Selefiler Türkiye İçin Bir Tehdit mi?

Türkiye'de de selefilerin varlığı, etkinliği ve yaygın olup olmadığı tartışılmaktadır. Bir zihniyet olarak yani dini anlama ve yaşama biçimi olarak selefiliğin tüm İslam dünyasında olduğu gibi Türkiye'de de var olduğu inkar edilemez. Ancak bunun sınırlı olduğu ve yaygınlaşma imkanı bulamadığı da bir vakıadır.

Devamı
Selefiler Türkiye İçin Bir Tehdit mi
Uzmanlara Göre Suudi Arabistan-İsrail İlişkilerinde de Normalleşme Muhtemel

Uzmanlara Göre Suudi Arabistan-İsrail İlişkilerinde de Normalleşme Muhtemel

Uzmanlar, ABD Başkanı Trump'ın kasım ayından önce Suudi Arabistan’ı İsrail ile normalleşmeye ikna etmeye çalışacağını, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ise tahta çıkması karşılığında ABD ile pazarlık yapabileceğini belirtti.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) son yılların sıcak başlıklarından olan Libya'yı farklı açılardan konu alan çok sayıda yayın ve analize imza attı.

Libya krizini ve Libya barış sürecini inceleyen SETA çalışmaları

Bölgede dizayn çabaları ile aslında daha köklü bir değişimin tohumları atılmakta..

Bu analiz BAE liderliğindeki bölgesel eksenin Suudi Arabistan üzerinden Selefiliği kendi bölge stratejisi için araçsallaştırmasını ele almaktadır.

“Ötekisiz” Kalmak Küresel Hegemonyayı Oluşturma Noktasında Başlı Başına Bir Kriz Nedeni

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman 11 Eylül sonrasında İslam’ın ötekileştirilmesi hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı
Ötekisiz Kalmak Küresel Hegemonyayı Oluşturma Noktasında Başlı Başına Bir Kriz
Yeni Bölgesel Jeopolitik Boşluk ve Türkiye

Yeni Bölgesel Jeopolitik Boşluk ve Türkiye

Suud veliahdı Selman geçtiğimiz salı Oval Ofis'te ABD Başkanı Trump ile komedi kıvamında bir görüşme gerçekleştirdi. Ülkesini "ılımlı İslam" anlayışıyla reform etme niyetindeki Selman 2.5 haftalık ABD seyahatinde "inanılmaz" bir kamu diplomasisi yürütüyor.

Devamı

Türkiye’nin bu kriz karşısında tansiyonu düşürmeye yönelik çabaları siyaseten de stratejik olarak da doğru bir çizgiye oturdu.

Obama'nın Suriye halkını temsil eden grupların tasfiyesine göz yumması tarihin sayfaları arasında unutulmayacak. Zira Kürt milliyetçisi ve Şii milisleri destekleme stratejisi Suriye ve Irak'taki etnik- mezhebi kompozisyonu darmadağın ediyor.

Paris saldırıları sonrasında gösterilen kararlı tutum, Suriye iç savaşının bölgede yol açtığı insani trajedinin ortadan kaldırılması konusunda gösterilmemiştir ve bu trajediye uzun zaman seyirci kalınması Paris saldırılarını tetikleyen nedenlerden biri olmuştur.

Seçimlerden "Yeni Mısır"ın çıkmasını beklemek naiflik. Seçimler, hangi aktörlerin Yeni Mısır'ı kuracağını, hangi aktörlerinse bu rolü üstlenemeyeceğini ortaya koyacak.

İran siyasal aklı, kısa vadeli stratejiler yerine uzun vadeli bölgesel düzeni hedefleyen adımlar atarsa Batı'nın hesaplarını boşa çıkarabilir.

Yeni Libya’nın şekillenmesinde önemli kilometre taşlarından biri olan 7 Temmuz seçimlerinde Libya halkı sağduyu ile hareket ederek üzerine düşen görevi yerine getirmiştir.

Körfez, Suriye muhalefetindeki ayrımları körüklemek ve güçlü destek vermemek suretiyle Baas rejiminin ömrünün uzamasına vesile olmaktadır.

Mısır'da 30 Haziran yaklaştıkça gerginlik artıyor. Bunu, Kahire sokaklarında insanların gözlerine baktığınızda da, esnafların dükkânlarına yeni kepenkler taktırdığını gördüğünüzde de anlayabiliyorsunuz. Çok daha reel emareler de yok değil. Turistik kentler Luksor ve İskenderiye'den Tanta'ya kadar düğmeye basılmış gibi kontrollü bir şiddet dalgası 30 Haziran'da finali yapmak üzere yola çıkmış durumda. Mısır'da fülul (eski rejim taraftarları) ve seküler/liberal muhalefet ‘Temarrud' yani ‘İsyan' adını verdikleri bir süreç ile birinci yılının sonunda yani 30 Haziran'da, Mısır halkının seçimle iktidara taşıdığı ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'yi seçim dışı bir yolla devirmek istiyorlar. Tabii bunu da “demokrasi, insan hakları ve özgürlükler” adına yapıyorlar. İronik olsa da, biz Türkiyeliler içinde kanıksanmış bir makyaj. Mısır, Tunus ve Türkiye'de seküler muhalefet seçim sandıkları ile iktidara gelemeyecek olduğunu en iyi kendileri bildiğinden biraz da “dış mihrakların” etkisiyle her yol mübah anlayışı ile hareket ediyorlar.

30 Haziran'da kitlesel gösterilerin ve yoğun bir şiddet dalgasının tüm Mısır'ı kuşatması muhtemel olsa da, Mısır'da mevcut dengeler Mursi ve İhvan'dan yana ağır basmaya devam ediyor.

Darbe karşıtları verdikleri mücadele ile darbecileri devirememiş olsalar da darbeciler için mevcut durumu sürdürülebilir olmaktan çıkarmış durumdalar.

Sakalı olan, tetiğe basarken “Allahu Ekber”diyen her Ortadoğulu'ya radikal, Selefi, terörist vs. sıfatlarını yapıştıran bir iç ve dış kamuoyu mevcut. Bu da Suriye'de savaşan gruplara yönelik bir kimlik tespiti yapmayı ve Suriye meselesinin genelini okumamızı zorlaştırıyor.

İhvan'ın düşüşünün ilk ve en önemli kaybı Arap Baharı'nın demokrasi ve halkın iradesi söylemine getirdiği meşruiyetin örselenmesidir.

Analizde, 25 Ocak devrimiyle birlikte Mısır'da siyasi hayata atılan Selefîlerin devrim öncesi yapıları, fikirleri ve devrim sonrası kurdukları partiler ile siyasi tutum ve görüşleri üzerinde duruluyor.