Normalleşelim Ama Sıradanlaşmayalım!

Normalleşme yeni dönem Türkiye siyasetinin sembolik kavramlarından biri. Ve en temelde sistemdeki "sıra- dışılıklar"ın keşfedilip, tasfiye edilmesi sürecini işaret ediyor. Sıradanlaşma ise böylesi bir tarihsel varoluş zemininden yoksun.

Devamı
Normalleşelim Ama Sıradanlaşmayalım

Çözüm Süreci Ortadoğu'nun En Önemli Barış Projesi

Çözüm süreci bağlamında Kobani eylemlerini İHA için değerlendiren SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun'a göre 'Kobani düşerse çözüm süreci biter' sözü, çözüm sürecinin mantığını kavrayamamak anlamına geliyor.

Devamı

IŞİD'in Irak'ın kuzeyine yönelik stratejisi neleri içeriyor? Peşmerge-IŞİD çatışmaları hangi bölgelerde yoğunlaşıyor? Çatışmaların doğurduğu kısa vadeli sonuçlar neler?

Türkiye dış politikasında statik bir ittifak ilişkisini terk edeli çok oldu. Bunun AB'ye alınmamakla da ilgisi bulunmuyor. Her ülke ile konu bazlı bir ilişki yürütüyor.

Sadece birbirlerini yeseler neyse de olan maalesef ahir zaman senaryolarının merkezi konumunda bulunan Ortadoğu'ya ve onun cefakar halklarına oluyor.

Yeni bir siyasal inşa için kendi içinde vesayet odakları ile mücadele eden Türkiye'nin bölge ülkeleri içindeki statükonun devamından yana tavır izlemesi çelişki olurdu.

Milli Eğitim Şurası ve Türkiye'de Taş Devri Entelektüelleri

Osmanlı ve Arap harflerinin bizatihi kendisine ve onların temsil ettiği değerlere açıkça düşmanlık gütmek ve Erdoğan-karşıtlığını bu düşmanlık üzerinden sergilemek, eğitimin değil, siyaset biliminin konusu.

Devamı
Milli Eğitim Şurası ve Türkiye'de Taş Devri Entelektüelleri
İşgal Altında Harem-i Şerif'i Tartışmak

İşgal Altında Harem-i Şerif'i Tartışmak

İsrail, İslam dünyasının sinir ucu olan Harem-i Şerif'te aşırı sağcıların ve radikal grupların provokasyonlarına mani olmayarak ve hatta bu gruplara güvenlik şemsiyesi açarak destek veriyor.

Devamı

Artık askeriyeyi model alan değil, daha çok topluma açık/barışık ve üniversite mezunları arasından seçeceği bir kitle üzerinden kendisini kuran bir emniyet kurumumuz olacak.

İsyanlar başladığı andan itibaren Türkiye'ye yönelen söylemsel eleştirileri üç kategoride toplamak mümkün: Türkiye'nin ideolojik davrandığına yönelik söylemler, yalnızlık söylemi ve irrasyonalite söylemi.

Türkiye'deki muhalefet radikal nihilizme kayıyor. Bir yenilik üretememesinin yanında önerilen ya da gerçekleşmekte olan her türlü değişimi bir bozulma olarak algılıyor.

Algı inşa eden keskin düşünceli gruplar, yüz yüze propaganda yöntemlerini, dedikoduyu, sosyal medyayı kullanarak, duyguları harekete geçirerek algı inşa edebilirler ve bu algı uygun zaman ve şartlarda bazı insanlar için gerçekliğin ta kendisi haline gelebilir.

Önce "her yer Taksim"di. Sonra, "Kobani" oldu. Aldığımız son haberlere göre, artık "her yer Çağlayan, her yer direniş"miş. Çağlaya, çağlaya büyüyen bir devrim geliyormuş.

Afganistan'ı Sovyetlere kaybetmek istemeyen Washington yönetimi bu ülkeye yönelik politikalarını Pakistan üzerinden yürütmüş, Sovyet işgaline karşı direnen İslamcı grupları Pakistan ordusu ve istihbaratı üzerinden silahlandırıp desteklemiştir.

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bozulması hükümet ile Paralel Yapı arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olarak görülebilir.

17 Aralık'la başlayan sürecin kazananları Ergenekon davası sanıkları ve ulusalcı çevreler oldu. Kendi karşıtları olarak gördükleri iki gücün çatışmasını keyifle izlediler ve yeni bir pozisyon arayışına girdiler.

Cumhuriyet'in ilk yıllarında da miras korunur ve aşıya verilen önem devam eder. 1928'de kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü, ülkenin aşı ihtiyaçlarını karşılamakla kalmaz, kolera salgını geçiren Çin'e dahi aşı gönderir.

Arap isyanları sonrasında halktan yana tavır alan, bölge sorunlarında arabuluculuk yapan ve Mısır'da gerçekleşen askeri darbeyi tanımayan Katar, Suudi Arabistan'ın da baskılarıyla tavır değişikliğine gitmiş görünüyor.

Duran: “Son bir seçenek de, ümmetle yüzleşip muhasebe yapmak. Devleti ele geçirme refleksinin getirdiği kirlenmeden tövbe ederek Türkiye dini hayatındaki tabii ve sivil konuma yerleşmek.”

Entegrasyon ve hukuki statü tartışmalarının gölgesinde, sürgünü savaşa tercih eden Suriyeli mültecilerin durumunu SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmacısı Yavuz Güçtürk değerlendirdi.

Türkiye'nin soğuk savaş döneminde stratejik aklını yönettiğini düşünenler de, soğuk savaş sonrası kendilerini ABD ve bölgesel uzantılarının Türkiye şubesi rolüne sokmaya çalışanlar da İsrail faktörünü her zaman akıllarının bir tarafında tuttular.