Çok Taraflılık Şart

Türkiye işbirliğine açık olduğunu ilan ediyor. Uyum gösterenlerle yol yürüyor. Göstermeyenlere de mecburiyeti yok. Otonom Türkiye'nin doğuşu zorlu bir mücadele gerektiriyor.

Devamı
Çok Taraflılık Şart
Türbülans Döneminde Öncü Siyaset

Türbülans Döneminde Öncü Siyaset

İç konsolidasyona sahip bir lider olarak Erdoğan türbülansa giren uluslararası sistemde öncü bir siyaset yürütüyor.

Devamı

Başkan Erdoğan BM'nin yapısal reformdan geçerek asli vazifesi olan dünya barışı ve insan haklarını koruma sorumluluğunu daha etkili bir şekilde yerine getirmesi çağrısını yineledi.

YEP dengelenme, disiplin ve değişim sacayakları üzerine kurulu olan bir program. Bir taraftan kamu maliyesinin disipline edilmesinin enflasyon ve cari açığı düşürmeye vereceği katkıyla ekonomik dengelenmenin sağlanması diğer taraftan da ekonomi politikalarının daha seçici, hedef bazlı ve etkin hale getirilmesiyle kritik sektörler öncülüğünde Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu yapısal dönüşümün tohumlarının atılması amaçlanıyor.

Almanya ve Türkiye arasındaki gerginliği düşürmek, bazı özel konulara çözüm bulmak, Almanya'daki Türklerin sorunları, Almanya'nın FETÖ ve PKK'ya güvenli liman olması gibi tonlarca gündem başlığı bulmak mümkün..

Terörle mücadele, mülteci ve insani yardım konularında Almanya ve Türkiye'nin karşılıklı iş birliği ve ortak çalışmaları iki ülke için de bu zor süreçte ilişkilerin yeniden rayına oturtulması - Türkiye'nin sadece Almanya ile değil Avrupa Birliği ile münasebetlerini de yeniden güçlendirecektir.

Normalleşme ve Merkel'in Zorlu Görevi

Türk-Alman ilişkilerini normalleştirmede Merkel'e zorlu bir görev düşüyor. Hem Avrupa siyaseti hem de kendi ülkesi için Türkiye'ye olan ihtiyacı iyi biliyor. Ancak birkaç yıldır Alman kamuoyunda yükseltilen Türkiye ve Erdoğan karşıtlığının bitirilmesi ve algı toparlamasının yapılması gerekiyor.

Devamı
Normalleşme ve Merkel'in Zorlu Görevi
Birleşmiş Milletler in Nabzı Atmıyor

Birleşmiş Milletler’in Nabzı Atmıyor!

Dünya devletlerinin 'terör'ü küresel bir tehdit olarak algılamak yerine, kendi çıkarları için kullandıkları bir 'araç' haline getirmelerine işaret eden Erdoğan, tüm devletlerin terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğini ifade etti.

Devamı

Son iki üç yılın tortuları aşılabilirse Ankara-Berlin arasında yeni bir "stratejik ortaklık" şekillenebilir. Bunun temel sebebi aslında ABD Başkanı Trump ve Erdoğan'ın peş peşe yaptığı BM Genel Kurul konuşmalarında bulunabilir. Sundukları "uluslararası sistemin geleceği" vizyonlarındaki farktan anlaşılabilir.

SETA araştırmacıları ve Sabah Yazarlar Kulübü, Başkan Erdoğan'ın temasları sırasında bugün saat 19:00'da Berlin Federal Basın Merkezi'nde "Bugünün Türkiye'si" başlıklı bir panel düzenleyecekler.

SABAH Yazarlar Kulübü ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) işbirliğiyle yarın Berlin'de düzenlenecek panelde, alanında uzman yazarlar Türkiye'nin gündemini anlatacak.

Bazen devlet başkanları temsil ettikleri toplumu yüceltirken bazen de yerin dibine sokabiliyor. BM Genel Kurul toplantılarında bunun en güzel örneklerinden birine şahitlik ettik.

'Günümüzün İnsani Meydan Okumalarında Türkiye'nin Rolü' konulu panelde konuşan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan öncülüğünde insani yardım çabalarında dünyaya örnek olduğunu söyledi.

Araştırmacılar New York’ta Türkiye’nin gündemini anlattı. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç, 'Başkan Erdoğan’ın başarılı diplomasisi İdlib’de on binlerce kişinin hayatını kurtarmıştır' dedi

BMGK daimî üyelerin derdi yürütme sorumluluğu değil, keyfi yasama kolaycılığı. Kararları kendileri alıp sorumluluğu tüm dünyaya yaymanın peşindeler. İşte bu yüzden BM tartışmasına hız vermeliyiz. Bu iki yüzlü ve çözümsüz tutumu mahkûm etmeliyiz.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın YEP'in tanıtımına dair yaptığı sunumundan Türkiye ekonomisinin ekonomik dengelenmeyi sağlamak adına önümüzdeki dönemdeki önceliğinin enflasyon ve cari açığı düşürmek olduğu net bir şekilde görülüyor.

Trump, uluslararası siyasal sistemi "America first" anlayışıyla yalnızca ABD'nin çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Halbuki Türkiye, bütün ülkelerin çıkarlarının gözetildiği bir uluslararası sistem kurulması çağrısında bulunuyor.

Ortaya çıkan jeopolitik resim Rusya ve Türkiye arasında bir işbirliğini davet ediyor.

Soçi mutabakatıyla İdlib'i kapsamlı bir askeri harekatın hedefi olmaktan kurtaran Türkiye hem kendi ulusal güvenliği hem de bölgede yaşayan 3,5 milyondan fazla sivil adına büyük bir kazanım elde etmiş oldu.

Erdoğan ve Putin'in liderlik inisiyatifleriyle ulaşılan İdlib mutabakatı dünya başkentlerinde memnuniyetle karşılandı. Rus-Esed güçlerinin İdlib operasyonundan vazgeçmesi beklenmiyordu. Mutabakatla insani bir felaket ve yeni bir mülteci akını önlendi. Bunun Türkiye'nin diplomatik bir başarısı olduğu aşikâr.

Soçi'de Türkiye'nin güncel beklentilerinin bütünüyle karşılandığını söyleyebiliriz.