Pelosi Küstahlığı

Pelosi'nin Trump ile polemiğinde 'Erdoğan ve Türkiye'yi' Çin ve Kuzey Kore'nin totaliter rejimiyle, Kaşıkçı'yı testere ile kesen Suudi Arabistan yönetimiyle birlikte anması küstahlığın yeni bir aşaması. Aslında Pelosi, Biden'ın 'darbeyle değil, muhalefete destek vererek Erdoğan'ı devireceğiz' hezeyanı ile aynı dalga boyunda.

Devamı
Pelosi Küstahlığı
İbretlik Cehalet

“İbretlik Cehalet”

Pelosi'nin liderliğini yaptığı ABD Temsilciler Meclisi’nin son yıllarda Türkiye’nin güvenliğine ve ekonomisine yönelttiği saldırganlığı meşrulaştırma çabasını da unutmamak gerekir.

Devamı

Libya’da askeri zeminden siyasi arenaya kayan son dönem gelişmeleri farklı dinamikleri hareketlendirdi.

Kitle iletişim araçları tarihin her döneminde "gündem oluşturma" (agenda setting) açısından önemli bir etkiye sahip olmuştur. İktidar ya da muhalefetin bütün bileşenleri bu anlamda ya medyayı kontrol etmek istemişler ya da medya sahipleri ile iyi ilişkiler geliştirmişlerdir. Geleneksel medyanın tek yönlü bilgi akışı ve içeriğin filtrelenmesi sürecindeki formel bürokrasi bu anlamda iktidarı kullanmak isteyen aktörlerin işlerini de kolaylaştırmıştır. Nitekim medyaya sahip olan aktörler içeriği diledikleri biçimde üretmekte ve kendi pozisyonlarının savunuculuğunu sahip olduğu araçlar ile tahkim etmektedirler.

AB ülkelerinin büyük bir kısmı Hollande'ın 'Avrupa'ya yönelik en büyük tehdit Türkiye' iddiasına katılmıyor. Macron'un AB'yi Türkiye'ye karşı konumlandırma arayışı da sonuçsuz kaldı. Doğu Akdeniz'deki 'yüksek gerilim' yerini müzakere ve diyaloga bıraktı.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, AB-Türkiye ilişkilerinin geleceği üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Üçüncü ABD Müdahalesi ve Körfez’in Geleceği

ABD seçimlerinin sonucu ne olursa olsun Arap rejimleri İsrail ile yakınlaşmadan beklediklerini alamayacaklar. İsrail kazanacak, onlar her halükârda kaybedecekler.

Devamı
Üçüncü ABD Müdahalesi ve Körfez in Geleceği
Akdeniz in İstikrar ve Güvenliğinde Türkiye yi Doğru Konumlandırmak

Akdeniz’in İstikrar ve Güvenliğinde Türkiye’yi Doğru Konumlandırmak

Avrupa Birliği’nin Güvenlik ve Dış Politikalar Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Fontelles, 15 Eylül’de Avrupa Parlamentosunda bir konuşma yaptı. Konuşma genelde Türkiye özelde ise Doğu Akdeniz’de devam eden güç mücadelesi üzerineydi.

Devamı

Dünya tarihi son derece hızlı akmaya başladı. Eski alışkanlıklarla düşünmek büyük hatalara veya kaçan fırsatlara neden olabilir. 19. Yüzyılda temelleri atılmış bir dünya düzeni üzerinden düşünmek yeterli değil.

Türkiye’in bir imparatorluk arayışı içinde olduğuna dair ithamları ilk defa işitmiyoruz. Avrupalılar bu ihtimalden yine endişe duyuyormuş. Bu ithama bir tek biz maruz kalıyoruz da nedense sömürgeciliğin alasını yapmış ve hala da imparatorluklarını kurmaya ve korumaya çalışanlar maruz kalmıyor.

ABD, tarihi önemde bir başkanlık seçimine gidiyor 3 Kasım'a altı hafta kala farklı sansasyonel iddia ve polemikler öne çıkıyor. Başkan Trump'ın Koronavirüs'ün bulaşıcılığı ve maske hakkında söylediklerinden askerlerle ilgili sözlerine ve taciz iddialarına kadar çok şey tartışılıyor. Anketler salıncak eyaletlerde dahi Biden'ı önde gösterse bile Trump arayı kapatıyor.

Libya krizinde temel konular üzerinde anlaşmazlıklar varlığını korumaya devam ederken 21 Ağustos'ta ilan edilen ateşkesin ardından uluslararası ve yerel aktörlerin müzakereleri hızlanmış durumda.

Bu analiz Türk-Rus enerji ilişkilerine ve özellikle iki ülkenin birlikte üstlendiği en önemli projelerden biri olan TürkAkım’a yönelik ABD'deki farklı aktörlerin duruşuna odaklanmaktadır.

AB’nin Suriye krizi, mülteciler, terör örgütleri ile ilişkileri konuları, son aylarda ise Doğu Akdeniz konusunda takındığı tavır, hakkaniyet, adil paylaşım, demokrasi gibi ilkelerin zaman açısından konjonktürel, mekân açısından da Avrupa ile sınırlı.

Almanya’daki bazı çevreler, Rus muhalifin zehirlenmesi olayının sorumluluğunu Putin yönetimine yükleyip Berlin’in buna tepki olarak gerekli adımları atmasını isterken, Rusya meseleyi kendisine karşı bir karalama kampanyasının ürünü olarak görüyor.

Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand Le Figaro gazetesine 1998'de verdiği mülakatta 'O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil' ifadesini kullanması Fransa'nın milli çıkarlarının ne kadar barbar ve insanlık dışı zemine sahip olduğunun tezahürüdür.

Tablo Macron'un Ortadoğu'dan Avrupa'ya, Afrika'dan NATO'ya kadar birçok alanda sonuçsuz çırpınışlara savrulduğunu gösteriyor. Bunun en tehlikeli boyutu bu bölgelerde oluşturacağı istikrarsızlıktır. Tam da bu yüzden Almanya, İspanya ve İtalya Doğu Akdeniz'de Yunanistan-Fransız ekseninin dengelenmesine yönelik bir tavır içinde. NATO'nun Türkiye ile Yunanistan arasında olası bir çatışmayı engellemek için devreye girmesi ve ABD Afrika Komutanlığının Tunus'ta gerçekleştirdiği askeri faaliyetler de Fransa'nın NATO'yu istikrarsızlaştırıcı hamlelerinden bağımsız okunamaz.

Türkiye'nin yakın zamanda Karadeniz'den yeni müjdeli haberler alabileceği son zamanlarda daha fazla dillendirilir oldu. Hem son keşfedilen rezervin yeni katmanlarının olabileceği hem de başka sahalarda yeni keşifler yapılabileceği söyleniyor. Şüphesiz bu müjde topluma aktarılmadan önce uzmanlar ve siyasetçiler kılı kırk yarıyorlar. Hayal kırıklığı yaşanmaması için temkinli ve gerçekçi olmak zorundalar. Öte taraftan da bazı haber sızıntıları oluyor. En iyisi bekleyip görmek.

30 Temmuz 2020 tarihinde Avrupa Birliği (AB) Konseyi, AB vatandaşlarını ve üye devletleri hedef alan ve son 10 yılda üç büyük ölçekli siber güvenlik olayına karıştığına inanılan kişi veya kuruluşlara yönelik ilk kez yaptırım kararı aldı. Avrupa’daki siber güvenlik yetkilileri tarafından yapılan basın açıklamaları ve geçmiş yıllarda siber güvenlik firmaları tarafından açıklanan bilgiler bu üç saldırının kaynağının Rusya, Kuzey Kore ve Çin’de devlet birimleriyle bağlantılı hacker grupları olduğu yönündeydi.

Kendisini Avrupa’nın siyasi ve askerî lideri (ve muhtemelen zamanın Napolyon’u) zanneden Macron’un maceracı Libya politikasını seyretmekle meşgul diğer Avrupa ülkeleri. İçlerinden “Rusya’yı kapımıza kadar getirdi ama vardır bir bildiği” ya da “gayri-meşru, isyancı Hafter’i destekliyor ama Avrupa’nın çıkarları için gerekliyse olsun” diyorlardır belki ama büyük ümitler bağlanan Macron’u başarıya ihtiyacı olduğu için desteklemek zorunda hissediyorlar. Zira Macron’un başarısızlığı Fransa’nın aşırı sağcı Le Pen’in eline düşmesi ve bu da AB’nin sonu anlamına gelecektir.

Türkiye ile Yunanistan arasında tansiyonun artmasına sebep olan Doğu Akdeniz konusu, Avrupa Birliği (AB) açısından da çeşitli sorunları, bölünmeleri ve çelişkili durumları gözler önüne serdi. Türkiye’nin Libya ile deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzalamasını kıyasıya eleştiren AB yetkililerinin, Yunanistan’ın Mısır ile benzer bir anlaşma imzalamasına yönelik “anlaşmanın iki ülke arasında imzalandığını ve AB’nin yorum yapacağı bir durumun olmadığını” belirtmeleri bir başka iki yüzlü tutum olarak kayıtlara geçti. Yaşanan gerginliğe yönelik hakkaniyetli olmayan tutumunun yanı sıra dönem başkanı Almanya’nın girişimleriyle arabulucu bir rol benimsemeye çalışan AB’de, çeşitli ayrışmaların yaşandığı ve soruna yönelik farklı tutumların sergilendiği görülüyor.