Algı Üretiminde Sona Yaklaşılıyor

Algıları şekillendirmeye dönük kasıtlı üretilmiş yalan haber ve manipülasyonlar konusunda kritik bir eşikten geçtiğimiz bir gerçek..

Devamı
Algı Üretiminde Sona Yaklaşılıyor

Hukuken ve siyaseten bir temeli olmayan meselelerin sanki mümkünmüş gibi tartışılması giderek artan bir temayül..

Avusturya siyasetinde oy toplamanın en kestirme yolu haline gelen İslam karşıtlığı, toplumda da karşılığını bulan tehlikeli bir düşmanlığa doğru evriliyor.

Dünyada sol ve sola yakın siyasal duruşların genellikle mülteciler gibi dezavantajlı gruplara toleranslı olduğu varsayılır. Ancak, hem Türkiye’de hem de Batı'da, yabancı olanlar Müslüman ya da Müslüman coğrafyanın içinden geliyorsa, gösterilen tepki mülteci karşıtlığı boyutunu hızla aşarak yabancı düşmanlığına dönüşür.

Uyum politikası, iç barış, insan hakları, güvenlik, yabancı düşmanlığı ve uluslararası algı bağlamında kritik boyutlar içeriyor. İnsanımızdaki ekonomik kaygılarla birleşen "dışlayıcı ve öfkeli" tepkiler açısından da alarm zillerini çaldırıyor.

Siyasette Popülizm Dalgası

Popülizm, aşırı sağ ve ırkçılık uzunca bir dönemdir sadece Batı siyasetini değil küresel siyaseti de kasıp kavuruyor...

Devamı
Siyasette Popülizm Dalgası
Açık ve Net Siyaset Talebi Avrupa Kutuplaşıyor mu

Açık ve Net Siyaset Talebi: Avrupa Kutuplaşıyor mu?

Geçen hafta gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sonucu ortaya çıkan tabloya göre hükümetteki merkez partiler kaybederken aşırı sağ yükselmeye devam etti.

Devamı

Merkez partileri Avrupa Parlamentosu’ndaki çoğunluklarını kaybettiler..

Avrupa Birliği'nin 21 üye ülkesi aşırı sağ ve popülizm söylemlerinin gölgesinde Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için sandık başına gitti. 751 parlamenterin belirleneceği ve 400 milyon seçmenin kayıtlı olduğu seçimlere katılımda bu yıl artış gözlendi. 2014 yılında katılımın yüzde 42,6 oranında gerçekleştiği seçimlerde, bu oran 2019'da yüzde 51'e yükseldi. Sağ partiler ve yeşiller bu seçimlerde yükselişe geçerken merkez partilerin oylarında ise düşüş gözlendi. Bu konuyla ilgili olarak SETA Brükel Koordinatörü- Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı; AP seçimlerini, Batı'daki yeni tartışmaları ve AP seçimlerinin Türkiye'ye olası etkileri üzerine SABAH'a önemli açıklamalarda bulundu...

AP seçimleri nasıl sonuçlandı? Sonuçlar AP içindeki güç dengesini nasıl etkiler? AB Komisyonu Başkanı kim olacak? Sonuçların Avrupa Birliği’ne muhtemel etkileri nasıl olur? Sonuçlar Türkiye açısından nasıl bir anlam taşımaktadır?

Bu analizde kısa bir süre içerisinde seçime gidecek Avrupa Parlamentosunun yapısı, seçim sonrası muhtemel senaryolar ve bunun Türkiye’ye etkisi ele alınmaktadır.

Avusturya’yı 'göçmen ve mülteci istilasına' karşı savunacağı imajıyla oy toplayan bir aşırı sağcı 'vatansever' siyasetçinin ülkeyi nasıl yöneteceğini de bu örnekte görmüş oluyoruz. Başka ülkelerdeki mülteci ve yabancı karşıtlığıyla prim yapmaya çalışan siyasetçilere de bu gözle bakmak gerekir. İnsani dramlar üzerinden fırsatçılık yapmaya çalışan siyasetçilerin ülkeye bir hayrı olmaz.

Avusturya’da hükümetin yıkılmasına yol açan 'İbiza skandalı' nedir? Video içeriğinde ne var? Operasyonun arkasında kim var? 'İbiza skandal'”nın Avusturya ve Avrupa siyasetindeki yansımaları nelerdir? Erken seçimlere giden Avusturya siyasetinde bir değişim beklenebilir mi?

CHP bir süredir farklı bir siyaset takip ediyor. Millete yönelen ve kuşatıcı bir siyaset geliştirmenin peşinde. CHP'nin siyasi geleneği göz önüne alındığında bu şaşırtıcı bir durum. CHP denilince toplumu seçkinler ve halk şeklinde ikiye bölen, seçkinleri öven ve halkı aşağı gören elitist bir siyaset akla gelir.

Türk siyaseti muhafazakâr popülizme karşı seküler popülizmin mücadelesince belirlenmektedir. Dolayısıyla, muhalefet partilerine elitizm üzerinden eleştiri getirmek artık millette istenen karşılığı bulmamaktadır. Günümüzde AK Parti’nin karşısında sahaya inip milletle bağ kurmaya çalışan ve popülist bir dil kullanan bir muhalefet bulunmaktadır. Böyle bir siyasi rakiple mücadelenin yolu değişmelidir.

Dünyada büyük güçler arasındaki jeopolitik gerilimler yükseliyorken, Avrupa Birliği içerisinde de gerilim her geçen gün yükseliyor.

Önümüzdeki süreç Avrupa’nın önüne iki seçenek koymaktadır: Ya büyük güç haline gelip tekrardan dış kaynakları içeri akıtacak konuma ulaşmak ya da ekonomik daralmanın oluşturduğu baskı ortamında toplumsal ayaklanmaların tırmanmasıyla çok daha karanlık bir istikrarsızlık sürecine yuvarlanmak.

Ekonomik ve siyasi sorunlar artınca, toplumun bir kısmı radikal sağın ve solun söylemlerine tav oluyor. Bir kısmı da İspanya’nın Podemos’u, İtalya’nın Beş Yıldız Hareketi, ya da Macron’un Yürüyüş Hareketi gibi daha popülist yeni oluşumlara yöneliyor.

AB, milli kimlikle kıyaslanacak bir sadakati üretebilir mi? Egemenliklerini kaybettiklerini düşünen Avrupa milletleri hızla milliyetçiliğe savruluyor. Avrupa kimliğinde birleştirmek ister mi? Orta sınıfların savrulduğu demokrasilerden ne tür rejimler doğar? Mayıs 2019'daki Avrupa parlamentosu seçimleri bu soruların cevaplarının ucunu gösterecek.

Gösterilerin Fransadaki etkisi hissedildikçe diğer ülkelere sıçraması. Sosyal bilimlerde bu duruma "difüzyon etkisi" deniliyor. Arap isyanlarında da benzer bir durumun yaşandığını da ayrıca hatırlatalım.