Savaş Suçlusu Neoconların Türkiye Takıntısı

Dünyanın bir neocon küstahlığı sorunu var. Bir seri katilin kurbanlarını suçlamasına benzer bir psikoloji ile hala utanmadan tepeden bakabiliyorlar. Oysa ayar çekmeye çalıştıkları Türkiye, 28 Şubat Türkiyesi değil.

Devamı
Savaş Suçlusu Neoconların Türkiye Takıntısı
Siyasetin Başkanlıklaşması

Siyasetin Başkanlıklaşması

Bazı ülkelerde “siyasetin başkanlıklaşma” dönemlerinde, siyasal istikrarın arttığı, ekonomik gelişmelerin canlandığı ve iktidar süresinin uzadığına yönelik bulguların ardından, Avrupa’da bazı ülkeler önemli yasal ve anayasal değişikliklere gitmişlerdir.

Devamı

AK Parti muhaliflerinin keskin dilinin etkisindeki Batı medyası "değerler" adı altında Erdoğan'ı "Batı'nın ötekisi", hadi şimdilik "düşmanı" demeyeyim, olarak kodluyor.

İlk defa HDP içerisinden birisi, PKK'nın şehirlerde gerçekleştirdiği bombalı saldırıları "terör eylemi" olarak değerlendirdi. Açıkça PKK'nın bölgede çatışmaları başlatması ve şehirlerde kazdığı hendek siyasetinin yanlış olduğunu dile getirdi

Türkiye'nin demokrasisini eleştirmekte fayda gören Batı başkentlerinin kriz içine giren kendi "medeniyet değerlerini" korumalarının yolu Müslümanlar ve Türkiye ile birlikte çalışmaktan geçiyor. Cebelleşmekten değil.

HDP bugün radikalleşmesini ve gerçek kimliğini gizleyemez bir noktaya geldi. Bu saatten sonra HDP için İslamcı Kürtleri taşımak hiç de kolay değil.

ABD-PYD İttifakı Türkiye İle İlişkileri Bozuyor

ABD'nin PYD'ye yönelik yardımı, Türk kamuoyunda Suriye'de Amerikan vesayetinde küçük bir PKK devleti kurulmakta olduğu yönündeki şüphe ve endişeleri körüklüyor.

Devamı
ABD-PYD İttifakı Türkiye İle İlişkileri Bozuyor
Foreign Affairs Her Şey Bir Yalan mıydı

Foreign Affairs: Her Şey Bir Yalan mıydı?

Türkiye’nin hendek kazıp her tarafa EYP yerleştiren PKK’lılara karşı operasyonları, Foreign Affairs tarafından şimdiden başarısız ilan edilmiş.

Devamı

Erdoğan’ın Yeni Anayasa ve sistem değişikliği hedeflerine ulaşmak istemesinin nedeni, muhalifleri tarafından dile getirildiği gibi ve ‘endişeli’ bir kısım AK Parti eliti tarafından da paylaşıldığı hâliyle kendi liderliğini ve ‘otorite’sini tesis etmek değil, bilakis kişisel liderliğine bağlanan umutları kurumsallaştırmak istemesidir.

Orhan Bey, İtalyan La Repubblica gazetesine bir söyleşi vermiş. "Türkiye'nin kimse tarafından umursanmadığı, o eski güzel günleri özlüyorum" demiş. Sanatçı burada 'nostalji' hissini mi duyumsamış?

Erdoğan merkezli tartışmalar devam ede dursun; Ortadoğu alevler içinde, Avrupa’da ırkçılık yükseliyor, ABD’de Trump ırkçı vaatleriyle başkanlığa doğru yürüyor, PKK, DAİŞ gibi terör örgütleri masum insanları terörize ediyor, Akdeniz’den ölüm haberleri gelmeye devam ediyor…

PKK'nın geçtiğimiz temmuzda başlattığını söylediği "devrimci halk savaşı"nın amacı netti. Ülkeyi "iç savaş" ortamına sürüklemek ve "kaos yaratmak." İstikrarı, büyümeyi, normalleşmeyi, barış ve huzur ortamını baltalamak. PKK bunu yaparken, HDP'nin aldığı oyu kendisine kalkan yaptı.

AK Parti'ye muhalif bütün öneriler Türkiye'de "olağanüstü hal" yaşandığı tezinden hareket ediyor. Halbuki "olağanüstülük" muhalefetten ziyade AK Parti'nin gücünü pekiştiriyor. Muhalefet için bu sarmalın içinden çıkmak hiç de kolay değil.

İhracat kanadındaki nominal daralma birim değer düşüş kaynaklıyken, miktar tarafında ise artışı yavaşlayan bir görüntü tespit ediyoruz.

Alman Parlamentosu'nun bu kararı, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin "kültürel hınç" ve "dışlayıcı" tutumlarla Türkiye'ye baktığının bir göstergesi.

Bütün bu süreç, "mülteci krizi" başta olmak üzere ihtilaf içinde olunduğu düşünülen hususlarda Türkiye'yi köşeye sıkıştırma çabasının bir ürünü. Oysa bu hiç de rasyonel bir adım değil.

Türkiye'nin 2005'te başlattığı Afrika açılımı ekonomik büyüme, siyasi etki alanını genişletme, insani diplomasi ve kültürel entegrasyon ajandalarının birer cüzü olarak varlık buldu.

Türkiye hem insani yardım hem de siyasi geçiş sürecinin yönetilmesi açısından Somali'de önemli bir rol üstleniyor. Ancak iç savaştan yeni çıkan ülke hâlâ Şebab terörü pençesinde siyasi istikrarı sağlamaya çalışıyor.

Türkiye’nin mülteci meselesi konusunda Avrupa’nın düştüğü acziyeti siyasi baskı aracı olarak kullandığını düşünen Merkel hükümeti Ankara’ya karşı bir güç gösterisinde bulunmak istiyordu.

Bölgemizin yakın vadede değişmesi mümkün olmayan konjonktürü sebebiyle güçlü-etkin bir orduya ihtiyacımız var. Ancak darbe yapma ihtimalinin ise tümüyle bertaraf edildiği bir sivil denetim altında olmak şartıyla.

Türkiye ile Almanya’nın mülteci meselesinde ortak çıkarları olsa da, ikili ilişkilere daha geniş bir çerçeveden bakıldığında birçok problem noktasının varlığı göze çarpmaktadır. Bu noktada sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir.