Bilgi, iletişim, yapay zeka ve mobilizasyon teknolojilerine dayalı olarak meslekler, toplumsal yaşam biçimleri ve eğitim gibi alanlarda köklü ve hızlı değişimler gerçekleşmektedir...
Devamı
Hiç şüphesiz ülkemiz şartlarında her bir modelin avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır ve yeni sistemin oturup aksaklıklarının giderilmesi sürekli izleme ve iyileştirme gerektirecektir.
Devamı
18 milyon öğrencinin olduğu eğitim sisteminde adalet ve eşitlik merkezli istikrarın sağlanması, geçmişten gelen ve kökleşmiş yapısal sorunlar ile mücadele edip sistemi iyileştirmek gerçekten güç.
OKS'yi kaldırıp üç SBS getiren Hüseyin Çelik, bugün ne düşünüyor? Genel liseleri Anadolu liselerine dönüştürme kararını alan ve üç SBS'den tek SBS'ye geçiş yapan Nimet Baş, bugün ne düşünüyor?
2013-2014 eğitim-öğretim yılında SBS'nin kaldırılması ile birlikte MEB tarafından uygulamaya konan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavı, 22 Ağustos 2014'de açıklanan yerleştirme sonuçları ile birlikte ilk senesini tamamlamış oldu.
Yeni sisteminin en önemli avantajlarından biri, dönem ortasında Türkiye'nin bütün okullarındaki eğitim seviyesinin net bir fotoğrafını sunması.
Türkiye'de öteden beri, üniversite giriş sisteminin eğitim sistemi ve çocuklar üzerindeki oluşturduğu baskıyı azaltmaya yönelik bir talep ve kimi düzenlemeler söz konusu. Ancak, öğrencilerin üzerindeki baskıyı azaltmak adına yapılan birçok düzenleme, öngörüldüğü gibi çalışmadı.
Devamı
Başka mahalledeki başarılı ya da başarısız öğrencilerin olduğu okulu değil, bizim mahalledeki başarılı ve başarısız öğrencilerin de olduğu okulu hedeflemeliyiz.
Devamı
Sınav sistemindeki temel sorun, yeni bir değişikliğin ne getirdiğinden ziyade, sürekli bir değişiklik yapılmasının getirdiği bir nevi "yenilik yorgunluğu"dur.
Ortaöğretime geçiş sistemi yeniden yapılandırılırken, bundan doğrudan etkilenecek olan ailelerin ve öğrencilerin karar alma süreçlerinde bilgilendirilmesi, katılımcı ve daha demokratik bir eğitim sistemin kurulmasını sağlayacaktır.
"Türkiye'de Ortaöğretimin Geleceği" analizi, 2014 ve sonrasında ortaöğretime geçişte nasıl bir sistemin uygulanması gerektiğine ilişkin tartışmalara önemli bir katkı sunuyor.
OECD ülkeleriyle kıyaslandığında, Türkiye, okullar arası başarı eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerin başında gelmektedir. Bunun birinci nedeni liselere sınavla öğrenci alınmasıdır.
Özel dershanelerin özel okula dönüşümü pekâlâ mümkün. Fakat özel okullara giden öğrenciler aynı zamanda özel dershaneye de gidiyor. Dolayısıyla ilk başta yapılması gereken dershanelere yönelik talebi azaltacak tedbirler almak.
Eğitim, bugüne kadar ağırlıklı olarak askeri darbe ve müdahaleler sonrasında yapılan anayasa ve yasalar tarafından belirlenmiştir.
2011’de Türkiye başlıklı SETA analizi, genel seçimlerden Kürt sorununa, Arap Baharı’ndan yeni anayasa sürecine Türkiye’nin meseleleri hakkında geniş çaplı bir 2011 değerlendirmesi sunuyor.
Millî Eğitim Bakanlığı, 6 ve 7. sınıflarda kaldırılan SBS'yi birkaç yıl içinde tümden sistem dışına itecek, ilköğretimden liseye sınavsız geçilecek!
Ortaöğretime geçiş için sınavın sadece son sınıfta uygulanacak olması ve sadece son sınıf müfredatının sorulacak olması, daha erken yaşlarda okul dışı kaynaklara yönelmeyi doğal olarak azaltacaktır. Bu yönüyle karar, hedefine ulaşabilir. Çocuklar da en azından altıncı ve yedinci sınıflarda kendilerine daha fazla zaman ayırma fırsatı bulabilirler. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu 28 Haziran Pazartesi günü, ortaöğretime geçiş sistemiyle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflarda uygulanan Seviye Belirleme Sınavlarının kademeli olarak kaldıracağı ve bundan sonra sadece sekizinci sınıf sonunda bir tane Seviye Belirleme Sınavı (SBS) uygulanacağı belirtildi. Yeni uygulanacak sistemde, SBS’nin ortaöğretime yerleştirmede yüzde 70 oranında, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf not ortalamalarının ise yüzde 30 oranında etkili olması kararlaştırılmıştır.
Ortaöğretim ve ortaöğretime geçiş ile ilgili kararların, eğitim sistemine muhtemel yansımaları neler olacaktır?
Yükseköğretim mezunlarına önemli ayrıcalıklar sunulduğu için, dünyanın her yerinde yükseköğretime devam edeceklerin ne derece eşitlikçi bir şekilde belirlendiği önemli bir konudur. Bütün sorunlarına rağmen, 1980’li ve 1990’lı yıllar Türkiye’sinde öğrenciler, hangi toplumsal sınıftan ve mahalle okulundan gelirse gelsin, yükseköğretim seçme sisteminde akranlarıyla puan hesaplama formülleri açısından eşit bir şekilde yarıştı. Oysa özellikle 28 Şubat dönemi ve sonrasında eğitime yapılan müdahaleler, Türkiye’de eğitim sisteminin geleneksel işleyiş yapısını bozdu ve üniversiteye girişte eşitsizliği yapısal hale getirdi.
SETA PANEL Oturum Başkanı: Talip Küçükcan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Konuşmacılar: Bekir S. Gür Karabük Üniversitesi Öğretim Üyesi İrfan Erdoğan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Tarih: 18 Kasım 2009 Çarşamba Saat: 16.30 – 18.30 Yer: SETA, Ankara