Türkiye-Batı İlişkilerinde Yaşanan Dönüşüm Nasıl Yönetilmeli?

Ukrayna krizindeki dengeli politikasını daha önce başlattığı ABD, AB, Körfez, Yunanistan ve İsrail ile normalleşme politikası ile birleştiren Türkiye, Batı ile ilişkilerinde yaşanan stratejik dönüşüme katkı vermeye istekli.

Devamı
Türkiye-Batı İlişkilerinde Yaşanan Dönüşüm Nasıl Yönetilmeli
Olağanüstü NATO Zirvesi nin Ardından

Olağanüstü NATO Zirvesi’nin Ardından

Rusya tehdidinin uzun vadeli sonuçlarının NATO'da başlayan dayanışma havasını güçlendirmesi ve zamanla Avrupa'yı da perspektif değişimine zorlaması beklenir.

Devamı

Bu çalışmada alanında önde gelen uzmanlar NATO olağanüstü zirvesinden neler beklenebileceği konusunda fikir vermektedir.

Bu teklifle yapılan rasyonelleştirme, muhalefeti seçim pazarlıklarının ötesine geçmeye, stratejik bir ittifak oluşturmaya yöneltiyor.

NATO'nun Türkiye'nin tecrübelerinden yararlanmaya çalışması ve bunu yeni doktrininin temellerinden biri haline getirmesi gerekiyor. Dahası NATO'nun Türkiye'nin güvenliğini çok daha ciddiye alması gerekiyor zira Ukrayna savaşı çatışmaların tek bir ülke veya bölgeyle sınırlandırılamayacağını bir kez daha gösterdi.

Ukrayna Krizinde Erdoğan Diplomasisinin Farkı

Türkiye, savaşan iki tarafla da güven oluşturan bir ilişkiye sahip. Boğazları savaş gemilerine kapatması hem her iki taraf hem de dünya kamuoyu açısından olumlu karşılandı.

Devamı
Ukrayna Krizinde Erdoğan Diplomasisinin Farkı
Ukrayna Savaşında Çin ABD ve Türkiye'nin Rolü

Ukrayna Savaşında Çin, ABD ve Türkiye'nin Rolü

SETA Kıdemli Araştırmacısı ve Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Ferhat Pirinççi, ABD'nin Çin'e Rusya'ya kınamadığı için verdiği gözdağının arkasındaki gerçekleri değerlendirdi.

Devamı

Avrupa'nın geleceğinin şekillenmesinde üç ülkenin kritik rolü var: Rusya, İngiltere ve Türkiye.

Dünya siyasetinin dönüştüğü ve mevcut uluslararası sistemin bunu taşımaya müsait olmadığı meselesi Antalya Diplomasi Forumu'nda öne çıkan en önemli başlıktı.

Türkiye merkezli diplomasi trafiğinin artarak devam etmesi bekleniyor. Bu beklenti sadece bölgesel istikrarsızlıklar veya küresel meydan okumalardan kaynaklanmıyor. Diğer bir ifadeyle, Türk diplomasisi bu hususlar dahil olmak üzere girişimci bir karakterde ve yapıcı bir şekilde her geçen gün etkisini artırıyor. Bu etki artık kimsenin göz ardı edebileceği nitelikte değil.

14 Mart 2022 Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ikili ilişkiler ve bölgesel meseleleri görüşmek üzere Ankara'ya ilk resmi ziyaretini gerçekleştirecektir.

Uzun ve zahmetli bir sürecin sonucunda geliştirilen TURKOVAC, esasen birden çok öneme sahip.

Dış politikada Erdoğan'ın değer ile çıkarı sentezleyen realist yaklaşımının en bariz örneği, Ukrayna krizinde ortaya koyduğu aktif diplomasi. Dünya henüz bu yeni paradigmaya hazır olmayabilir. Ancak küresel belirsizliğin ve büyük güç rekabetinin ufkumuzu kararttığı bir dönemde önümüzü aydınlatacak yeni paradigmaya çağrı her zaman kıymetlidir.

2. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu 15 Mart'ta Ankara'da düzenlenecek.

Rusların sivilleri şehirlerden göndererek savaşı derinleştirdiği diğer yandan Batı'nın enerji dahil ağır yaptırımları en yüksek seviyeye çıkardığı dönemdeyiz. Bu dönem tamamlanmadan müzakerelerin savaşı bitirmesi ihtimali uzak. Ancak Türkiye'nin ısrarla diplomasiyi ve arabuluculuğu önceleme çabaları çok kıymetli. Savaşın dördüncü aşamasında, ne zaman gelir henüz belirsiz, bu çabaların sonuçları olacak.

İktidar, Ukrayna krizini dinamik şekilde ele alıyor. Amaç, Türkiye'yi savaşın etkilerinden mümkün olduğu ölçüde korumak ve barışın yolunu açabilecek bir politikaya katkı verebilmek.

Altı muhalefet partisi, 28 Şubat'ta bir araya gelerek 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' adını verdikleri ve parlamenter sistemi geri getirmek adına üzerinde uzlaştıkları 'ilkesel mutabakat metni'ni kamuoyuyla paylaştı

Türkiye insani diplomasiden yana tavır alıyor. Afrika'da en fazla temsilciliği bulunan ülkeler arasında üst sırada yer alan Türkiye kıtanın kalkınması için çaba gösteriyor. Karşılıklı ortak kazanca odaklanan Türkiye kıtanın sahip olduğu reel olgular üzerinden politika gerçekleştiriyor.

Ankara'nın kıtada gösterdiği yoğun mesai Avrupa başkentlerini rekabetten ziyade işbirliğine yönlendirebilir. Türkiye'nin Afrika derinliği giderek ticaret hacmini geliştirmekten öteye geçiyor ve büyük güçlerle ilişkilerini etkileyecek stratejik bir alana dönüşüyor.