Kriter'in Mart Sayısı Çıktı: Şehirlerimizin Geleceği | 2024 Yerel Seçimleri

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 88. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı
Kriter'in Mart Sayısı Çıktı Şehirlerimizin Geleceği 2024 Yerel Seçimleri
İmamoğlu Paradoksu

İmamoğlu Paradoksu

31 Mart yaklaştıkça seçim gündemi de yoğunlaşıyor. Bu yoğunluğu artıran temel tetikleyici ise İstanbul'da yaşanan kritik rekabet. Zira İstanbul seçimleri, gerek sosyal gerekse geleneksel medyada Türkiye'nin geriye kalan tüm yerlerinin toplamından daha fazla konuşuluyor, tartışılıyor. Nitekim Murat Kurum ile Ekrem İmamoğlu arasındaki rekabet kritikleştikçe İstanbul'un gündemde edindiği yer daha da artıyor.

Devamı

Duran, İslam karşıtlığının önemli bir tehdit olduğunu ve bununla mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, "Tabii bunun sadece Batı'da olmadığını da görmemiz lazım. Doğu'da da aynı şekilde bir yaygınlaşma var. Hindistan'daki gidişat Müslümanlara karşı Hindu milliyetçiliği olarak ortaya çıkan İslamofobik davranış çok ciddi alarmlar veriyor."

Türkiye, 31 Mart günü yapılacak olan Mahalli İdareler Genel Seçimleri ile dört yıllık seçimsiz bir döneme geçecek. Son on yıla bakıldığında ise üst üste yapılan seçimlerin ve referandumların sayısının sekiz olduğu görülmektedir. Yakın dönemde yapılan bu seçimler ve oylamalarda seçim güvenliği, seçimlerin serbestliği ve adilliği konuları çok sık gündeme getirildi. Oysa yakından bakıldığında Türkiye'nin seçim tecrübesi ve birikimi bu yöndeki iddiaları desteklememektedir.

Yakın dönemde Rusya-Ukrayna Savaşı'na yönelik geliştirdiği diplomatik açılımlar, Suriye ve Irak'taki terör örgütleriyle askerî mücadelesi, Gazze'deki insanlık dramına karşı duruşu ve savunma sanayii hamleleri ekseninde uluslararası kamuoyunun radarına giren Türkiye, 2023 yılında hem sosyo-ekonomik hem de siyasal kazanımlarını koruyup geliştirme hususunda kritik görülebilecek bir Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Seçimleri'ne sahne oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı, seçimlerde şüpheye yer bırakmayacak şekilde başarılı sonuçlar elde etti. 100. yıldönümünü kutlayan Türkiye'de Erdoğan'ın karizmatik liderliği ve Cumhur İttifakı'nın ortaya koyduğu stratejik akıl bir kez daha karşılık buldu. Dolayısıyla 2023 seçimlerinden siyasal gücünü koruyarak çıkan Cumhur İttifakı bileşenleri 31 Mart'ta gerçekleşecek yerel seçimlere sosyo-psikolojik üstünlükle giriyor.

Türkiye'nin terörle mücadelesinde sınır ötesi askeri harekâtlar bağlamında yeni bir dönem başlıyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak'ta atılacak adımlara ilişkin oluşturduğu söylem ve ilk işaretlerin ardından artan diplomasi trafiği ile birlikte iyice olgunlaşan bir süreç söz konusu.

Yerel Seçimlerde Sandık Başı Etkisi

Sandıklara 5 gün kala Cumhur İttifakı ve CHP seçmene iki aday havası oluşturacak argümanlarla yöneliyor. "Partinin adayı kazanamayacak sana yakın adayı kazandır yoksa istemediğin bir aday şehrini yönetecek" söylemine dayalı bu kampanyanın amacı ikinci tur etkisi oluşturmak.

Devamı
Yerel Seçimlerde Sandık Başı Etkisi
SETA quot 31 Mart'a Doğru Türkiye quot Başlıklı Panel Düzenledi

SETA "31 Mart'a Doğru Türkiye" Başlıklı Panel Düzenledi

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA) "31 Mart'a Doğru Türkiye" başlıklı panel düzenlendi.

Devamı

Bu analizde AK Parti’nin yerel seçim kampanyası, söylem ve stratejisi üzerinden ana hatlarıyla değerlendirilmiştir

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Haber Global ekranlarında yayınlanan Madde Madde Gündem programında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır’da terörle mücadele bağlamında söyledikleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

2024 yerel seçimleri, ittifak sistemi ve siyasetinin AK Parti ve CHP açısından ürettiği farklı kazanma yöntemlerini de görünür kıldı. Buna göre AK Parti kaybettiği seçmenlerini blok içinde tutarak (2018-2023), CHP ise muhalif blok seçmenlerini kendisine geçişken kılarak (2019-2024) kazanabildiği bir ittifak modeli üretti. Söz konusu modellerin ne kadar sürdürülebilir olduğu ve siyasi kırılmanın ne zaman yaşanacağını ise zaman gösterecek.

Muhasebenin orta ve uzun vadede ısrarla uygulanan bir yol haritasına dönüşmesi gerekiyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 89. sayısı raflarda yerini aldı.

Partiler ve liderler 31 Mart yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken siyasetin yeni dönemde nasıl şekilleneceği merak konusu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çok kritik bir dönemde Irak'ı ziyaret etmeye hazırlanıyor. 22 Nisan'da önce Bağdat, ardından ise Erbil'e geçerek muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirecek. Geniş bir heyetle yapılacak bu ziyaretlerde önemli anlaşmaların imzalanması bekleniyor. Özellikle son dönemde Türkiye-Irak arasında büyük ölçekte Dışişleri Hakan Fidan'ın dizayn ettiği stratejik bir yakınlaşma söz konusu. Bölgesel meydan okumalara paralel olarak tezahür eden ortak çıkarlar iki ülkeyi birlikte hareket etmeye teşvik ediyor. Ortadoğu jeopolitiğinde yaşanan çatışma ve eskalasyonlar ile bölgesel savaş ihtimali iki ülke açısından da engellenmesi gereken ciddi tehditler barındırıyor. Dolayısıyla birlikte hareket edebilmek eskiye nazaran çok daha önemli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti, Türkiye’nin bölgede aktif ve etkili bir diplomasi yürüttüğünün ve stratejik etkileşimini artırma niyetinin açık bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetiyle dün Bağdat ve Erbil'deydik. Erdoğan, Bağdat'ta Cumhurbaşkanı Reşid ve Başbakan Es Sudani'yle, Erbil'de de IKBY Başkanı Neçirvan Barzani ve IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile görüştü. Cumhurbaşkanımızın 12 yıl sonra gerçekleştirdiği bu ziyaret Türkiye ve Irak arasında yeni bir dönemin kapılarını açtı.

CHP Genel Başkanı Özel, grup başkanvekilliği dönemindeki "polemikçi" tarzından farklı bir siyaset üslubu sergiliyor.

Dün AK Parti Genel Merkezi'nde 1 saat 35 dakika süren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özel görüşmesi ile yeni bir siyasi süreç başladı.

Türk dış politikasının bölgesel ve küresel dengelere göre pragmatik adımlar atarak kendine alan açma çabasının yeterince anlaşıldığı söylenemez. Batı ittifakından ‘koptu kopacak’ şeklinde yapılan analizler, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını rasyonel biçimde tespit edip ona göre hareket edemeyeceği yanılgısına dayanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Transatlantik İttifakı ötesinde geliştirdiği her ilişki ya Batı’ya alternatif ya da Batı’dan uzaklaşma olarak sunulunca, Türkiye’nin dış politikasıyla ilgili temelsiz önyargılar oluşuyor. Türkiye analizleri Batı’yla Doğu arasında sıkışmış ve sürekli gelgit yaşayan bir ülke algısının farklı varyasyonları haline gelince, Türk dış politikasına ilişkin sorunlu perspektifler yaygınlık kazanıyor. Türkiye’nin meşru ulusal çıkarları ve öncelikleri olduğu varsayımından hareket edilmedikçe bu analizlerin derinlikli bir izah sunma imkanları da ortadan kalkıyor.