Yıllardır, HDP ve selefi diğer partiler "Kürtlerin mağduriyeti" üzerinden bir tekel oluşturmaya çalıştılar. "Benim mağduriyetim, benim inisiyatifim" dediler. "İnisiyatif aldırmam, çözdürmem, çözülecekse ben çözerim" diye efelendiler.
Devamı
Bölgesel ve küresel algı operasyonu neticesinde, bölgedeki İslami hareketlere güven zedelendi. Bu hareketler halkın gözünde düşürüldü ve halkın bunlara verdiği destekte bir azalma oldu.
Devamı
DAEŞ'le mücadelede "güvenli bölge" gibi mücadelenin paradigmasını değiştirecek hamleler lazım. Bu tip hamleler yapılmadan mevcut metotlarla DAEŞ'le mücadele edilmez.
DAİŞ, iki yıldır Ortadoğu siyasetinin en az analiz edilen ama en kullanışlı malzemesi durumunda. Birçok aktör güç mücadelesini DAİŞ üzerinden meşrulaştırıyor.
Türkiye'nin bölgesel-küresel açılımlarına paralel olarak Diyanet'in sunduğu dini hizmet ve dini yorum milli düzlem ile sınırlandırılamaz.
Mısır'ın devrilmiş cumhurbaşkanı Mursi için verilen hapis cezasına önemli bir tepki gözlenmedi, ülkede. İnsanlar sokaklarda büyük ve etkili eylemlere kalkışmadı. Yapılanlar genelde sokak aralarında devamlı bir şekilde görülen sıradan faaliyetler türündendi. Mursi'nin hapis kararına halkın aşırı tepki vermemesinin birden fazla nedeni var.
Mikro düzeydeki mezhepsel, ideolojik ve etnik aidiyet ve asabiyelerin 19. yüzyıldaki ulusçuluk akımının yaptığına benzer bir şekilde Ortadoğu bölgesini kasıp kavurduğu bir dönem yaşanıyor.
Devamı
Arap Baharının bir ülkesinde daha "değişim" rüzgârı iç savaş "kışına" döndü. ABD'nin Yemen dahil Arap Baharını yönetmedeki başarısızlığı tarihin sayfalarında yerini alacak.
Devamı
Ortadoğu'da halkların tercihinin iktidar olmasından en fazla rahatsız olan ülke olarak İsrail, karşı-devrim sürecinde Müslüman Kardeşler'in bölgesel çöküşüne "sessizce" büyük katkılar sağladı.
Hanedan içi iktidar kapışması ihtimali S. Arabistan siyasetinin en kritik konusudur. Tahta kimin çıkacağı Kral Abdullah döneminde oluşturulan ve 35 prensten oluşan Biat Konseyi sayesinde şimdilik sorunsuzca belirlenmektedir.
Radikal Selefi örgütlerin Türkiye karşıtı bir söylem kurabilecekleri, ama ancak sınırlı hedef veya sınırlı düşmanlık üretme kapasitesine sahip olabileceklerini söyleyebiliriz.
Mısır'ın Türkiye ile de uzlaşma ihtimali konusunda Kahire'de olumlu bir hava esiyor. Türkiye hükümetinin Erdoğan'ı ikna etmeye çalıştığı konuşuluyor
Grup çıkarlarına ve başarısına odaklanan asabiyenin, ümmetin maslahatını yok ettiğine Irak'ta ve Suriye'de birçok örnekle şahit olduk.
İsyanlar başladığı andan itibaren Türkiye'ye yönelen söylemsel eleştirileri üç kategoride toplamak mümkün: Türkiye'nin ideolojik davrandığına yönelik söylemler, yalnızlık söylemi ve irrasyonalite söylemi.
Baskı ortamının dindarlığı kolaydı. Şimdi iktidar ve imtihan, fakirlik ve zenginlik iç içe... İslami hareket kendi İslami iddialarıyla ve pratiğiyle hesaplaşacak.
Müslüman Kardeşler yöneticilerinin uzun yıllar hapiste kalmaları, 80 yıllık muhalefet geleneği ve Mısır istihbaratının onları yönlendirerek yanlışa zorlaması gibi etkenlerin, hareketi yalnızlığa ittiği konuşuluyor. İhvan'ın diğer gruplarla işbirliğinin boşa çıkma nedenlerinden birinin, cemaat reflekslerinin ön plana çıkması olduğu söylenebilir.
28 Kasım'da sokağa çıkacağı açıklanan Mısırlı Selefiler neyi amaçlıyor? Mısır üçüncü bir devrimi veya bu yöndeki bir girişimi kaldırır mı? Yoksa ülke bu durumda daha çok yıpranır ve bir şiddet sarmalına mı girer?
KCK ve HDP'nin "Her yer Kobani" sloganıyla sokaklara çağırdığı "fırtına gençliğin" öfkesinin ve şiddetinin cesameti hepimize 1990'ları hatırlattı. Çözüm süreci ile "Türkiyelileştiği" düşünülen Kürt milliyetçiliğinin şiddet üzerinden siyasi alan kazanma isteğinin depreştiği tezi gündeme geldi. Yakın tarihimize baktığımızda Türkiye siyasetinin en karanlık onyılları olarak 1970'leri ve 1990'ları biliriz. İlkinde sol- sağ ayrışması etrafındaki ideolojik çatışma ikincisinde ise Türk- Kürt ayrışması etrafındaki etnik çatışma ülkemizde hem istikrar hem de güvenlik sorunu yaşatmıştı.