Amerika iki dönemdir uluslararası sistemde istikrarı korumak gibi bir siyasetle ilgilenmiyor. Kendisinin merkezinde bulunduğu uluslararası düzeni korumak bir kenara onun yıkılması için uğraşıyor bile denebilir.
Devamı
Kriter, bu sayısında iki ana konuyu ele aldı: 24 Haziran seçimleri ve 15 Temmuz. 24 Haziran Seçimleri sonrasında Türkiye’yi bekleyen değişime ve yenilenmeye odaklandı. Yeni kadrolarla birlikte Türkiye’nin önümüzdeki süreçte nasıl bir yol izleyeceğinin değerlendirmesini yaptı.
Devamı
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın muhalefetin seçim sürecindeki tutumu hakkında değerlendirmede bulundu.
Muhalefet ne küreselci ne de yerelci bir perspektif üzerinden millete dört başı mamur bir siyaset sunamadan seçimlere gitmektedir. Erdoğan karşıtlığına indirgenmiş, medya yoluyla köpürtülen seçim kampanyalarıyla ancak kendi seçmen kitlesini tahkim etmeye yetecek, iktidarı hedeflemekten uzak bir yaklaşım sergilemektedirler. Böylece, muhalefeti oluşturan partiler, iktidar olmaya değil, karşıtlarının iktidar olmasını engellemeye odaklanmış görüntülerini devam ettirmektedir.
SETA uzmanları Cem Duran Uzun, Murat Yeşiltaş ve Mevlüt Tatlıyer'in verdiği bilgiler..
Bu analizde AK Parti’nin 24 Haziran seçimlerine yönelik hazırlık siyaseti ele alınmaktadır. Analizin odağını 15 Temmuz’dan bugüne Türkiye’nin içinden geçtiği sürece karşı AK Parti’nin ürettiği siyasetin genel hatları oluşturmaktadır. Ayrıca analizde Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kabulünün ve sonrasında oluşan seçim ittifaklarının 24 Haziran seçimlerine nasıl etki edeceğine cevap aranmaktadır. Seçim manifestosu ve beyannamesi merkeze konularak 24 Haziran için AK Parti’nin öne çıkan yönleri de analize dahil edilmiştir.
Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Yusuf Özkır kararsız seçmen tartışmaları hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
SETA Siyaset Araştırmacısı Zahid Sobacı AK Parti’nin “Millet Kıraathaneleri” projesi hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
Muhalefetin bu seçimler için stratejilerinden biri, sonuçların seçimden önce tahminin güç olduğu üzerineydi. Böylece, stratejik oy verme eğiliminde olan seçmenlere bir mesaj verdiklerini düşündüler. Bir “dip dalga”dan bahsettiler. Bu “dip dalga”nın siyaset gözlemci ve analistleri tarafından yeterince fark edilmediğini belirttiler.
SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar seçim kampanyalarındaki sahicilik tartışmaları hakkında değerlendirmede bulundu.
Türkiye’de siyaset temel olarak hangi çatışma hattı tarafından belirlenmektedir? Bu sorunun kritik derecede önemli olmasının sebebi, bu soruya verilen cevabın seçimin kazananını belirleyecek olması, daha da ileri boyutta ise tarihi bir asrı aşan, ulusal ve uluslararası boyutlarıyla ülkedeki iktidar ilişkilerini yeniden düzenleyecek olmasıdır.
24 Haziran için son bir haftaya girilirken AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan taban desteğinin geniş bir konsensüse yaslanmış olmasından dolayı avantajlı durumda. Kararsız seçmenin genel oy verme eğiliminde ekonomi, güven, istikrar ve rasyonel vaatler gibi somut beklentilerin rol oynaması, kararsızları AK Parti ve Erdoğan’a yaklaştırmış durumda.
Seçimlere bir haftadan az bir süre kaldı. Bayramdan sonra kampanyanın son haftasına girilecek. Adaylar ve partiler ellerindeki son kozu oynayacak, son hamlelerini yapacaklar. Peki kampanyanın son haftasına doğru ilerlerken durum nedir?
Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Yusuf Özkır siyasal partilerin seçim kampanyaları hakkında değerlendirmede bulundu.
Bu seçim döneminin ezberlerden biri de şu: “Önceki seçimlerde Erdoğan ve AK Parti gündemi belirlerdi. Bu seçimde ise muhalefet gündemi belirliyor, cumhurbaşkanı onlara cevap veriyor.”
Seçimlerin son iki haftasına Münbiç uzlaşması ve Kandil operasyonu ile giriyoruz.
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın 90’lı yıllarda Türkiye’de yapılan seçim kampanyaları hakkında değerlendirmede bulundu.
Bu ülkede birilerinin apoletleri söküldü ve sökülebilir. Son 16 yıl içinde Türkiye'nin bence kat ettiği en önemli yol, askeri vesayeti kırmış olmasıdır..
Muhalefet partileri ve liderleri tam da bugün yaptıkları gibi, tüm seçim dönemlerinde benzer “ucuz popülizme” başvurdukları için toplumun güvenini kazanamıyorlar. Siyasette sahicilik, inandırıcılık ve güven problemi yaşıyorlar.
Erken seçim kararının alınması ile birlikte adaylar sahaya çıktı. Seçim vaadlerini dinliyoruz. Ayrıca kendilerini biz seçmenlere tanıtmak için çaba sarf ediyorlar.
Seçim kampanyalarının gündemi polemiklere odaklandı. Halbuki son birkaç güne kadar beyannamelerdeki vaatler, ekonominin durumu ve yeni sisteme geçiş konuşuluyordu.