Başkan Biden’ın bugün gerçekleşecek İsrail ziyaretinde bir yandan ‘koşulsuz’ desteğini yinelemesi bir yandan da Gazze operasyonuna üstü örtülü koşullar getirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Dışişleri Bakanı Blinken’ın bölgede devam ettirdiği mekik diplomasisinde öne çıkan açıklamalar bölge ülkelerinin İsrail’in saldırılarından ne kadar rahatsız olduğunu gösterdi. Biden’ın da Ürdün Kralı Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Filistin lideri Abbas’la görüşecek olması sadece İsrail’le gerçekten kayıtsız şartsız destek vermekten kaçındığını ve bölgesel dengeleri gözettiğini gösteriyor. Biden’ın başlangıçtaki İsrail’e koşulsuz destek açıklamasına rağmen bölgesel çatışmaya dönüşmemesi koşulunu öne sürdüğü söylenebilir.
Devamı
İsrail'in son saldırıları bütün zayıflığını yeniden göstermiş ve güvenlik krizini daha da derinleştirmiştir. Bu güvenlik krizi ya İsrail'i daha fazla zayıflatacaktır ya da İsrail tamamen kontrol dışına çıkan bir 'haydut devlete' dönüşecektir.
Devamı
Mısır'da darbeci Sisi yönetimi 9 kişiyi daha idam etti. Toplamda idam edilenlerin sayısı 42'ye ulaştı. İşkence altında alınan ifadelere dayanarak yapılan bu idamlar bize durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor.
5 Soru'da Kuzey Sina'daki terör saldırısı..
Hamas, uzlaşı hükümetinin kurulması ile İsrail’in ambargosunu kırmayı, Gazze halkı nezdinde itibarını yeniden kazanmayı ve Tel-Aviv yönetimine bölgesel aktörler üzerinden baskı oluşturmayı amaçlamaktadır.
Sürpriz şekilde ortaya çıkan ve güvensizlik ortamında düşmanları bir araya getiren HAMAS ve Dahlan anlaşmasının tarafların başka alternatifleri kalmadığı müddetçe devam edeceği düşünülebilir.
Türkiye nasıl ki İsrail’e en sert tepkiyi vererek Filistin’in yanında durduğunu tüm dünyaya gösterdiyse, bugün de İsrail ile anlaşarak Filistin’in yanında duruyor.
Devamı
Türkiye nasıl ki İsraile en sert tepkiyi vererek Filistinin yanında durduğunu tüm dünyaya gösterdiyse, bugün de İsrail ile anlaşarak Filistinin yanında duruyor.
Devamı
Bush döneminde çok agresif, tek taraflı ve sert bir şekilde girilen Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor.
Halkın önemli bir kesiminin düşman ilan edildiği ülkede, siyasetten dışlanan ve liderlerinin yaşamına kast edilen Müslüman Kardeşler'in radikalleşmesi ve ülkenin kanlı bir iç savaşa sürüklenmesi riski artmaktadır.
İsrail, Mısır'ın daha önce Hamas'a yönelik askeri operasyon tehdidini de arkasına alarak, Gazze'yi bombalama konusunda daha iştahlı davranmaktadır. Gazze'ye bombardıman sürdüğü müddetçe Hamas'ın İsrail topraklarına günde onlarca roket göndermeye devam edeceği tahmin ediliyor.
Mısır'ın güneydoğusunda Bedevilerin yoğun olarak yaşadığı Sina bölgesinden İsrail'in güneyine füze atıldığı iddiası ve sonrasında Mısır muhaberatının aynı bölgede Mossad için çalışan bir ağı çökerttiğini açıklaması, 25 Nisan, Sina'nın İsrail işgalinden kurtuluş yıldönümü' kutlamaları arafesine denk gelerek, ironik bir zamanlama şeklinde tezahür etti. Camp David antlaşması çerçevesinde Mısır ile İsrail arasında tampon bölge olarak dizayn edilen Sina yarımadası; Cihatçı Selefi hareketlerden, İsrail ile güçlü ilişki ağına sahip bedevi aşiretlere kadar birçok farklı aktörüyle bölge jeopolitiğinin önemli fay hatlarından biri olarak enerji biriktirmeye devam ediyor.
Refah sınır kapısının açılması, bu gelecek muhayyilesinin bir ürünü ve işareti olabilir. Umulur ki Mısır'ın Filistin'e yolu gerçekten açılmış olsun.
Müslüman bir ülkenin neden başka bir Müslüman ülkeye yardım götüren konvoyu bunca çabayla engellediğini, hatta birtakım bahanelerle kafasına taş yağdırdığını durup düşünmek gerek. Zira söz konusu durumun bizatihi kendisinde ahlaki olmayan bir tavır var. Kimden kime giderse gitsin insani yardım taşıyan bir konvoya bu muameleyi reva görmek herhalde hiçbir hukukla açıklanamaz. Kaldı ki o konvoyu organize edenler Müslüman, konvoyun ulaşmak istediği insanlar Müslüman ve o konvoya zorluk çıkaranlar da Müslüman. Mısır'ın (çelik duvar dahil) birçok eylemine fetva veren Ezher şeyhi dahi bu çelişkiyi açıklamaya ve bu durumu meşrulaştırmaya yetmez. Çünkü tarih vicdanında Gazze unutulmaz bir yara olarak kalacaktır ve “Filistin'e Yol Açık” konvoyuna atılan taşlar da hatırlanacaktır. Demek ki tek başına Müslüman olmak burada yaşanan krizi anlamlandırmaya yetmiyor. Bu çelişkiyi açıklayabilmek için kardeşlik hukukuna atıf yapmak yeterli olmuyor. Bu işi yapanlar eğer İsrailli askerler olsaydı sanırım kimse bunu yadırgamazdı. Ancak burada söz konusu olan ülke İsrail değil Mısır, söz konusu olan kişiler İsrailli değil Mısırlılar. Dolayısıyla açıklanmaya muhtaç bir çelişki var: Neden Müslüman bir ülkenin polisi, mağdur bir ülkenin insanlarına yardım götüren konvoya taş yağdırır?