İki Lider Türkiye ve ABD İlişkilerinin Gelişmesi için Yoğun Çaba Harcadı

SETA Washington D.C. Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Donald Trump arasında gerçekleşen görüşme üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
İki Lider Türkiye ve ABD İlişkilerinin Gelişmesi için Yoğun Çaba
Kritik görüşmeden ne çıktı

Kritik görüşmeden ne çıktı?

Semboller, birlikte çalışma iradesi, gerginlik havasının toparlanması ve müzakereye devam açısından çok başarılı geçti. Masadaki uzlaşmazlık konularında taraflar birbirlerini genişçe dinleme ve anlama fırsatı buldu.

Devamı

Türk-Amerikan ilişkilerinde son dönemde yaşanan krizlere ve bu krizler sırasında her iki taraftaki aktörlerin nasıl davrandığına biraz yakından bakalım..

13 Kasım'da Beyaz Saray'daki görüşmenin nasıl geçeceği hayli merak konusu..

mesele Türkiye'nin hassasiyetlerinin anlatılmaması veya anlaşılmaması değil ABD'nin dış politikasındaki sorunun müttefikleriyle ilişkiyi de tehlikeye atacak bir türbülans içine girmesiydi.

13 Kasım bir fırsat olarak görülmeli. Umulur ki Beyaz Saray da bunu bir fırsat olarak görür ve ilişkilerde bir nebze olsun iyileşme yaşanır.

Erdoğan, Washington’a Neden Gidiyor?

Rusya ve ABD ile ilişkilerde her iyileşme hamlesi Erdoğan'ın bu iki liderle yaptığı görüşmelerle sağlandı. Kongre bazı kötü sürprizlerin peşinde olabilir. Ankara, Trump'a ve diplomasiye şans vermeye devam etmeli. Muhalefetin tepkisel tavrı Türkiye'nin menfaatine katkı vermiyor. Bu meselede MHP lideri Bahçeli'nin yaklaşımı CHP ve İP'e örnek olmalı.

Devamı
Erdoğan Washington a Neden Gidiyor
Analiz Rusya Yaptırımlarının Etkileri ve Türkiye Enerji Sektörüne Yansımaları

Analiz: Rusya Yaptırımlarının Etkileri ve Türkiye Enerji Sektörüne Yansımaları

Bu çalışmada ABD ve AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların etkileri ve uluslararası alandaki tesirleri incelenmekte, yaptırımların Türkiye’nin enerji sektörüne yansımalarının analizi yapılmaktadır.

Devamı

İbni Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Araştırmacısı Talha Köse gündemi ve Barış Pınarı Harekatı'nı değerlendirdi. Köse "YPG'ye uluslararası meşruiyet kazandıran DEAŞ ile mücadeleydi. Onların elinden bu aracı almak çok önemli" dedi.

Batı başkentleri, Ankara'nın kararlılığını test ederken Putin'in yine gülümsemekte olduğunu görmeli..

Amerika’daki bazı çevrelerde Trump’ın çekilme kararı büyük bir öfkeyle karşılandı. Bu kesimler PKK/YPG’ye bu zamana kadar verdikleri desteğin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar ve şimdi PKK eksenli Amerikan politikasının terk edilmesinden büyük hayal kırıklığı duyuyorlar.

Erdoğan pazar gününü ağırlıklı olarak New York'taki sivil toplum ve düşünce kuruluşlarıyla toplantılarına ayırdı. Pazartesi liderlerle görüşmeler öne çıkarken bugün Genel Kurul'a hitap ediyor. Erdoğan'ın 2014'teki konuşmasına benzer, etkili bir konuşma yapması bekleniyor. Bilindiği gibi, "Dünya beşten büyüktür" mottosu ile Erdoğan, küresel adaletsizliklere ve çatışmalardaki insani drama işaret eden neredeyse tek dünya lideri. Batı dışı toplumların ve elbette İslam dünyasının sorunlarını dünyaya haykırmaktan geri durmuyor.

Tahran, seçimlere giden Trump'ın da ABD kamuoyunun da Ortadoğu'da yeni bir büyük savaşa hazır olmadığını hesaplayarak risk alıyor. İran Dışişleri Bakanı Zarif'in ABD'li muhatabı Pompeo'ya laf atarak "topyekün savaş" tehdidinde bulunması Körfez'deki güç oyununun son peşrevi. Washington ise Aramco saldırısına nasıl karşılık vereceğini belirlemeye çalışıyor. Füze depoları mı, zaten satılamayan petrolün tesisleri mi vurulmalı, bu tartışılıyor. Göstermelik bir karşı saldırı kontrollü gerilimi bitirmez, Tahran'ın eline oynar. Kaldı ki, etkili bir cevap verilmezse, Körfez ülkeleri ABD'den silah almaya devam etse bile İran ile uzlaşmanın çarelerini arayacaklar. Zarif şimdiden Suud ve BAE'yi masaya çağırdı bile. Bu da İran'ın bölgesel hegemonya hırsını güçlendirir.

'Güvenli bölge' giderek Türkiye ve ABD arasında bir çözümsüzlüğe doğru gidiyor. ABD'nin Türkiye'nin kabul etmesinin pek mümkün olmadığı teklifi iletmesinin ardından Ankara teklife 'hayır' dediğini duyurdu. Zira sunulan teklifte ne bir güvenli bölge oluşturulması öngörülmüştü ne de bu bölgenin Türkiye'nin istediği gibi formüle edilmesi sağlanmıştı.

Batı medyasında güçlenmekte olan yeni bir eğilim var. "Madem Erdoğan gitmiyor, dört yıl daha iktidarda, o halde ne yapmalıyız?" sorusuna cevap aranıyor.

Akdeniz’deki son gelişmeler 'enerji oyunu' çerçevesinde değerlendirilebilir mi? Türkiye’yi dışlayarak enerji kaynaklarının pazarlanması mümkün mü? Doğu Akdeniz’de bulunan gazın East-Med Boru Hattı ile Avrupa’ya taşınma ihtimali nedir? AB’nin Doğu Akdeniz’deki jeopolitik oyunda tutumu nedir? AB/Avrupalılar Doğu Akdeniz’de nasıl bir tutum takınmalı?

ABD-Türkiye jeopolitik kopuşu bir yol ayrımında. ABD’nin Türkiye’yi Kongre üzerinden yasa tasarıları ile cezalandırmaya çalışması akıllıca bir strateji değildir ve asla olmayacaktır. Bu aslında, Türkiye’yi Rusya’nın yanına itecek stratejik bir hata bile olabilir.

Washington, Ankara’nın S-400 ile F-35 arasındaki teknik meseleyi ortak bir komite ile araştırılalım önerisine rağmen bu kararı aldı. Karar “Türkiye’nin ya S-400 hava savunma sistemini ya da F-35 savaş uçaklarını alabileceği, ikisine birden sahip olamayacağı” şeklinde rasyonelleştirildi.

Mesele sadece Türk- Amerikan ilişkilerinin geleceğine dair kaygılarla alakalı değil. Önemli bir NATO ülkesinin örgütün diğer önemli ülkesini ortak F-35 programından çıkarmasından da fazlası var.

Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlarda etkin bir güç olarak yükselerek kendi dış politika yapım süreçlerinde bağımsız kararlar alırken, Doğu Akdeniz ve Suriye'de yaşanan gelişmelerde görüldüğü üzere kendi ulusal çıkarları söz konusu olduğunda geri adım atmadığını ortaya koymaktadır.

Türkiye'nin yüksek irtifa hava savunma sistemi ihtiyacını karşılamak için Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi uzun zamandır kamuoyunda tartışılmakta. Aslında savunma teknolojileri ile ilgili teknik bir konu gibi görünen tartışma özünde Türkiye'nin egemenliği ve ittifak ilişkilerinin güvenilirliği ile ilgili birçok kritik hususu içermektedir.