Türkiye ve Rusya’nın Suriye Diplomasisi

SETA Strateji Araştırmacısı Talha Köse, Suriye meselesinde Türkiye ve Rusya’nın attığı adımlar hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı
Türkiye ve Rusya nın Suriye Diplomasisi
Suudi Arabistan ın Politik Yanılgısı

Suudi Arabistan’ın Politik Yanılgısı

Insight Turkey Genel Yayın Yönetmeni Muhittin Ataman, Suudi Arabistan’ın İran politikası hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı

Bu coğrafyanın ortalama insanı bugün İsrail, ABD ya da Suud eliyle İran'a yönelik bir müdahale beklentisi içine girmiş durumda. Bu beklentinin doğruluğu, yanlışlığı bir yana ama bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Almanya, Avusturya, Fransa ve Hollanda gibi devletler çeşitli enstrümanları ve devlet baskısını kullanarak, Avrupa İslamı projesini desteklemeye başladılar.

Almanya bu göstermelik hamleleri gerçekten PKK'ya destek vermediği için değil dosyalamak için yapıyor..

Almanya Başbakanı Merkel’in, Amerikan Başkanı Trump ile gerçekleştirdiği sayısız başarısız görüşmeden sonra yaptığı “Avrupalılar olarak kendi başımızın çaresine bakmalıyız” açıklamasının ve yeni Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un savunma alanında iş birliğinin artırılmasını da kapsayan AB’nin reforme edilmesi yönündeki çağrılarının ardından böyle bir gelişme bekleniyordu.

Batı DEAŞ'ı Var Eden Sebepleri Görmezden Geldi

Başta ABD olmak üzere pek çok aktör, mücadelede önceliğin DEAŞ’ı yenmek olması gerektiğini ileri sürerek DEAŞ’ı var eden temel sebepleri ve örgütün Suriye ile Irak’ta gücünü pekiştirdiği elverişli zemini göz ardı etti.

Devamı
Batı DEAŞ'ı Var Eden Sebepleri Görmezden Geldi
Yeni Bir Atatürkçülük Mü Geliyor

Yeni Bir Atatürkçülük Mü Geliyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın törende "CHP gibi amorf bir partinin Atatürk'ü milletten kaçırmasına müsaade etmeyeceğiz" cümlesi de resmi yaklaşımın ifadesiydi. AK Parti'nin Atatürk'ü "bir ortak değer olarak" sahiplenmesi kimilerince "Atatürkçülük açılımı" ya da "manifestosu" olarak yorumlandı.

Devamı

Bu analizde AB’nin yakın geçmişte yaşadığı değişim süreci ele alınarak bu sürecin Almanya’nın yükselişi ve Birlik’in sürdürülebilirliği gibi konulara etkisi açıklanacaktır.

Bugün İran'ın Ortadoğu'daki etkisi bir nüfuzdan çok daha öteye geçmiştir. Son bir kaç yıl içinde Şii nüfusun silahlı milis kuvvetlere dönüşüne tanık olduk.

Normalde beklenen şey Amerikan hükümetinin bir ulusal güvenlik stratejisi belirlemesi ve her kuruma bu stratejiye uygun roller biçmesidir. Bu olmadığında kurumlar kendilerince bir noktaya kadar hedef belirleyebilir. Daha fazla yol alamaz. Veya aldıkları pozisyon bir başka kurumla uyumsuz hale gelir..

Körfez bölgesinde ve Ortadoğu’da artan gerginliğin bölgedeki hiçbir aktör açısından fayda getirmeyeceği unutulmamalıdır. Bu noktada Türkiye’nin artan tansiyonu düşürme ve taraflar arasında uzlaşı sağlanması konusunda önemli bir sorumluluğu bulunmaktadır.

Ortaya koyulan çabanın, Suud’un dönüşmesi veya İran’la mücadeleyi aştığı ve bölgeyi topyekûn şekillendirme amacını taşıdığı aşikar. Zira Kuveyt ve Fas’ın arabuluculuk çabaları örselenip kutuplaşmanın derinleşmesi tercih edildi.

ABD'nin ekonomik çıkarlarını korumak için yöneldiği agresif ve tutarsız politikalar belirsizliği yoğunlaştırıyor...

Röportaj: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Insight Turkey Dergisi Editörü Prof. Muhittin Ataman: "Körfez ülkeleri ciddi bir şekilde ABD ve İngiltere'ye bağımlı hareket ediyor. Sadece siyaset alanı değil, ekonomi ve eğitim alanı da bu iki ülkenin kontrolünde... ABD yönetimi ve Bin Selman elbirliğiyle bölgeyi bir bilinmeze sürüklüyor"

Geçtiğimiz haftadan itibaren Suudi Arabistan’da yaşananlar uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı.

Anlaşıldığı kadarıyla Hariri doğrudan Suud kontrolünde bu davranışları sergiledi. Ama neden istifa ettiği meselesi oldukça karışık. Şayet Suudi Arabistan Lübnan'ı bir kapışma alanı olarak belirlediyse Başbakanı elinde tutmak fena olmazdı. Başbakan'ın istifası demek Lübnan'ın bir karmaşaya sürüklenmesi demektir.

Tutuklamalar ve infazlar devam ediyor. Bu esnada yapılacak pazarlıklar sayesinde biatlar garanti edilirse biat edenlere yeni pozisyonlar ve ekonomik kazançlar paylaştırılarak yeni düzene geçilmeye çalışılacak...

Yıllarca mezhep grupları arasında bir tür "mecburi koalisyon"la yönetilen bir ülke Lübnan. Bugün Lübnan yeni bir bölgesel yarılmanın ve çatışma ortamının zeminine dönüştürülmek üzere. İran ve S. Arabistan'ı karşı karşıya getirerek bölgede geçmiştekinden çok daha etkili bir Sünni-Şii çatışması zemini inşa edilmek isteniyor. Plan, İslam dünyasında yüzyıllara sari bir parçalanmanın altyapısını oluşturmak, husumet tohumları serpmek.

İnsan haklarının ve hümanizmin beşiği olduğunu iddia eden Avrupa Birliği ve AB üyesi ülkeler, kendileri için bir utanç kaynağı haline gelen bu durumu görmezden gelmekte ve gerekli ciddi tedbirleri almamaktadırlar.

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Başbakan Yıldrım’ın ABD Başkan Yardımcısı Pence ile görüşmesi hakkında değerlendirmede bulundu.