ABD Kendi Kurduğu Düzeni Kendisi Yıkıyor

ABD S-400 alımı için bize sorun çıkartıyor ama sorun yaşadığı tek ülke Türkiye değil. Rusya, Çin, İran, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleriyle de sorunlu. Ama asıl sorun, Amerika’nın kendi kurduğu sistemi kendi elleriyle yıkması ve müttefiklerine zarar vermesi.

Devamı
ABD Kendi Kurduğu Düzeni Kendisi Yıkıyor
S-400 Krizi Eşiğinde Türk-Amerikan İlişkileri

S-400 Krizi Eşiğinde Türk-Amerikan İlişkileri

Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir krizin eşiğindeyiz. Suriye krizinin sınırda yarattığı güvenlik sorunları Türkiye'nin kendisine ait bir hava savunma sistemi ihtiyacı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştu.

Devamı

Ankara ve Washington arasındaki farklılaşmanın Doğu Akdeniz dahil yeni alanlara sıçramakta olduğunu da görüyoruz. Ancak yine de asıl olan, gerilimlerin ciddi bir yol kazasına dönmesini engellemek ve olumlu iş birliği alanlarını çoğaltmak. Bu arada da diplomatik müzakereye devam etmek.

Amerika gerçekten F-35'leri teslim etmeyebilir. Hukuk yollarına başvurmanın da bir anlamı olduğunu düşünmeyin. Zira uluslararası hukuk keyfi bir alandır.

ABD S-400 konusunda Türkiye'yi dört bir koldan sıkıştıracak. Türkiye direnecek. Şöyle madde madde bir değerlendirme yapalım. Amerika neler yapabilir? Türkiye nasıl karşılık verebilir?

İlişkilerde Dibi Görmeden Reset İhtiyacı

Biriken olumsuzluklar yeni ortak stratejik değerlendirmeleri boğmamalı. Bunun için de önce, ABD'nin Türkiye'nin güvenlik çıkarlarını ne kadar ihmal ettiğini kabul etmesi elzem. Washington ile Ankara arasındaki ilişkilerin toparlanmadan önce dibi görmesi gerekmiyor.

Devamı
İlişkilerde Dibi Görmeden Reset İhtiyacı
ABD nin S-400 Kompleksi

ABD’nin S-400 Kompleksi

ABD doğrudan Rusya'yı tehdit olarak görüyor. S-400 ile birlikte ilk defa NATO üyesi bir ülkenin savunma pazarına girecek olan Rusya'nın daha fazla ileri gitmesini engellemek istiyor..

Devamı

Washington’un özellikle Trump döneminde, BM kararlarına açıkça aykırı kararlar alıp kurucusu olduğu BM Sistemini ortadan kaldırmaya çalışması ABD’nin bu genel tutumuyla örtüşüyor

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Türkiye – Rusya ilişkileri çerçevesinde ABD’nin S-400 konusundaki tavrı ve Türkiye’nin tutumu hakkında değerlendirmede bulundu.

Washington ve Ankara arasındaki tansiyon yeni gerilimlerle tırmanıyor. Başkan Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmelerinde verdiği sözlere rağmen hiçbir sorun çözülmüyor. Aksine ABD tarafı gerilimlere yenilerini ekliyor. Sadece bu hafta Kongre'ye Türkiye aleyhtarı üç tasarı sunuldu.

2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte onuncu kitabına ulaştı.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti çerçevesinde Türkiye – Rusya ilişkileri hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt, Türkiye - ABD ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye çok uzun süredir hava savunma sistemi arayışındaydı. Patriotlar defalarca talep edildi. Ancak Amerika bir türlü satmaya yanaşmadı. Hatta Suriye çatışmalarının zirvede olduğu bir dönemde Patriotlar Türkiye'den çekilmişti. Amerika bir anlamda Türkiye'yi İran ve Rusya tehdidine karşı yalnızlaştırmıştı.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 34. sayısı çıktı.

ABD’nin NATO adına konuşmaya ve Türkiye’nin NATO üyeliğini sorgulamaya yetkisi yok. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “İttifak üyelerinin hangi silahları alacağına kendilerinin karar vereceği” açıklamasını yapıyor ve NATO adına konuşmaya yetkili kişi de o.

Washington, 31 Mart seçimleri sonrasına bıraktığı S-400 gerginliğini tırmandırıyor. Cumhur İttifakı'nın lehine olacağını düşünerek erteledikleri eleştirileri birer birer ortaya koyuyorlar.

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Yalçın, 'S-400 mevzusu Türkiye için güvenlik meselesidir. ABD, Türkiye’yi F-35 vermemekle tehdit ediyor. Türkiye, aldığı kararlarını kendi belirleyerek ABD’ye bağlı kalmayacak.' dedi.

Bir partinin bölgede en çok oyu alması belediye başkanlığını almasına artık yeterli değildir. Başarı için ittifakın diğer ittifak bloğundan fazla oy alması gerekmektedir. Bu ise yeni bir siyasal kültür oluşturmaktadır. Siyasal rekabet daha fazla kızışmakta, mikro politikalar ve seçimin sonucuna etki edebilecek "az/azınlık gruplar" çok daha önemli olmaktadır. Siyasal partiler doğal tabanlarını korurken ittifaklar yoluyla değerli az/azınlık grupları saflarına katabilmek zorundadırlar.

Bu seçimlerde iki ittifakın birçok yerde başa baş bir performans sergilemesi bekleniyor. Heyecanlı kampanya süreci bile her iki ittifaka da seçimlerden sonra benzer büyüklükte bir sorumluluk yüklendiğine işaret ediyor.