçte nasıl şekilleneceği ve tarafların gerilimi ne düzeye kadar tırmandıracağına dair esaslı ve bir o kadar da önemli soruları gündeme taşıdı.

Yunanistan’ın Atina’da yapılacak Okyanuslarımız Konferansı’nı bir nevi bahane ederek Ege Denizi’nde belirtilen bölgede deniz parkı ilan edeceğini duyurması Türkiye’nin açık bir tepkisine yol açtı.

Antalya Diplomasi Forumu 2024: “Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak”

Antalya Diplomasi Forumu’nun geçmişi nedir? Bu yılki forumun ön plana çıkan yönleri nelerdir? Bu yılki forumun genel yansımalarına dair neler söylenebilir?

Devamı
Antalya Diplomasi Forumu 2024 Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak
Rusya-Ukrayna Savaşının Avrupa Güvenliği Transatlantik İlişkiler ve NATO ya Etkisi

Rusya-Ukrayna Savaşının Avrupa Güvenliği, Transatlantik İlişkiler ve NATO’ya Etkisi

Bu analiz Ukrayna’da devam eden ve ikinci yılını dolduran savaşın Avrupa’nın güvenliği, transatlantik ilişkiler ve NATO’ya olan etkilerini incelemektedir.

Devamı

Bu analiz Türkiye-Mısır ilişkilerinin son on yılda yaşadığı değişimi dikkate alarak yeni döneme dair potansiyel iş birliği imkanlarını değerlendirmektedir.

Raporda öncelikle Türkiye’nin anayasa tecrübesi ve anayasal vesayetle mücadele süreci aktarıldıktan sonra hayata geçirilen on dokuz Anayasa değişikliğine rağmen neden halen yeni bir anayasa ihtiyacı olduğu ele alınmıştır. Sonrasında ise demokratik katılıma dayanan modern yeni anayasa yapma yönteminin nasıl uygulanabileceği Türkiye’nin geçmiş tecrübeleri ile birlikte incelenmiştir.