Tüneldeki İsrail

İnsanoğlunun öldürmeye dair ulaşabileceği en sofistike ve zalim Alman mühendisliğine maruz kalmış bir kavmin, bütün öğrenme eğrisi işgal ahlakından ibaret. İsrail içine düştüğü tünelden çıkabilir mi?

Devamı
Tüneldeki İsrail
Cumhuriyetin Kurucu İdeolojisi ve Cumhurun Seçimi

Cumhuriyetin Kurucu İdeolojisi ve Cumhurun Seçimi

Cumhuriyet'in kurucu ideolojisine olan mesafelerine göre siyasal yelpazede konumlanan iki Türkiye tahayyülünün değişim ve statüko temelinde giriştiği bu mücadele Cumhurbaşkanlığı seçiminin de temel dinamiğini teşkil ediyor.

Devamı

Gülen hareketi ya tekrar Türkiye merkezli hale gelecek ve sivilleşecek ya da yarı mistik -radikal bir cemaat olarak kamu vicdanında mahkûm edilecek.

Nihai kertede Amerikalaşmış bir İsrail ve İsrailleşmiş bir ABD eşzamanlı bir şekilde aynı söylemin parçası olarak uluslararası toplumun merkezine yerleştirilmektedir.

Filistin gibi tüm Müslümanların ortak davası olan bir konuda İsrail'i durduracak bir uluslararası kamuoyu yaratamayan topluluğa "İslam dünyası" denilebilir mi?

2009 Davos sonrası Batı başkentlerinde ortaya çıkan ve içeride yeniden üretilen otoriterlik söylemi bir yönüyle Türkiye'yi tedip etme gayreti. Aktör olmanın pişmanlığını ikrar ettirme çabası...

Bir Erdoğan-İhsanoğlu Karşılaştırması

Erdoğan güçlü ve sahici bir siyasal öyküye sahip, İhsanoğlu'nun ise bu topraklarda herkesin şahit olduğu, bir parçası olduğu siyasal veya sosyal öyküsü yok

Devamı
Bir Erdoğan-İhsanoğlu Karşılaştırması
Davutoğlu 'Hiçbir Vicdan Sahibi Bu Sözü Söylemez'

Davutoğlu: 'Hiçbir Vicdan Sahibi, Bu Sözü Söylemez'

Dış politikada "tarafsızlığı" tartışmak bir seçim dönemi malzemesi olmaktan öte anlamlar taşıyor. Nasıl bir Türkiye ve Ortadoğu tahayyül ettiğimizi seçeceğiz.

Devamı

İç ve dış politika arasındaki ayrım silikleştiğinden seçim ortamında AK Parti'nin Suriye ve Irak politikaları siyasi kutuplaşmanın konusu haline geliyor.

Yeni başbakan, bir yandan Türkiye'yi 2023 hedeflerine hazırlarken, diğer yandan hitabetiyle kitlelere ulaşmak durumunda. Elbette bunu yaparken, cumhurbaşkanıyla uyum içinde çalışmak ve parti elitlerini de AK Parti siyasetinin içinde tutmak zorunda.

Bundan on sene önce El-Ezher Üniversitesi'nden yolu geçmiş herhangi bir kişinin bırakın Cumhurbaşkanı olmasını, sıradan devlet memuru bile olamadığı düşünüldüğünde, gelinen bu noktayı her şeyden önce Türkiye'de siyasetin dönüşümü ve normalleşmesi olarak açıklamak gerekmektedir.

Muhalefet partileri bu seçime de AK Parti'nin söylemsel ve stratejik hâkimiyeti altında giriyorlar. Zira Erdoğan karşıtlığı söylemi o kadar tüketildi ki muhalefet partileri tersinden bağımlı hale geldiler AK Parti liderliğine.

Erdoğan karşıtlığı temelinde öne sürülen uzlaşmacı bir proje olarak İhsanoğlu'nun adaylığı yeni bir döneme işaret ediyor.

IŞİD yerel ölçekte Irak ve Suriye Sünni hattında askeri gücü ve çok sert-acımasız taktiklerle mezhep çatışmasının liderliğini elinde tutup, alan hâkimiyetini artırmaya çalışırken, küresel çapta da cihadî hareketin desteğine sahip olmayı arzulamaktadır.

CHP ve MHP, cumhurbaşkanlığı seçim propagandalarında yeni bir işbölümüne yönelecek gibi görünüyor. Ana strateji Erdoğan ve AK Parti karşıtlığına dayalı kutuplaştırıcı dili İhsanoğlu'nun adaylığı ile yeni bir evreye taşımak.

Bugün bölgede yaşananları Türkiye'nin Ortadoğu politikasının başarısızlığı olarak görmek, Türkiye'ye kapasitesi üstünde bir sorumluluğu yüklemektir.

IŞİD'in Türkiye'nin çıkarları için tehdit oluşturduğunu bilen ve buna göre hareket eden hükümetin, bu meselenin iç politika malzemesi olarak kullanılması konusunda çok dikkatli olması, bu örgütle mücadele konusunda sağduyulu hareket etmesi gerekmektedir.

Ne yazık ki reel milli çıkarların çatıştığı yerlerde bu çıkarlara hizmet edecek şekilde mezhepsel kutuplaşma ve onun ürettiği insani trajediyle yaşamaya devam edeceğiz.