Yeni Türkiye Yeni CHP

Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP içindeki adı konulmamış bazı görünmez engeller kadar sınıfsal engelleri de aşması gerekiyor. CHP içindeki 'kentli, beyaz Türk, Kemalist' ekibin, Kılıçdaroğlu'na kolay kolay teslim olmayacağı ve atılan her adıma bunun Amerikancı bir hamle olduğu yönündeki reaksiyonları partideki çatlamayı derinleştirebilir. Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye getireceği yeni siyaset, hem kendisinin hem de partinin geleceğini belirleyecek.

Devamı
Açılım Kartına Terör Resti

Açılım Kartına Terör Resti

PKK, iktidarı geçmiş dönemlerdeki güvenlikçi perspektife mahkûm ederek tuzağına düşürmek ve toplumsal desteğini azaltmak istiyor.  

Devamı

İsrail'in Gazze'ye yönelik insani yardım taşıyan gemilere yönelik sert askeri müdahalesinin yarattığı tartışmalar dinmeden, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) İran'a yönelik yaptırımların oylanması gündeme geldi. İsrail'in uyardım gemilerine sert müdahalesi karşısında sert bir cevap veren Türkiye, BMGK'de yapılan oylamada Brezilya ile birlikte yaptırımlara "hayır" oyu verdi. Başka türlüsünü beklemek de imkansızdı. Nitekim iki ülke 17 Mayıs'ta İran'ı ikna ederek "uranyum takas anlaşması" imzalamıştı. Bütün bu gelişmeler bir kez daha şu soruyu gündeme getirdi; "Türkiye eksen mi değiştiriyor, yüzünü Doğu'ya mı dönüyor?" Tüm bu soruları, Türkiye'nın dış politikasını yakından izleyen SETA Vakfı'nın Genel Koordinatörü Taha Özhan'a sorduk. Özhan yaşananları, "Türkiye 'Ankara merkez'li politikanın meyvelerini topluyor" diye özetledi.

Sonuç kısmında dillendirilmesi adet olanı başta söyleyim; medyatik (araçsal) görüntüde söz konusu olan, varlığın gerçekliğini kendi iradesiyle ortaya koyması değil, onun gerçekliğinin kendisi dışındaki araçlar tarafından elde edilmiş görüntüsünün yeniden sunumudur. İHH’nin Gazze ablukasına yönelik “insani yardım” girişimi gayri insani bir karşılık görerek “kahraman” İsrail komandoları tarafından püskürtüldü. Gerçi karşılarında plastik sandalye gibi hiç de alışık olmadıkları bir mukavemet aracını gören “seçkin birlikler” kısa süren bir bocalama dönemi yaşadılar; ama bütün dünyanın şahit olduğu gibi bu bocalama kısa sürdü ve ardından doğal savaşçı refleksin harekete geçmesiyle tam otomatik silahların tetiğine davranan parmaklar insani yardımı yarıp geçti.

CHP’deki liderlik değişimi, CHP’nin süregelen siyasetinden farklı kesimlerin duyduğu rahatsızlığı ve yeni siyaset imkânlarına dair beklentiyi ortaya çıkardı.  

Saldırının hedefi Türkiye’yi küçük düşürmek ve Türkiye’nin ne kadar risk alabileceğini ölçmektir.

Türk-İsrail ilişkilerinin kopma noktası

Türk-İsrail ilişkilerinin seyrinin stratejik ortaktan dost ülkeye, dost ülkeden ihtiyatlı ilişkiye ve ihtiyatlı ilişkiden düşman ülkeye doğru sürüklenmesini gözlemliyoruz...

Devamı
Türk-İsrail ilişkilerinin kopma noktası
Türkiye'de İstihdam Durumu Genel Eğilimler

Türkiye'de İstihdam Durumu: Genel Eğilimler

Ülkemizde son 10 yıllık dönemde yaşanan ekonomik, sosyal ve politik dönüşümün ulusal işgücü piyasalarını, istihdam yapısını ve sektörel dağılımları da etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Üretkenliği sınırlı, rekabete kapalı ve esnekliği olmayan bir işgücü piyasasından global rekabete ayak uydurmaya çalışan işletmelerin beklentilerine uygun bir işgücüne dönük evrimleşme sürecinin çelişkileri sürmektedir.

Devamı

Washington 36 ülkeden devlet başkanı, 10 ülkeden delegasyon düzeyinde katılım ile II. Dünya savaşından bu yana yapılan en üst düzey toplantıya ev sahipliği yaptı. Nükleer güvenlik zirvesinin resmi konu başlığının dışındaki en ateşli konusu İran’dı. İran ise Washington zirvesine alternatif ama oldukça naif başka bir toplantıyı, ‘Herkese Nükleer Enerji, Hiç Kimseye Nükleer Silah’ zirvesini 17-18 Nisan’da düzenliyor. Nükleer tartışmalar üzerinden gerilimin yükselmesinin asıl sebebi ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yönelik bir yaptırım planını hayata geçirmek istemesi.

Irak’ta 7 Mart 2010 tarihinde yapılan genel seçimler, bölge ülke­lerinin ve ABD gibi uluslararası güçlerin stratejileri açısından da önem taşıyor.

Hukukun üstünlüğünü esas alan gelişmiş demokrasilerde yargının yeri nedir? Koruduğu değerler nelerdir? Türkiye’de yargı bu açıdan ne durumdadır? SETA PANEL Oturum Başkanı:     Yılmaz Ensaroğlu     SETA Hukuk ve İnsan Hakları Koordinatörü Konuşmacılar:     Ali Bayramoğlu, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı     Mithat Sancar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi     Vahap Coşkun, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Tarih: 9 Nisan 2010 Cuma Saat: 16.00 - 18.00 Yer: SETA, Ankara

İki ülke arasında hükümet ve devlet başkanları düzeyinde geçekleştirilen ziyaretler öncesinde, konuk ve ev sahibi liderler ile özel röportajlar yapılması ve bunların yayınlanması nerdeyse gelenek olmuştur. Bir tür kamu diplomasisi eksersizi sayılabilecek bu tür röportajların amacı ziyaretin siyasi içeriği hakkında kamuoyunu önceden bilgilendirmek, bazen sürprizlere hazırlamak, bazen de bazı müzakere konularında gerektiğinde toplumun göstereceği tepkileri destek olarak gündeme getirmektir.

Balkanlar coğrafi, ekonomik ve kültürel anlamda tam bir geçiş bölgesi. Asya'dan Avrupa'ya, Baltıklar'dan Akdeniz'e, geniş bir Afro-Avrasya coğrafyasının merkezinde yer alıyor. Bu coğrafyada tarihi olarak Doğu-Batı ve Kuzey-Güney hatlarında ekonomik etkileşim yoğun yaşandı. Balkanlar aynı zamanda farklı kültürlerin iç içe geçtiği, kaynaştığı bir yer oldu. Balkanlar'ın bu çok boyutlu geçiş özelliği bugünkü çok dinli, çokuluslu girift yapıyı ortaya çıkardı.Balkanlar tarihi olarak Osmanlı dönemi hariç uluslararası sistemin hep çevresinde kaldı. Bu coğrafyadan Asya içlerine kadar yayılan Büyük İskender'in imparatorluğu, Balkanlar'ı merkezine almadı. Büyük şehirleri Anadolu ve Asya'da yer aldı. Aynı durum Roma İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları dönemlerinde yaşandı. Balkanlar bu imparatorlukların çevresinde yer aldı. Benzer durum halihazırda AB ile yaşanıyor. Balkanlar, imparatorlukların ve güçlü devlet yapılarının hemen yanıbaşında kaos ve istikrarsızlıkla anılageldi.

Sokak gösterileri, Reşadiye'deki saldırı, DTP'nin kapatılması, devam eden sokak gösterileri, Muş'ta yaşanan üzücü hadise ve toplumsal gerilim... Bunlar, ardı ardına gelen ve açılım sürecinin arkasındaki iradeyi ve açılımın geleceğini sorgulamamıza yol açan olaylar zinciri. Bu olaylara dayanarak, iki haftadır, Türkiye bir provokasyondan ve Kürt siyasetinin bu provokasyonun aktörü haline gelmesinden bahsediyor. Hatta DTP'nin kapatılması ve DTP'nin içindeki güvercin kanadı temsil ettiği bilinen Ahmet Türk'ün siyasi yasaklı olmasından yola çıkarak Anayasa Mahkemesi'nin de bu provokasyona alet olduğunu ima eden yorumlar yapılıyor. Gizli ya da açık bir elin olaylara start verdiğine ve nihayetinde açılımın ciddi bir krize girdiğine şüphe yok. Ancak, ortadaki tabloyu yorumlamadan önce, bu tabloyu doğuran koşulları, provokasyona gelen aktörleri konuşmadan önce, provokasyonu mümkün kılan aktörleri konuşmamız gerekir.

Washington, Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinden hemen önce Türkiye ile ilgili sıcak tartışmalara şahit oldu. Tartışmaların gerçekleştiği yerler Temsilciler Meclisi, German Marshall Fonu ve Woodrow Wilson Center. Bu üç ev sahibi kurum tartışmaların ciddiye alındığının göstergesi. Doğan medyasına vergi cezası, Türkiye'de muhafazakârlaşma, hayat tarzı baskıları, dış politikanın yönü, insan hakları ve demokratikleşme tartışmalarda ele alınan konular. Washington'da yaşayan ve Türkiye'yi yakından izleyen Türk ve Amerikalı akademisyenlerle gazeteciler tartışmaların içeriğinden ziyade, karşılıklı siyasi pozisyonların öne çıktığını söylüyorlar. Bu tartışmaların en fazla öne çıkanı Temsilciler Meclisi'nde gerçekleşen Türkiye'de insan hakları, demokrasi ve basın özgürlüğü konulu toplantı olmuş. Bu toplantıda Sedat Ergin ve İhsan Dağı'nın özellikle Doğan medyasına kesilen vergi cezası üzerinden yaptıkları tartışma herkesin dilinde.

ERMENİSTAN’LA futbol diplomasisi ile gündeme gelen açılım süreci, diplomatik ilişkilerin kurulmasını ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesini öngören normalleşme protokolü üzerinde uzlaşmaya varılması ile devam ediyor. Her iki ülke kamuoyunda tartışmalara ve eleştirilere neden olan protokoller, Ekim ayı ortası itibarıyla iki ülkenin parlamentolarında onaylanmak için gündeme alınacak. İki ülke ilişkileri bugüne kadar korku, nefret, mağduriyet ve ihanet söylemlerinin ağır bastığı negatif bir duygusallıkla şekillendi. Birbirine taban tabana zıt ve karşılıklı suçlamalara dayanan bu duygusal söylemler, ortak bir iletişim dilinin oluşmasını engelliyordu. Ortak tarih komisyonu kurulması, sınırların tanınması ve açılması ve diplomatik ilişkilerin tesisi gibi daha somut konuların müzakere edilmeye başlanması, taraflar arasında ortak bir dilin oluşabilmesine kapı araladı.

İran'da sayıları 50 milyona yaklaşan seçmenin tahminlere göre yarısı 12 Haziran'da yeni cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gidecek. Seçimin ilk aşamasında adaylar kullanılan oyun yüzde 50'sini alamazsa, en yüksek oyu alan iki aday ikinci turda yarışıyor. İran'da seçmenler kaydedilmiyor ve isteyen istediği yerde oy kullanabiliyor. Sokaklara kurulan masalarda ya da gezici seyyar sandıklarda oy kullanmak mümkün. Anayasayı Koruma Konseyi çok sayıda aday arasından dördünün seçime katılmasına izin verdi. İran'da aday olmak serbest, ancak yarışa katılmak konseyin onayına bağlı. Adaylara devlet kontrolündeki televizyon ve radyolarda propaganda olanağı tanınıyor. Seçimlerle ilgili en renkli tartışmalar gazeteler ve internet medyasında yer alıyor. 1990'lı yıllardan itibaren İran'da muhafazakâr, merkez ve reformist olmak üzere üç siyasi eğilim dikkat çekiyor.