"Kılıçdaroğlu bloğu"nun, CHP, MHP ve BDP'lilerin 2010 Anayasa değişikliği sırasında parti kapatmaya son veren madde görüşülürken niçin TBMM'yi terk ettiği şimdi anlaşılıyor mu acaba?
Devamı
Bu soru anlamlı. Çünkü birçok kişi yüz yüze seçim çalışmasının etkinliğini kabul etmekle birlikte, bir merkez partisinin bunu yapamayacağına inanıyor. Benim iddiam ise aksi.
Devamı
AK Parti kadroları 7 Haziran seçimlerinde kaybettiği seçmenini yeniden kazanmasının etkili yollarını eminim arıyordur. Bu yollardan biri tanımlanmış bir seçmen profiline yönelik yüz yüze seçim çalışması olabilir.
1990'lı yıllarda Refah Partili siyasetçilere reva görülen muamele ile bugün HDP'li siyasetçilere sağlanan konforun kıyası kabil değil. Gelin görün ki bu zırvaya da birilerinin "bu zırvadır" demesi gerekiyor.
AK Parti'deki tartışmalar, fazla derinleşmeden yönetilebilecektir. Çünkü AK Parti, hem dışsal etkenler hem de geçmişte yaşadığı kopmalar ile sınanarak krizi göğüsleme ve çözme başarısını tecrübe etti.
28 Şubat sürecinde genellikle gazete manşetlerinde ve ana haber bültenlerinde öne çıkartılan asker merkezli muhtevanın arka planı; alt metinlerle, yorumlama ve yeniden yorumlamayla dolduruldu.
Kobani bahanesiyle Türkiye sokakları ateşe verildi. Onlarca insan öldü. Çözüm süreci başladığından bu yana ilk defa böylesi bir kan aktı. Bu şiddet ortamını kimin ürettiği, sokakları kimin ateşe verdiği belli. Katilin kim olduğunu görmek için filmin sonunu beklemeye gerek yok. Merak edilen, Kürt siyasetinde şiddetin ne zaman açık ve net bir biçimde gayrı meşru ilan edileceği. Ne yazık ki Kürt siyaseti, şiddetin bir araç olarak kullanılmasını taktik bir mesele olarak görüyor.
Devamı
Gazi Mustafa Kemal'in mirası dönüştürülerek Erbakan'ın arayışı ile sentezleniyor. Cumhuriyet sadece dönüştürülmüyor tarihi de yeniden yazılıyor. Bu, hem Cumhuriyet'in birikimi ile hem de İslamcılıkla hesaplaşma aslında.
Devamı
Siyasal yöntem olarak Erdoğan'ın kurucu siyasetinin temelinde, Erbakan'ın izlemiş olduğu naif siyasetin ötesinde, kendi değerlerine yönelik saldırılar karşısında daha etkili, ancak geniş toplumsal kesimleri bu mücadeleye ortak eden bir siyaset vardır.
Sene 1998, Diyarbakır DGM İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ilişkin asker güdümlü kararını açıklar, Erdoğan karardan sonra yaptığı basın toplantısında şöyle der: Biz maraton koşucusuyuz. Bu şarkı bitmez.
Güzelim liberal Putin teorisi', pis bir gerçek yüzünden hak ile yeksan oluverdi. Bütün demokrasi perspektifi Putin-Medvedev modelini üretmek kadar olan liberal aklın, istikrarlı bir şekilde memleketi ıskalaması, hızla bir pataloji konusu olmaya doğru ilerliyor!
Seçim öncesi benzerlikler açısından ele aldığımızda, 1994 seçimleri nasıl tarihi öneme sahipse 2014 yerel seçimleri de Türkiye'deki huzur ve güvenin tesisi için o kadar önem arz etmektedir.
Gülen Hareketinin radikal muhalefeti ve 17 Aralık süreci ile yükselen sert dini söylem, Türkiye'deki din-siyaset ilişkisi ve demokratik kültürün dönüşümü üzerinde önemli etkileri olacak yeni bir dönemin habercisidir.
Türkiye'de geleneksel medya düzeni, tartışma konularını belirlemekle birlikte konunun nasıl tartışılacağına da karar verir. Bu bağlamda, bugün için eski medya düzeninin alışkanlıkları devreye sokularak, "yolsuzluk" söylemi üzerinden "seçim anketleri" odak haline getirilmektedir.
Bugün Türkiye siyasetinin en büyük mücadelesi, 1990'ları yaşayanlarla 2010'ları yaşayanlar arasında. Sadece farklı gelecek tasavvurları değil, farklı iktidar algıları da çatışma halinde.
Başı-örtülü ve başı-açık kategorileri üzerinden oluşturulan dikotomi sosyolojik değil ideolojik bir zemine dayanıyor. Söz konusu zeminin buharlaşması siyasetin önünü açacak bir gelişme olacaktır.
SETA Başkanı Taha Özhan, TRT 1'de yayınlanan Enine Boyuna programında CHP'nin değişim isteğini yorumladı.
Vesayet sistemi yıllarca kendi icat ettiği iki iç tehditle hem kavga etti hem de varlığını onlar üzerinden sürdürdü. Pejoratif isimleriyle 'irtica ve bölücülük', siyasal adlandırılmalarıyla 'İslam ve Kürt sorunu.' 1980 darbesiyle resmi ideolojiye mugayir her türlü siyasal alternatifin bastırıldığını düşünen müesses nizam, on yıl içerisinde cumhuriyet tarihin en güçlü iki akımının zuhur etmesine en ilkel yollarla müdahale etmekten geri durmadı. Her iki 'iç tehditle' özellikle 1990'larda amansız bir kavgaya giren vesayet rejimi, işi 28 Şubat'ta 'irtica tehdidini' bertaraf etmek üzere darbe yapmaya kadar götürdü. 'Bölücülük tehdidiyle' mücadelesinin bedeli ise PKK terörü ve büyük bir yıkımın ortaya çıkması oldu. Son tahlilde, bugün devam etmekte olan demokratikleşme sürecinin 20-25 yıl önce niye başlamadığının izaha ihtiyacı bulunmaktadır. Zamanın ruhu elbette önemli bir belirleyici olmakla beraber, sorumuzun cevabı, büyük ölçüde merkez sağ veya sol partilerin niçin vesayet rejiminin 'iç tehdit' mühendislikleriyle mücadele edemediklerinde gizlidir.
28 Şubat sürecinde yargı, brifinglerle baskı altına alındı; istenen doğrultuda karar vermeyen savcı ve hâkimler hemen başka yerlere sürgün edildiler.
28 Şubat post-modern darbesinin 16. yıldönümü nedeniyle, SETA Bin Yıllık Darbe!: 28 Şubat başlıklı özel bir panele ev sahipliği yaptı.