Milli Savunmada Entelektüel Sermaye ve Teknolojik Altyapı Şart

Merve Seren: “Milli savunma sistemlerini üretebilmemiz için T-Loramis’deki gibi çok zengin bir entelektüel sermayeye ve sağlam bir teknolojik altyapıya sahip olmanız gerekiyor.”

Devamı
Milli Savunmada Entelektüel Sermaye ve Teknolojik Altyapı Şart
5 Soru Milli Füze Savunma Sistemine Doğru

5 Soru: Milli Füze Savunma Sistemine Doğru

T-LORAMIDS projesinin değil, “yurtdışı hazır alım suretiyle çıkılan ihale kararının” iptal edildiğinin altını çizen SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörlüğü’nden Merve Seren, Türkiye’nin ihaleyi iptal kararının arkasındaki nedenleri yorumladı.

Devamı

AK Parti'nin 1 Kasım seçimlerinden 317 milletvekili ile çıkması üzerine başkanlık sistemi tartışması yeniden gündeme geldi.

Türkiye, Fransa, Rusya ve Hizbullah’ı bir araya koyduğumuzda DAİŞ bağlamında anlamlı bir örüntü oluşmuyor. Bu sebepten ya bu saldırıların rastgele yapıldığını çıkarmalıyız ya da DAİŞ’i aşan yönlerinin olabileceğini.

Esed rejiminin Rusya’nın desteğiyle Bayırbucak’a saldırmasının ve bir Rus savaş uçağının sınır ihlali nedeniyle Türkiye tarafından düşürülmesinin ardından bölgedeki son durumla ilgili soruları SETA’dan Can Acun ve Bilgehan Öztürk cevapladı.

Türkiye'nin bu konuda uluslararası hukuka uygun davrandığı açık. İlk andan itibaren Türkiye, uluslararası kamuoyunu olayın detaylarıyla ilgili bilgilendirdi ve askeri angajman kurallarına uygun davrandığını belgeledi.

5 Soru: Rus Uçağının Düşürülmesi ve Uluslararası Hukuk

Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin uluslararası hukuk açısından değerlendirmesini Prof. Dr. İbrahim Kaya yaptı.

Devamı
5 Soru Rus Uçağının Düşürülmesi ve Uluslararası Hukuk
Rusya'ya Kapıları Kim Açtı

Rusya'ya Kapıları Kim Açtı?

ABD'nin Suriye'de bıraktığı "jeopolitik boşluğu" dolduran Rusya "DAİŞ ile mücadele" adına ılımlı muhalifleri temizleme harekâtına giriştiğinde aslında Türkiye'nin Suriye politikasını da hedef almış oldu.

Devamı

Türkiye'nin ivedilikle savunma yeteneklerini arttırması ve T-LORAMIDS projesiyle amaçlandığı gibi uzun menzil ve yüksek irtifa hava savunma kapasitesini güçlendirmesi gereklidir.

İslam medeniyetindeki fay hatlarıyla oynanmaktadır. Ancak unutmamak lazım ki İslam medeniyeti içindeki fay hatlarının basit bir siyaset aracına dönüştürülmesi tüm alanlardaki krizleri derinleştirmektedir.

Türkiye’nin acilen T-LORAMIDS projesiyle amaçlandığı gibi uzun menzil ve yüksek irtifa hava savunma yetenek ve kapasitesini güçlendirmesi gerektiği aşikardır.

Türkiye ile Rusya arasında yaşanan gerginliğin aslında yüzde kaçı iki ülke arasındaki ilişkilerle ilgili?

Türk askeri zaten aylardır o noktadaydı ve talep üzerine Iraklıları eğitiyordu. Eğitim dışında herhangi bir görev yapmayan bu askerlerden rahatsız olanlar acaba örneğin Irak’taki binlerce İranlı yabancı savaşçıya ne diyor?

Musul’a asker takviyesine ilişkin değerlendirmesinde Muhittin Ataman, Irak merkezi yönetiminin yaptığı açıklamaların kafa karışıklığını gösterdiğinin altını çizdi.

ABD siyasi sistemini biraz yakından tanıyanlar, Brookings Enstitü’nin Obama’nın gölge yönetimi olduğu tezinin çok da abartılı olmadığını takdir edeceklerdir. ABD’nin 44. başkanı olarak göreve başlayan Barack Hüseyin Obama’nın, Beyaz Saray ekibini ve kabinesini kurarken kullandığı insan havuzlarının biri eğer kendi seçim bölgesi Chicago’nun yerli siyasetçileri ise diğeri de Washington’un en eski, en zengin ve en itibarlı düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’dür. Bunda hiç de şaşılacak bir durum yok aslında.

ABD’nin yeni başkanı Barack Obama, 20 Ocak 2009’da yönetimi devralacak. “Değişim” mesajıyla Amerikan siyasetine yeni bir soluk getiren, tarzı, üslubu, yenilikçi taban örgütleme kabiliyetiyle Obama, ABD Başkanı’ndan beklentileri de oldukça yükseltmiş oldu. Şimdi ise Obama’nın bu vaatlerini nasıl yerine getireceği, yarattığı ivmeyi koruyarak nasıl bir çizgi izleyeceği en önemli tartışma konularından.

Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde Ermeni Soykırımı Tasarısının kabulü ve buna ek olarak PKK sorununun çözümünde ABD politikasına yoğun eleştiriler, İncirlik Üssü’nü de tartışılır hale getirdi. İncirlik Üssü ilk defa Türk kamuoyunun gündeminde değil. Bununla birlikte, Amerika ile ilişkiler her krize girdiğinde statüsünden fonksiyonuna pek çok boyutuyla tartışılan üs üzerine yapılan yorumlar, dağınık değerlendirmelerin ötesine geçemiyor. Dahası İncirlik Üssü hakkında derli toplu teknik bilgiye ulaşmak bile pek mümkün değil.  

Hükümet içinde bulunduğumuz seneyi tamamlarken yeni ekonomi eylem planını açıkladı. Bir çok temenniyi içerisinde barındıran plana göre: “3 aylık eylem planı, herhangi bir mali tablonun yeniden şekillenmesi değil, mali planın 2007'nin son çeyreğine rastlayan kısmını oluşturuyor. Yeni dönemde ekonomide eksen değişikliği söz konusu. Bu dönemde büyüme ile istikrara geçiş dönemi başlatılıyor. 2007 - 2013 döneminde makroekonomik eksen, piyasa ekonomisinin sürdürülmesine dayalı şekillenecek. Bütçe dengesi, cari denge, tasarruf-yatırım dengelerinde 2007-2012 döneminde alt yapı sağlamlaştırılacak. Temel reform alanları genel ve sektörel verimliliği artırmaya yönelik alacak. Yeni dönem, "düşük kamu borcu ve istihdam dönemi" olacak. Reformlar konusunda herhangi bir yavaşlama olmayacak. Kısa dönemde, sosyal güvenlik reformu yasalaşması için TBMM'ye sunulacak. Bütçe ve ekonomik büyüme açısından önem arzeden enerji sektörüne dönük tedbirler, YPK ve Enerji Zirvesinden çıkacak kararlara paralel, kısa sürede açıklanacak.” Ana satırbaşlarına ve planın geneline baktığımızda istihdamın artırılması, sanayinin güçlendirilmesi, kamu mali reformuyla beraber istikrarın sürdürülmesi endişelerinin ön plana çıktığını görüyoruz.

“Daimi savaş ekonomisi” kavramsallaştırması ilk kez 1944 yılında Walter J. Oakes tarafından kullanıldı. Daha sonraları savaş ekonomisi teorileri “Askeri-Endüstriyel-Kompleks (AEK)” analizleriyle geliştirildi. ABD’nin 1940’ların başında ilan ettiği “ileri savunma doktrini” de benzer savaş ekonomisi analizlerinden doğdu. Bu doktrin, köklerini Amerikan sosyal muhayyilesine kadar izleyebileceğimiz deniz-aşırı Amerikan müdahaleciğidir. Bu tarz askeri müdahalecilik ise “yeni sömürgeciğinin” ya da kapitalizmin çağımıza özgü tabiatının bir sonucudur

Geçen iki yazıda İslam dünyasındaki temel gerginlik alanlarına temas etmiş ve zaman ve mekan telakkilerinden merkez-çevre ilişkisine kadar bir dizi sorunun bu gerginlikten kaynaklandığını söylemiştik. İslam dünyası bu sorunlara çözüm bulabilmek için yoğun bir fikri çabanın içerisinde bulunuyor. İKÖ’nün 9-11 Eylül tarihleri arasında düzenlediği Mekke toplantısı bu sorunların ele alındığı önemli platformlardan biriydi. Malezya’dan Pakistan’a, Türkiye’den Senegal ve Bosna’ya İslam dünyasının pek çok ülkesinden gelen alım ve aydınlar, siyaset, ekonomi ve kültür-düşünce başlıkları altında pek çok sorunu ele aldılar. Paralel olarak yapılan panellerde sorunlar özgür bir ortamda ve eleştirel bir dille tartışıldı. İKÖ Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun başkanlığını yaptığı konferans, hem geliştirdiği yeni vizyon hem de sunduğu çözümler açısından benim beklentilerimin üzerinde bir başarı elde etti. Toplantıya Ahmet Davutoğlu, Ali Bardakoğlu, Lahdar Brahimi, Kemal Hasan, Hurşit Ahmed, Osman Bugaje, Enes Karıc, Ali Cuma gibi İslam dünyasının önde gelen alim ve aydınları katıldı.

Siyaset, liderlik, karakter, sınıf, din, korku, savaş... 4 Kasım 2008 günü yapılacak Amerikan başkanlık seçiminin sonuçlarını bütün bunların bileşkesinden doğan algılar ve tercihler belirleyecek.