Milletvekilleri, politik şov yapmak motivasyonuyla değil, halkın temsilcileri olarak hakikati açığa çıkarma motivasyonuyla olası bütün verileri toplamalı, bu veriler temelinde çözümler üretmeli ve gerekirse sorumlulardan hesap sormalıdır.
Devamı
Bu konuşma, Türkiye'nin küresel düzen arayışlarına söylemsel düzlemde yaptığı katkıların somut göstergelerinden biri.
Devamı
SETA analisti Ufuk Ulutaş, Suriye'de Tampon Bölge'nin yalnızca Türkiye'nin inisiyatifiyle uygulamaya geçirilemeyeceğine, bu konuda Birleşmiş Milletler kararı gerektiğine dikkat çekti.
İlk atama, eş özrü ataması, il dışı yer değiştirme, il içi yer değiştirme, alan değişikliği ataması ve daha adını dahi bilmediğimiz bir sürü atama ve yer değiştirme çeşidiyle ilgilenmek zorunda kalan bir bakanlıktan bahsediyoruz...
CHP, bütün siyasal performansını Erdoğan ve AK Parti karşıtlığına yöneltti. Dozu giderek artan bir tarzda toplumun Cumhuriyetçiler ve Cumhuriyet düşmanları olarak bölündüğü tezini işledi.
Merkel hükümetinin, kendisinden önceki Schröder hükümetinden farklı olarak, Türkiye ile eşit ortakların birbirine karşı saygı temeline dayalı dengeli bir ilişki kurmak yönünde hareket etmediği algısı giderek güçleniyor.
Gerek siyasi iradenin gerekse muhalefetin tabanının da kısmen içinde olduğu geniş bir toplumsal kesim demokratikleşmeyi içselleştirmiş durumda. Daha önemlisi çok daha fazlasını hak ettiğini düşünüyor ve talep de ediyorlar.
Devamı
2023 vizyonunu hayata geçirme yolunda başlatılan dev projeler için 'Dev projeler AK Parti'nin alamet-i farikasıdır' denilerek ulaşımdan eğitime, sağlıktan enerjiye, tarımdan savunma sanayiine kadar başlatılan büyük projeler Güçlü Türkiye için umut vericidir.
Devamı
Her kurucu misyon yeni bir dili kitlelere taşımak durumunda... Şimdilerde Başbakan Davutoğlu'nun "restorasyon" diyerek katkı yaptığı yeni Türkiye söylemi hegemonik bir siyasetin dili olma yolunda.
2023 vizyonu kapsamında seçilmiş Cumhurbaşkanı ve yeni bir kabineyle yürütülecek politikaların başarılı olmasında ekonomi kurumlarının da sorumluluğu yüksektir.
Türkiye siyasetinin hayaletlerden ve söylentilerden kurtulduğu, gerçek kişiliklerin, değerlerin ve beklentilerin aynı anda sahne aldığı son derece sahici bir gündemin içindeyiz.
Türkiye'nin normalleşmesini taşıyan ana gövde siyasetten uzaklaştıkça, absürt ve zorlama iktidar mimarileriyle karşı karşıya kalacaktık. Başka bir deyişle, kayıp yıllar olarak kayda geçen 1990'lar, 2000'lere sarkacaktı.
İslam, Türkiye'nin bölgedeki aktörlerle kurduğu ilişkilerin ve yürüttüğü diplomasinin bir unsuru. Ancak ideolojik değil rasyonel bir unsuru.
Erdoğan'ın Gazze'yi sahiplenmeyi "tarihi sorumluluk" olarak nitelemesi duygusal bir açıklamadan öte anlama sahiptir. Kurtuluş Savaşı'na bağlanarak Gazze, Türkiye'nin yeni kimliğinin kurucu unsurlarından biri haline gelmektedir.
Filistin gibi tüm Müslümanların ortak davası olan bir konuda İsrail'i durduracak bir uluslararası kamuoyu yaratamayan topluluğa "İslam dünyası" denilebilir mi?
Sderot tepelerinde Gazze katliamını seyreden güruhun arasına karışmadık bir türlü. Oysa, çok eski değil, daha 1990'larda, nasıl da umutlanmış ve mesafe de almıştık. Bir şey yapmamayı beceremedik!
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, Gazze'nin kendini savunan, meşru müdafaa yapmak zorunda bırakılan bir aktör konumunda olduğunu belirtti.
IŞİD'in Türkiye'nin çıkarları için tehdit oluşturduğunu bilen ve buna göre hareket eden hükümetin, bu meselenin iç politika malzemesi olarak kullanılması konusunda çok dikkatli olması, bu örgütle mücadele konusunda sağduyulu hareket etmesi gerekmektedir.