IŞİD Bölgesel Politikayı Nasıl Etkiler?

IŞİD'in Türkiye'nin çıkarları için tehdit oluşturduğunu bilen ve buna göre hareket eden hükümetin, bu meselenin iç politika malzemesi olarak kullanılması konusunda çok dikkatli olması, bu örgütle mücadele konusunda sağduyulu hareket etmesi gerekmektedir.

Devamı
IŞİD Bölgesel Politikayı Nasıl Etkiler
IŞİD'in İlerlemesinin Sorumluluğu Kimde

IŞİD'in İlerlemesinin Sorumluluğu Kimde?

Bugün bölgede yaşananları Türkiye'nin Ortadoğu politikasının başarısızlığı olarak görmek, Türkiye'ye kapasitesi üstünde bir sorumluluğu yüklemektir.

Devamı

CHP ve MHP, cumhurbaşkanlığı seçim propagandalarında yeni bir işbölümüne yönelecek gibi görünüyor. Ana strateji Erdoğan ve AK Parti karşıtlığına dayalı kutuplaştırıcı dili İhsanoğlu'nun adaylığı ile yeni bir evreye taşımak.

IŞİD yerel ölçekte Irak ve Suriye Sünni hattında askeri gücü ve çok sert-acımasız taktiklerle mezhep çatışmasının liderliğini elinde tutup, alan hâkimiyetini artırmaya çalışırken, küresel çapta da cihadî hareketin desteğine sahip olmayı arzulamaktadır.

Erdoğan karşıtlığı temelinde öne sürülen uzlaşmacı bir proje olarak İhsanoğlu'nun adaylığı yeni bir döneme işaret ediyor.

Muhalefet partileri bu seçime de AK Parti'nin söylemsel ve stratejik hâkimiyeti altında giriyorlar. Zira Erdoğan karşıtlığı söylemi o kadar tüketildi ki muhalefet partileri tersinden bağımlı hale geldiler AK Parti liderliğine.

Bir Ekmeleddin İhsanoğlu Analizi: Lider Değil Yönetici

İhsanoğlu'nun yönetim pratiklerine yansıyan ve kişiliğinin belirleyici unsurlarından biri olarak öne çıkan unsurlardan biri de "küçük reformlarla vaziyet idare etme." Eğer yönetim bilimlerinin kavramları ile ifade edersek, İhsanoğlu lider değil yönetici.

Devamı
Bir Ekmeleddin İhsanoğlu Analizi Lider Değil Yönetici
Cumhurbaşkanlığı Kurumunun Demokratikleşmesi

Cumhurbaşkanlığı Kurumunun Demokratikleşmesi

Bundan on sene önce El-Ezher Üniversitesi'nden yolu geçmiş herhangi bir kişinin bırakın Cumhurbaşkanı olmasını, sıradan devlet memuru bile olamadığı düşünüldüğünde, gelinen bu noktayı her şeyden önce Türkiye'de siyasetin dönüşümü ve normalleşmesi olarak açıklamak gerekmektedir.

Devamı

Yeni başbakan, bir yandan Türkiye'yi 2023 hedeflerine hazırlarken, diğer yandan hitabetiyle kitlelere ulaşmak durumunda. Elbette bunu yaparken, cumhurbaşkanıyla uyum içinde çalışmak ve parti elitlerini de AK Parti siyasetinin içinde tutmak zorunda.

İç ve dış politika arasındaki ayrım silikleştiğinden seçim ortamında AK Parti'nin Suriye ve Irak politikaları siyasi kutuplaşmanın konusu haline geliyor.

Dış politikada "tarafsızlığı" tartışmak bir seçim dönemi malzemesi olmaktan öte anlamlar taşıyor. Nasıl bir Türkiye ve Ortadoğu tahayyül ettiğimizi seçeceğiz.

Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına adaylığı "yeni Türkiye" karşısında direnen yapıların "eski rejimi" restore etme çabalarını ve beklentilerini geri dönülemez şekilde kesintiye uğrattı

Erdoğan güçlü ve sahici bir siyasal öyküye sahip, İhsanoğlu'nun ise bu topraklarda herkesin şahit olduğu, bir parçası olduğu siyasal veya sosyal öyküsü yok

2009 Davos sonrası Batı başkentlerinde ortaya çıkan ve içeride yeniden üretilen otoriterlik söylemi bir yönüyle Türkiye'yi tedip etme gayreti. Aktör olmanın pişmanlığını ikrar ettirme çabası...

Filistin gibi tüm Müslümanların ortak davası olan bir konuda İsrail'i durduracak bir uluslararası kamuoyu yaratamayan topluluğa "İslam dünyası" denilebilir mi?

Her iki aday da kendi millet tanımlarının, Erdoğan'ın muhafazakâr- demokrat milletinin kapsayıcılığına ulaşamayacağını gördüğünden, seçim kampanyalarını "taraflı" ve kutuplaştırıcı olarak suçladıkları Erdoğan'a karşıtlık üzerine kurmuş durumdalar.

Nihai kertede Amerikalaşmış bir İsrail ve İsrailleşmiş bir ABD eşzamanlı bir şekilde aynı söylemin parçası olarak uluslararası toplumun merkezine yerleştirilmektedir.

Gülen hareketi ya tekrar Türkiye merkezli hale gelecek ve sivilleşecek ya da yarı mistik -radikal bir cemaat olarak kamu vicdanında mahkûm edilecek.

Cumhuriyet'in kurucu ideolojisine olan mesafelerine göre siyasal yelpazede konumlanan iki Türkiye tahayyülünün değişim ve statüko temelinde giriştiği bu mücadele Cumhurbaşkanlığı seçiminin de temel dinamiğini teşkil ediyor.

İnsanoğlunun öldürmeye dair ulaşabileceği en sofistike ve zalim Alman mühendisliğine maruz kalmış bir kavmin, bütün öğrenme eğrisi işgal ahlakından ibaret. İsrail içine düştüğü tünelden çıkabilir mi?

Son bir yıllık süreçte ise cari açık, dış borçlar, faizler ve enflasyon gibi parametreler üzerinden küresel imajı yıpratılmaya çalışılan Türkiye ekonomisinin soğukkanlı ve etkili yönetimi noktasında bir tazelenme ihtiyacı göze çarpıyor.