Ist Sisi Ein Berliner?*

Çok değil bundan daha iki yıl önce Rabia meydanında bir günde 1000'e yakın demokrasi yanlısını dünyanın gözü önünde katlettiren ve bugün Mısır'ı bir mafya devleti gibi yöneten Sisi Almanya Başbakanı Merkel ve Cumhurbaşkanı Gauck tarafından meşru bir lider gibi karşılandı.

Devamı
Ist Sisi Ein Berliner
Koalisyon mu Erken Seçim mi

Koalisyon mu Erken Seçim mi?

Türkiye koalisyonlara henüz hazır değil. Önümüzde ya koalisyonların istikrarsızlığından kaçmak için erken bir seçim var ya da koalisyonları mümkün kılacak yeni bir elit yönelimi.

Devamı

8 Haziran tarihi itibariyle Türkiye siyasetinde bir kilitlenme yaşandığı açık. Koalisyon fetişizmiyle bu kilitlenmeyi görmezden gelmek, mevcut duruma güzelleme yapmak doğru değil.

Niteliksel dağılıma baktığımızda kağıt üzerinde iç açıcı bir resim var; ülkenin merkezinin farklı tonları AK Parti ve CHP tarafından temsil ediliyor. Bunun yanında iki milliyetçi kanat da mecliste.

Önümüzdeki aylarda genç kuşakların hiç de alışık olmadıkları çetin koalisyon müzakerelerini izlerken AK Parti'nin 'yeni normal' doğrultusunda gerçekleştirmek durumunda olduğu iç dönüşümü de izleme şansımız olacak.

Kimlik siyasetinin Türk siyasetini bu denli kutuplaştırmış olması, olası koalisyon seçeneklerinin müzakere zeminini de zayıflatmakta.

Çözüm Süreci Nereye?

AK Parti süreç içerisindeki bütün dalgalanmalara rağmen süreci o veya bu şekilde devam ettirmek taraftarı.

Devamı
Çözüm Süreci Nereye
İktidarın Yakıcılığı ve CHP

İktidarın Yakıcılığı ve CHP

Muhalefetin eli zorda... Mevcut durum, AK Parti'nin taşıdığı iktidar sorumluluğunun bir muhalefet partisi tarafından paylaşılmasını gerektiriyor.

Devamı

HDP Kamışlı'dan Afrin'e doğru oluşturulmak istenen "Kürt kuşağı"nın uluslararası PR'ı ve kaba saba Erdoğan karşıtlığı dışında "yerli" bir siyaset üretebilecek mi?

AK Parti olmadan bir hükümet çıkmayacağı anlaşıldıkça MHP ve CHP cenahı seçim öncesinde hayal etmedikleri bir olguyla daha derinden yüzleşiyorlar. Bu da AK Parti'nin çalışabilecek koalisyon seçeneklerinin büyük partisi olduğudur.

Türkiye'nin Batı güdümündeki uluslararası düzen içindeki sınırlı rolüne itiraz eden Erdoğan hedef tahtasına oturtuldu. Ne yazık ki Türkiye toplumunun hatırı sayılır bir kısmı da buna ikna edildi.

Koalisyon pazarlıklarında kolay olan bakanlıkların dağılımı ve hükümet programı üzerinde ortak bir çerçevenin oluşturulmasıdır. Ancak daha zor olan hususlar ise, her partinin hem kendi içinde yaşanacak krizleri çözmesi hem de kendi seçmen tabanını, koalisyon kurduğu parti için ikna etmesidir.

Batı dünyasında kamu diplomasisi görevi üstlenen ve içte de reformcudemokrasi dilinin kurulmasına katkı sağlayan liberaller- solcular Gezi olayları ile saf değiştirdi.

Erdoğan, bütün dünyaya İslam dünyasının dertlerini açık ve net bir dille anlatıp yeni bir tahayyülün oluşmasına imkân tanıyarak mı İslamcılığı bitirdi?

Koalisyonlar büyük dönüşüm beklentileri üzerinden değil çalışabilecek asgari müşterekler ve mütevazı hedefler üzerinden kurulmalı.

CHP, MHP ve HDP mevzi savaşı vermeye devam ediyorlar. Sürekli "büyük oyun"u bozma derdindeler. Görmedikleri şu, mesele büyük oyunu bozma meselesi değil, yeniden bir büyük oyun kurma meselesi.

Türkiye'nin koalisyon dönemlerinde dizayn siyasetinin işlev gördüğü bir gerçektir. Böyle olunca da koalisyon zorunluluğunun ortaya çıkmasıyla birlikte, bu alışkanlıklar tekrar nüksetti.

TGC'nin ödül verdiği kurum ve kişilerin neresi tek-tip? Sosyalisti de var, Kemalisti de, Gülenisti de. Ödül verilen kurum ve kişilerin hepsinin birden AK Parti ve Erdoğan karşıtı olmasında ise şaşılacak bir şey yok.

Ortadoğu'daki otoriter rejimler 'Arap Baharı' sonrası ortaya çıkan özgürlük taleplerini ve meşruiyet sorunlarını mezhep çatışması ve DAEŞ gibi örgütleri bahane ederek 'güvenlikleştirerek' aşma yoluna gittiler.

Amerika'da Obama tarzı, Pentagon tarafından tam anlamıyla benimsenmiş. Bu bakımdan önümüzdeki günlerde de Amerikan yönetiminin bu tavrının süreceği kurumsal olarak da ortaya çıkmış durumda.