Washington’ın Gazze Çıkmazı

Biden yönetimi krizin başından beri İsrail’in koşulsuz yanında duran tavrını özünde değiştirmedi. Bununla birlikte uluslararası kamuoyu, bölge ülkeleri ve kendi partisiyle Amerikan kamuoyundan gelen ağır eleştiriler karşısında özellikle son iki haftada insani dramdan daha fazla bahsetmeye başladı. Uluslararası arenada giderek yalnızlaşan Washington, İsrail’in sonuna kadar yanında olduğu mesajını tekrarlarken sivillerin korunması ve insani yardım girişinin sağlanması gerektiği gibi şerhler düşmeye başladı. İsrail’in Gazze’ye geniş çaplı bir işgal hazırlığında olduğu ama Washington’un esirlerin ve sivillerin güvenliğini gözetecek daha dar kapsamlı bir operasyonu salık verdiği gibi haberler de dikkat çekti. Yönetimin kamuoyu baskısını hafifletmeye yönelik söylem değişikliğine gitmesi ne kadar köşeye sıkıştığının farkına varmaya başladığını gösteriyor.

Devamı
Washington ın Gazze Çıkmazı
Astana da Gazze ile Dertlenmek

Astana’da Gazze ile Dertlenmek

Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) 10. Zirvesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetiyle birlikte Astana'dayız. Dün Macaristan Başbakanı Orban ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ile görüşen Erdoğan, bugün önce Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile bir araya gelecek, sonra TDT Devlet Başkanları Konseyi'ne katılacak. Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile görüşme sonrası İstanbul'a dönecek. Uluslararası sistemde büyük güç rekabetinin hızlandığı, yeni krizlerin çıktığı ve Gazze'deki İsrail katliamının devam ettiği bir dönemde gerçekleşen TDT Zirvesi, Türk dünyasının entegrasyonu için elbette çok önemli. Azerbaycan'ın Karabağ zaferine destek veren Erdoğan, Türkiye'nin Kafkaslar ve Orta Asya ile daha yakın işbirlikleri yapmasının önünü açan bir lider. Bu entegrasyonun Rusya, ABD, Çin ve AB gibi güçlerin rekabet ettiği bir bölgede istikrar ve barış içerisinde yürüyebilmesi için sürekli yeni hamlelere ve fikirlere ihtiyaç var. 1990'ların aksine Türkiye bugün savunmadan diplomasiye kadar geliştirdiği çok boyutlu kapasite ile Türk dünyasına daha çok katkı verebilecek noktada. Astana'da bir yandan Türk dünyasının nasıl daha başarılı ve hızlı bir entegrasyon içerisinde olabileceğine dair değerlendirmelerde bulunurken diğer yandan zihnimiz Gazze'de...

Devamı

Almanya’nın bu kadar aşırı İsrail yanlısı politika izlemesinin 4 temel nedeni olduğu söylenebilir: Holokost geçmişinin getirdiği yük, ülkedeki İsrail lobisi, ABD’nin etkisi ve mevcut koalisyon hükümetinin çizgisi

Tamamen yeni bir anayasa veya kapsamlı bir anayasa reformu yapmak milletlerin hayatında nadir görülen durumlardır. Hele ki olağan dönemlerde ve demokratik usullerle yeni bir anayasa yapılmasına çok sık karşılaşmak mümkün değildir. Ancak son yüzyılda ve nadiren bu türden örneklere rastlanmaktadır. Bütün dünyada - Batı demokrasileri de dahil olmak üzere - hâlihazırda yürürlükte olan anayasaların büyük çoğunluğunun savaş, darbe ve devrim gibi olağanüstü hallerden sonra ve çoğunlukla demokratik katılımdan uzak yöntemlerle hazırlandıkları görülmektedir. Bu nedenle katılımcı ve uzlaşmacı yöntemlerle anayasa yapma iradesinin güçlü olduğu anlarda bu imkânı değerlendirmek, desteklemek ve gerekiyorsa önündeki engelleri kaldırmak elzemdir.

Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) "Türk Devri" temalı 10. Zirvesi için dün Astana'daydık. 5 üyeli (Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan) ve 3 gözlemci üyeli (Macaristan, Türkmenistan ve KKTC) TDT Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel sınamalarla mücadelede en önemli gücün "Türk dünyasının birlik, beraberlik ve dayanışması" olduğunu vurguladı. Hazar doğalgazının Türkiye'ye ve Avrupa'ya taşınmasının "güvenliğe" katkısına değinen Erdoğan'ın şu cümlesi dikkat çekti: "Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu Türk Devleti Teşkilatımıza da teşmil ederek önümüzdeki dönemi inşallah Türk devri yapmak için omuz omuza çalışacağız." Sınır geçişlerinin ve vize işlemlerinin kolaylaştırılmasının öneminden bahseden Erdoğan, Gazze'deki katliamı gündeme getirmeyi de ihmal etmedi. Krizin çözümü için Türk dünyasının beraber hareket etmesinin önce ateşkes sonra barışı kolaylaştıracağını söyledi.

Yapay Zekanın (YZ) hızla gelişimini sürdürdüğü günümüzde, teknoloji şirketleri bu teknolojik gelişmelere ayak uydurmak için çaba sarf etmektedir ve bir diğer taraftan hükümetler yapay zekanın potansiyel olumsuz etkilerinden vatandaşlarını korumak amacıyla bu teknolojik gelişmeleri düzenlemeye çalışmaktadır. Özellikle üretken yapay zeka gibi önemli gelişmeler, hükümetlerce bu teknolojinin kullanımına ve etkilerine dönük politika tartışmalarında merkezi bir konumda yer almaktadır. Uluslararası sistemdeki her aktör, yapay zekanın inkar edilemez bir gerçek olduğunun ve dikkatle ele alınması gereken bir konu olduğunun altını çizmektedir.

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Duran: Batı Kamuoyunun ve Halkların Tepki Vermesiyle İsrail'in Baskı ve Hegemonyasına Rağmen Bazı Şeylerin Üzerinin Örtülemeyeceğini Dünya Gördü

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Enstitüsü (ORMER) ile Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından Turgut Özal Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen İsrail Sorunu ve Gazze Sempozyumu'na gazeteci İhsan Aktaş, siyaset bilimci Prof. Dr. Nebi Miş, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Serdar Karagöz ve SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin duran katıldı.

Devamı
SETA Genel Koordinatörü Prof Dr Duran Batı Kamuoyunun ve Halkların
Biden ın Netanyahu Hesabı Tutmuyor

Biden’ın Netanyahu Hesabı Tutmuyor

Biden yönetimi İsrail konusunda iyice köşeye sıkışmış durumda. Gazze’de 4 bini çocuk olmak üzere 10 binden fazla sivil hayatını kaybetti ve İsrail’in sivil ayırt etmeyen saldırıları devam ediyor. Bu durumun İsrail’in istediği üzere terörle mücadele olarak savunulacak bir tarafı kalmadığı için Biden yönetimi sivillerin korunmasına daha fazla vurgu yapmaya başladı. Ancak retorik değişikliğinin işe yaramayacağı belli zira Biden Netanyahu’yla samimi poz vermekle kalmamış, yönetim yetkilileri İsrail’e herhangi bir kırmızı çizgi çekmeyeceklerini söylemişlerdi. Netanyahu da son iki haftadır Washington’dan gelen sivillerin korunmasına özen gösterilmesi yönündeki uyarıları dinlemeyeceğini gösterdi. Biden hem ulusal hem de uluslararası tepkiler karşısında çaresizlik görüntüsünden kurtulmak için adeta Netanyahu’nun merhametine kalmış durumda. 7 Ekim saldırısının hemen sonrasında ciddi bir Amerikan başkanı tavrı koymak yerine İsrail yanlısı lobinin etkisiyle hareket eden bir senatör refleksi veren Biden, Netanyahu’yu sıkı kucaklayarak kontrol edebileceği hesabında yanılmış görünüyor.

Devamı

Filistin tarafından gerçekleştirilen askeri eylemlerin bir saldırı olduğu ve meşru müdafaa hakkı doğurduğu kabul edilse bile, meşru müdafaa hakkını kullandığını beyan eden İsrail’i birçok hukuki sınırlar ve kısıtlılıklar beklemektedir. Meşru müdafaa hakkı doğal ve yapılageliş hukukunda da bulunan bir hak olduğundan, bu hakkın doğasında orantılılık unsuru da bulunmaktadır.

7 Ekim'deki Hamas saldırısının üzerine İsrail'in 75 yıllık işgal ve soykırım siyasetinin bir diğer halkası olarak başlayan katliamlar durmaksızın devam ediyor. Bu süreçte İsrail, sivil konutları, hastaneleri, ibadethaneleri, mülteci kamplarını, ambulans konvoylarını, tahliye koridorlarını bombaladı ve bombalamaya devam ediyor. 11 binin üzerinde Filistinli, İsrail'in saldırıları sonucunda hayatını kaybetti. Bunların yarısından fazlasının kadın ve çocuk olduğu biliniyor. İsrail'i şu ana kadar ne bir devlet, ne bir uluslararası organizasyon ne de uluslararası hukuk durdurabildi ya da dizginleyebildi. İsrail karşısında hukuk, insan hakları ya da evrensel değerler gibi kavramların ne kadar etkisiz olduğu müşahede edildi. Bunun yanında İslam dünyası ve Arap devletlerinin de Filistin meselesinde anlamlı bir fark yaratacak müdahale kapasitesinden yoksun oldukları görüldü.

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e karşı başlattığı Aksa Tufanı operasyonu, İsrail'in hava ve kara saldırıları eşliğinde devam ediyor. İsrail'in ülke içinde yaşanan şoku atlatmak, askeri caydırıcılığı yeniden tesis etmek ve Hamas'ı Gazze halkını toplu cezalandırma yöntemiyle bertaraf etmek için gerçekleştirdiği askeri saldırılar 36. gününü doldurdu.

Türk Dünyası ortak gücünün sembolü olan Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) 10. Zirvesi, 3 Kasım 2023 tarihinde Orta Asya'nın merkezi ülkesi Kazakistan'da gerçekleşti. Dünyanın barış ve istikrar aradığı bir dönemde Orta Asya'nın kalbinde gerçekleşen bu zirvenin, bölgesel istikrar kadar küresel istikrara da katkı sağlaması beklenmektedir. Zirvenin "Türk Devri" teması ile gerçekleşmiş olması elbette tesadüfi değildir. Bilindiği üzere yüz yaşına giren Türkiye Cumhuriyeti, son yıllarda gerçekleştirdiği projeler, izlediği bölgesel ve küresel politikalar ve savunma sanayii alanındaki atılımlarıyla bölgesel ve küresel siyasette güçlü bir aktör konumuna gelmiştir. "Türkiye Yüzyılı" mottosuyla hareket eden Türkiye, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına dair yeni vizyonunu ortaya koyacak projeleri hayata geçirmek üzere yoğun bir çaba içindedir.

Türkiye’de gerçekleştirilen herhangi bir terör saldırısının faili, adı ne olursa olsun Irak veya Suriye’deki bölücü terör örgütü olduğu sürece ABD ve Avrupalı devletler de aynı oranda bu saldırının bir tarafıdır.

BM kuruluşları "Gazze'de hastanelere yönelik devam eden saldırıların sonlandırılması için acil uluslararası eylem çağrısında" bulunsa da ABD ve Batı ülkeleri İsrail'e verdiği koşulsuz desteği sürdürüyor.

Biden yönetimi son dönemde artan kamuoyu baskısı sayesinde Gazze’ye yönelik insani yardım geçişleri için İsrail’e lobi yapmaya başlamıştı. Beyaz Saray, İsrail’in her gün dört saatliğine ‘insani duraklama’ yapmayı kabul ettiğini açıkladı ve bunu Başkan Biden’ın ‘bireysel liderlik ve diplomasisinin’ bir başarısı olarak sundu. Buna karşın Biden İsrail’e bunu kabul ettirmenin ‘umduğundan daha uzun sürdüğünü’ söyledi. Ayrıca kendisinin ‘üç günden daha uzun’ duraklamalar için uğraştığı da basına yansıdı. İsrail tarafından yapılan açıklamalarda ise bu tür duraklamaların belli bölgelerde gerektikçe yapıldığı ve Gazze’nin kuzeyinden güneyine insani geçişlerin zaten sağlandığı belirtildi. Yani Biden Netanyahu’ya insani duraklama gibi çok hafif bir talebini bile tam olarak kabul ettiremedi.

Gazze konusu patlak verdiğinde ABD’nin uçak gemilerini Doğu Akdeniz’e sevk etmesi de dikkate alınırsa Türk Hava Kuvvetlerinin caydırıcı ve göreve hazır bir yapıda olması artık acil bir ihtiyaç

Bugün insanlığın yaşadığı en büyük insani ve ahlaki kriz, İsrail'in Filistin'e yönelik katliamıdır. İsrail'in Filistin'e yönelik yılladır süregelen insanlık ve savaş suçları, 7 Ekim'den bu yana yoğun bir şekilde devam etmekte. Ancak öyle görünüyor ki Batı'nın yüzyıllardır tüm dünyaya dayattığı değer ve ahlak odaklı sözde üstünlüğü, bugün Gazze'de yaşananlara karşı verilen reaksiyonda gerçek yüzünü gösteriyor. Zira Batılı düşünür ve entelektüeller, dünyanın gözü önünde yaşanan katliama yönelik ya tarihin yanlış tarafında konumlanıyor, ya da güçlü bir tepki vermekten çekiniyor.

Bu ziyaretin planlanmasındaki olumlu zeminde Erdoğan'ın "AB ile yeni sayfa açma" çağrısı ve tekrar genişleme dönemine giren AB'nin Türkiye ile ilişkilerin geleceğine ilişkin "ileriye dönük ve stratejik" rapor hazırlama sürecini başlatması vardı...

İsrail'in gaddarlığı yeni bir şey değil ama gaddarlığının boyutu bu defa geçmiştekilere hiç benzemiyor. Sadece Gazze'deki yıkımın büyüklüğü, atılan bombaların tahrip gücü, sivil can kaybının miktarı değil, Başbakan Netanyahu başta olmak üzere İsrailli yetkililerin söylemleri ve kullandıkları ifadeler de geçmişteki söylem ve ifadelerden belirgin bir şekilde ayrışıyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Türkiye’nin 40 adet Eurofighter Typhoon almak için görüşmeler yaptığını açıklaması ve akabinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyareti öncesi ve sırasında aynı hususu gündeme getirmesi, söz konusu uçakların Türk Hava Kuvvetlerinin ara çözüm savaş uçağı ihtiyacının karşılanması sürecinde bir dönüm niteliği taşıyabilir. Bilindiği üzere Türkiye Ekim 2021’de ABD’ye yeni F-16 uçakları ve modernizasyon kitlerinin alımı için bir talep mektubu iletmiş ancak geçen uzun süreye rağmen görüşmelerde somut bir ilerleme kaydedilememiştir. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla NATO’nun öneminin artması ve Türkiye’nin savaş süresince oynadığı yapıcı rol Biden yönetimini anlaşmaya desteğini açıklamaya teşvik etse de başta ABD Kongresinde yükselen itirazlar olmak üzere çeşitli faktörler satışın gerçekleşmesini engellemektedir.

Alman Şansölyesi'nin, 5 bini çocuk olmak üzere 13 bin Filistinliyi öldüren, 10 binlercesini yaralayan, milyondan fazlasını yerinden eden; hastaneleri vuran, elektriğini kesen, gıda ve su girişine engel olarak insanları açlığa mahkum eden İsrail’i savunan sözleri yadırganmadı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Holokost geçmişiniz sizi bugün İsrail’in suçlarına ortak etmesin." anlamındaki sözleri tuhaf karşılandı. Halbuki dünyanın her yerinde sokaklara çıkıp İsrail’in katliamlarını protesto eden, ateşkes talep eden ve çocuklar başta olmak üzere sivillerin öldürülmesine isyan eden milyonlarca insanın oluşturduğu dünya kamuoyu neyin yanlış neyin doğru olduğunu söylüyor.