PKK’nın Tosladığı Gerçeklik Duvarı

PKK ne kadar önemsiz bir örgüt olduğunu ve kullanım değeri ortadan kalkınca buruşturulup kenara atılacağını, konjonktürün pembeleştirdiği hayal dünyaları gerçeklik duvarına tosladığında anlayacak.

Devamı
PKK nın Tosladığı Gerçeklik Duvarı
Dokunulmazlıkların Kalkması Kime Yarar

Dokunulmazlıkların Kalkması Kime Yarar?

HDP'nin 7 Haziran öncesinde ve sonrasında hoyratça harcadığı legal siyaset alanı AK Parti'nin cesareti sayesinde elde ettiği bir imkândı.

Devamı

Türkiye, Ali Mazrui'nin ifade ettiği şekliyle modern Afrika'yı etkileyen "yerel, İslami ve Batılı kodlar"ı veri kabul ederek bu coğrafyada etkili olmak istiyor.

Karşımızdaki terör örgütü ve onun patronu sömürgeciler için bizim izlediğimiz herhangi bir politika mesele değil. Bizim varlığımız mesele.

Hangi marka adı altında yapılırsa yapılsın terörün hedefi Türkiye'nin istiklalidir. Şu ortamda yerlilik ve millilik en önemli sermayemiz.

Yeni Şafak ve Yeni Akit'e yapılan saldırılar karşısında ilk 24 saatte verilen tepkiler neyin ne olduğunu çok açık şekilde ele veriyor.

Bu Ne Zeval Heval?

Devlet, Suriye'deki gelişmeleri PKK'ya karşı zaaf içinde olduğu bir ortamda hiçbir şekilde göğüsleyemez. Bu nokta net biçimde görüldüğü için operasyonlar kararlılıkla sürüyor.

Devamı
Bu Ne Zeval Heval
HDP'nin Kürtlere Ölüm Vaadi

HDP'nin Kürtlere Ölüm Vaadi

Çatışmaların gittikçe yoğunlaştığı yerleşim yerlerinde halkın büyük çoğunluğu PKK'nın hendeklerle oluşturmaya çalıştığı çatışma süreçlerine destek vermedi.

Devamı

Bu çalışmada özellikle 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin anlam ve önemini tespite yönelik bir tartışma yürütülecektir.

İki şer şebekesi. KCK/PKK ve FETÖ/PDY. İkisi de tarihlerinde hiç olmadığı kadar köşeye sıkışmış durumdalar.

HDP, demokratik parti siyasetinin imkanlarını kullanmakta çok ileri gitti. Demokratik bir ülkede şiddeti, savaşı ve Türkiye karşıtı dış ittifakları bir araya getirerek "statü" elde etmek mümkün değil.

PKK da, HDP de kendisini güvenlikçi alana hapsetmiş durumda. PKK, "hak savaşı" retoriğiyle, HDP ise "Türkiyelileşme" ve "Erdoğan karşıtlığı" söylemiyle elde ettiği toplumsal desteği yitiriyor.

Türkiye siyasetinde demokrasi kelimesini en fazla tüketen ideolojik grup, Kürt milliyetçileridir. Bunun sebebi mücadelelerinin sadece "Kürt" halkının taleplerini gerçekleştirmek için Türkiye devletine muhalefet etmekle kalmaması.

Ah be Selahattin "özyönetim diyorsun, Kürdistan diyorsun, bizi perişan ettin" laflarını da yemezler. Hele ki, Doğan Medyası Selahattin'i "sen PKK'ya hâlâ posta koymadın, bizi yanılttın" diye eleştirerek de üzerindeki yükü hafifletemez.

Kürtlerin ayaklanacağı beklentisi gerçekleşmeyen ve zor durumda kalan PKK, son kozu olarak Kürtlerin duygusallığına hitap eden “Kürt devleti söylemini” sahaya sürdü.

Yusuf Özkır, HDP’nin Türkiyelileşme retoriği ve medyanın bu retoriğe bir zamanlar verdiği destek üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Burhanettin Duran, HDP’nin, yeni anayasa yolunda nasıl bir rota belirlemesi gerektiğini üzerine değerlendirmelerde bulundu.

AK Parti TBMM çatısı altında, iyi niyetle CHP'ye merkez partisi muamelesi yapıyor. Oysa ne Kılıçdaroğlu, ne CHP bunu hak ediyor.

“Devrimci halk savaşı” çağrılarıyla şehirlerde halkı harekete geçiremeyen HDP ve PKK, bu olay sonrası şehirlerde protesto gösterileri yapma imkanı buldu.

Cihangir Türklerinin 7 Haziran seçimlerini esas etkileme gücü oy miktarlarından değil, HDP kampanyasını şekillendirmede yaptıkları etkiydi.

Bu ülkenin çocukları terörü de hak etmiyor, dökülen masum kanlar üzerinden nefret siyaseti yapılmasını da.