IŞİD'i Besleyen Siyasal Zemin

İsrail, Suudi Arabistan ve ABD başta olmak üzere bir çok devlet ve aktör; toplumsal desteğe sahip, demokrasiye uyumlu bu hareketleri boğmak adına bir yandan eski rejimlerin güçlenmesine destek verirken, bir yandan da radikal selefi örgütleri destekledi.

Devamı
IŞİD'i Besleyen Siyasal Zemin
Irak'a Dair Bildiklerimiz

Irak'a Dair Bildiklerimiz

Meşru taleplerin IŞİD sebebiyle gölgede kalmasına izin verilmemeli. Maliki'nin uzun süredir ötelediği paylaşım ve uzlaşının yokluğu, mevcut krizin en derin sebebidir.

Devamı

Egemen söyleme direnmenin yolu önce “okumak”, sonra yeni bir paradigma inşa ederek “okutmak” tan geçiyor.

Batı'nın Ortadoğu veya İslam dünyası için çizdiği terörist imajını içselleştirme konusunda mahiriz.

Irak ve Suriye'de etkinlik kuran IŞİD nasıl ortaya çıktı? Örgütün temel felsefesi nasıl şekillendi, amaçları neler, liderliği kimlerden oluşuyor? El-Kaide ile nasıl ayrıştı?

Bugün bölgede yaşananları Türkiye'nin Ortadoğu politikasının başarısızlığı olarak görmek, Türkiye'ye kapasitesi üstünde bir sorumluluğu yüklemektir.

Türkiye ve Irak Sancısı

Irak'ta yaşananları ve Türkiye'nin durumunu anlamak için tarihi perspektife muhakkak ihtiyaç var. Ortadoğu'da olup da Irak'ta olmayan siyasi, sosyolojik ve ekonomik hiçbir unsur bulunmuyor.

Devamı
Türkiye ve Irak Sancısı
5 SORU 12 Eylül Balyoz ve Avcı Kararları

5 SORU: 12 Eylül, Balyoz ve Avcı Kararları

Yeniden yargılama yoluyla hak ihlallerinin giderilmesi mümkün ise, Anayasa Mahkemesi yeniden yargılama kararı vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderebilir. Balyoz ve Hanefi Avcı kararlarına yönelik incelemede de bu gerçekleşmiştir.

Devamı

Hacı Bekir, gökten zembille indirdiği Ebu Bekir El-Bağdadi'ye liderlik vasfını kazandırıp gücünü konsolide etmek için suikastan haraca kadar geniş spekturumlu bir eylem planını hayata sokmuş ve bunda da başarılı olmuştur.

Bugün Irak ve Suriye üzerinden dönüp dolaşıp geldiğimiz yer 1918 yılından başka bir yer değil. Osmanlı nerede bıraktıysa oradayız.

IŞİD yerel ölçekte Irak ve Suriye Sünni hattında askeri gücü ve çok sert-acımasız taktiklerle mezhep çatışmasının liderliğini elinde tutup, alan hâkimiyetini artırmaya çalışırken, küresel çapta da cihadî hareketin desteğine sahip olmayı arzulamaktadır.

Ortada çırılçıplak bir güç savaşı vardır ve mezhepsel ya da başka türlü aidiyetler bu güç savaşının söylemsel tarafını oluşturmaktadır.

Muhalefet ilk defa halkın direkt olarak seçeceği Cumhurbaşkanlığı için neden toplumsal karizması böylesine düşük ve siyasi temsil kabiliyeti zayıf birisini aday gösterdi?

Biat mücadelesi olarak başlayan çekişme kısa sürede yerini tekfir furyasına ve silahlı çatışmaya bırakacaktır.

Eğer R. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olur da partinin başından giderse AK Parti bu başarısını sürdürebilir mi? Erdoğan'ın herhalükarda partide etkili bir figür olacağı yönünde verilecek hızlı bir cevapla savuşturulacak cinsten bir soru değil bu.

Türkiye'de Kemalist travmadan kurtulamayan entelektüel kesimlerin büyük bir kısmı dış politika diye aslında hala ‘dış ilişkilerden' bahsediyorlar.

Muhalefet partileri bu seçime de AK Parti'nin söylemsel ve stratejik hâkimiyeti altında giriyorlar. Zira Erdoğan karşıtlığı söylemi o kadar tüketildi ki muhalefet partileri tersinden bağımlı hale geldiler AK Parti liderliğine.

El-Bağdadi, isteksiz olarak girdiği ve El-Nusra'yı kendisine bağlama amacına ulaşamadığı Suriye'yi sevmeye başlayacaktır. Artan savaşçı sayısı, El-Nusra'nın zenginliğinin üzerine kurulması, Irak'a kıyasla çok rahat hareket etmesi ve yanındakilerin de yönlendirmesiyle El-Bağdadi Suriye'de kalacaktır.

Gerçek hesabın seçim sürecinde Cumhurbaşkanı adayları arasında sahici bir rekabet ortamı oluşturmak değil; Erdoğan karşıtı kesimleri sermaye destekli bir medya girişimi marifetiyle mobilize etmek ve "otoriterleşme" söylemi üzerinden negatif propaganda yapmak olduğunu görmek zor değil.

Bütün dinamiklerin iç içe girişi ve krizin can yakan tabiatına bakınca, Irak'taki aktörlerin Türkiye'ye yaslanan bir adım atmaları en sağlıklı senaryo gibi. Ne var ki Türkiye açısından bu senaryo, Kürtler ancak Sünni Araplar ve Türkmenlerle beraber yürürlerse stratejik bir anlam taşıyacak.

Birinci Dünya Savaşı sonrasının aksine bugün bölgesel güçler Ortadoğu'da yeni düzeni kurma başarısızlığında sorumluluğu küresel güçlere yıkarak kimseyi ikna edemezler.