Kuzey Irak'la Tehditler ve Kırmızı Çizgiler Arasına Hapsolan Siyasetimiz

Türkiye son dört yılda dış politikada belli açılımları gerçekleştirdi. Türk dış politikasının son dönemdeki hareketli seyrinin Irak’ın işgali ile oluşan yeni durumun dayattığı mecburi gündem ve imkânlarla da doğrudan alakası var. Mesele Türkiye’nin bu yeni imkanların ne kadarını kendi iradesi dahilinde, ne kadarını ise ABD’nin oturtmaya çalıştığı “yeni güçler dengesi” çerçevesinde kullanabildiğidir.

Devamı

Irak Ne Zaman NATO'ya Girecek?

GEÇEN hafta Türkiye parti kapatmayla, dünya, ekonomik krizle uğraşırken; Rusya NATO’yla, Amerika ise ‘yeni güçler dengesiyle’ orta yolu bulmaya çalışıyordu.

Devamı

Irak 20 Mart 2003`ten beri ABD işgali altında. Irak, işgalin 7. yılında, 7 Mart’ta genel seçimlere gidiyor. Irak anayasasına göre 31 Ocak’tan önce yapılması gereken seçimler, seçim yasası üzerindeki anlaşmazlıklardan dolayı iki ay sonraya, Mart 2010’a ertelendi. İşgal altındaki Irak’ta etnik-mezhepçi siyasi kutuplaşma seçimleri yine baskı altına almış durumda. Ancak, son iki yıldır, ABD’nin SOFA antlaşmasını imzalamasından bu yana, Irak’lılar için işgalin –naif bile olsa- 2011’de bitme ihtimali belirmiş oldu. Bu ihtimal bile Irak’ta merkezi eğilimlerin güçlenmesine, etnik veya mezhepçi yaklaşımların nispeten daha durağan kalmasına yol açtı.

Irak, seçimlerle daha istikrarlı bir dönemin kapısını aralamayı ümid ediyordu. Sadece son otuz yılda, Irak’ta ölen insan sayısı iki milyonun üzerinde ...

Irak, Saddam'ın Kuveyt'e girdiği Ağustos 1990'dan, işgalci muharip ABD askerlerinin sayısının 50 bine indirildiği Ağustos 2010'a ve bugüne kadar, farklı önceliklerle olmakla birlikte Amerika'nın gündeminden hiç çıkmadı. Lakin bu gündemlerin hiçbirinde Amerika için belirleyici olan Irak değildi. Hatta Amerika ile Irak arasında bilinen doğrudan ciddi bir sorun alanının olmadığı bile söylenebilir. Bu çerçevede, Irak, ABD açısından her zaman bölgesel jeopolitiğin asli dengesi içinde fer'i bir unsur olageldi. Ne İran-Irak Savaşı'nda ABD'nin Saddam'a verdiği destek Irak ile ilişkiliydi, ne de Saddam Kuveyt'e girdiğinde II. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan en büyük askeri ittifakın tam anlamıyla Irak'la bir alakası vardı. Ne 3 Haziran 1997 tarihli açık mektupla Yeni Amerikan Yüzyılı Projesine imza atan Elliott Abrams, William J. Bennett, Jeb Bush, Dick Cheney, Eliot A. Cohen, Francis Fukuyama, Donald Kagan, Zalmay Khalilzad, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz gibi isimler Irak'a rol biçerken, ne de aynı isimler 26 Ocak 1998'de Clinton'dan Saddam iktidarının yıkılmasını isterlerken Irak asıl meseleleriydi. Ne ABD'nin 13 yıl sonra (2003) Irak'ı işgal etmesi ne de 2010 Ağustos'unda kısmen çekilmesi Irak ile alakalıydı.

Yaşanan ve şu an eksen kayması olarak tartışılan şey aslında Türkiye'nin fiziki sınırlarının, siyasi ve sosyolojik sınırlarına dar gelmesi meselesi...

Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi!

Irak işgaliyle beraber, önceleri Yeni Amerikan Yüzyılı ekseninde yürüyen tartışmalar, Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika girişimine dönüşüverdi.

Devamı
Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi
quot Yetim Dalgaların quot Sahibi Kim Olacak

"Yetim Dalgaların" Sahibi Kim Olacak?

Yaşanan değişim akamete uğramadan devam ederse önümüzdeki aylar ve yıllar bölgemiz için yeni bir toplumsal sözleşme yazımı dönemi olarak geçecek.

Devamı

SETA Vakfı Genel Koordinatörü Taha Özhan, Ortadoğu'da yaşanan olayların bir düzeni sona erdirdiğini söyledi. Özhan; "Camp David Düzeni sona eriyor. Bu Irak işgali ile başlamıştı şimdi hızlanarak devam ediyor"dedi.

Barzani'nin ziyaretinin ilk gününde 'Türkiye ile güvenliklerinin birbirine bağlı' olduğunu dile getirmesi, IKBY'nin bir strateji içerisine gireceğinin ilk işaretleri.

Suriye devlet başkanı uzun süren medya ambargosunu ABC News'ten Barbara Walters için bozdu. Esed, söyledikleriyle bundan tam 20 sene önce Avrupa'da yaşanan halk hareketleri sırasında Diane Sawyer'a mülakat veren baba Esed'i hatırlattı.

Irak'ta ABD vesayeti istikrarlı bir düzenin kurulmasını sağlayamadı, aksine etnik-sekter fay hatlarını harekete geçirip hala devam eden bir çatışma zemini yarattı.

İran siyasal aklı, kısa vadeli stratejiler yerine uzun vadeli bölgesel düzeni hedefleyen adımlar atarsa Batı'nın hesaplarını boşa çıkarabilir.

Annan planı genelde Batı, özelde ise Amerika açısından sorumluluktan bir süreliğine kaçmak için de bir imkân sunmaktadır.

ABD'deki seçimler yaklaştıkça iki ülkenin iç ve dış politikaları daha bir iç içe geçecek ve bu durum belki de 2013'teki İran başkanlık seçimlerine kadar daha girift bir hal alacak.

Esed rejiminin krizin başından beri yürüttüğü kampanyaya baktığımızda hem metod hem de retorik açısından İsrail’in Hasbara’sıyla önemli paralellikler taşıdığını görmek mümkündür.

Rusya şimdi Esad'la beraber inşa ettiği bataklıktan nasıl çıkacağını Esad'ın geleceğinin ne olacağının önüne koymuş durumdadır.

Medyanın sadece Hatay'a odaklanarak, Suriyeli sığınmacılara ev sahipliği yapan Kilis, Şanlıurfa, Gaziantep gibi illeri konu edinmemesi, hedefin doğrudan Hatay sosyolojisi olduğunu göstermektedir.

Aylar süren hükümet kurma döneminden sonra başbakan olan Maliki, seçimleri kazanan partinin başkanı olduğu için değil; Irak'ta dengelerin oluşturduğu siyasetin imkânlarını kullanarak başbakan oldu.

Yeni dönemde ABD’nin Ortadoğu’da görünürlüğünün azalacağını öngörebiliriz. Obama yönetimi Ortadoğu’ya dışarıdan bir düzen empoze etme çabasının ABD’ye zarar getireceğinin farkında.