16 Nisan Sonrası Dış Politika

Gelinen noktada Avrupa medyasında bitmek bilmeyen "diktatörlük" suçlamaları AB'nin Türkiye üzerinde dönüştürücü bir gücü kalmadığını yeniden ve yeniden göreceği bir düzlemde gidiyor.

Devamı
16 Nisan Sonrası Dış Politika
Erdoğan Derhal AK Parti nin Başına Geçmeli

Erdoğan Derhal AK Parti’nin Başına Geçmeli

AK Parti'nin merkez siyasetteki rolünü ülkeye daha fazla hizmet edecek şekilde devam ettirebilmesi için bir an önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partinin başına geçmesi gerekiyor.

Devamı

AK Parti bir taraftan 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanacak, diğer taraftan uyum yasalarının çıkarılması için çabalayacak. Ancak, iktidar partisi olarak, siyasetin sosyolojisini de göz ardı etmeden kendi dönüşümünü gerçekleştirecek.

Batı merkezci, oryantalist zihinleriyle meseleyi analiz etmeye çalışıyorlar ve “evetçilerin gerçeği göremeyen cahiller olduğu” sonucuna varıyorlar.

Türkiye ile AB ilişkileri geçmişi incelendiğinde, AB’nin ve AB üyesi ülkelerin belki de tarihinin hiçbir döneminde bir ülkenin iç siyasetinde bu kadar açık ve militanca bir tavırla pozisyon aldığı görülmemiştir.

Sandıktan çıkan tablo, halkın Erdoğan ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu yeni bir ‘zafer’ olarak tarihe geçecek.

Muhalefet Yorgunluğu

Kazanılan bir referandumdan yola çıkarak AK Parti'nin iktidar yorgunu olduğu öne sürülebilir mi?

Devamı
Muhalefet Yorgunluğu
Resim Netleşiyor

Resim Netleşiyor

Amerika atacağı her adımda Rusya'nın Suriye içerisindeki askeri varlığını dikkate almak zorunda. Bu da Trump'ın ağır hareket etmesine neden oluyor.

Devamı

Benim gözümde Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi 15 Temmuz gecesi başlayan bir maraton. Ve kanaatimce üç etaptan oluşuyor.

Türkiye, bütün yapay siyasal mühendislik çabalarına rağmen 16 Nisan'da büyük bir eşik atladı ve yoluna çok daha güçlü şekilde devam ediyor.

Türkiye’nin Sincar ve Karaçok saldırıları PKK ve türevleriyle mücadele konusunda kararlı olduğunu ve bu mücadele çerçevesinde sınırları zorlayacağını gösterdi.

Anayasa değişikliği kabul edilirse Türkiye’nin otokratik bir ülkeye dönüşeceğini iddia eden Avrupa medyası daha referandum sonucunu beklemeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı diktatör ilan etmişti.

SETA Stratejik Araştırmalar Direktörü Hasan Basri Yalçın,16 Nisan referandum süreci üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Bu halkoylaması sonuçlarını doğru okuyabilmek için hem siyasi hayatımızdaki diğer halkoylamaları hem de 2014 cumhurbaşkanlığı seçimleri ile kıyaslama yapmalıyız.

Önümüzdeki dönemin, sosyal ve ekonomik anlamda kucaklayıcı, kuşatıcı bir perspektifle şekillenmesini önemsiyorum.

16 Nisan’ı ihtiyaç yapan daha öncesinde Türkiye’nin yaşadığı sistemsel krizler ve bu krizlerin çözülmesi için yapısal çözümlerin üretilememesiydi.

Türkiye'nin yeni bir başarı hikayesi yazması için alışılmışın dışında bir değişime, dönüşüme ve yeni bir başlangıca ihtiyacı var.

AK Parti ve Erdoğan döneminde bölgeye yönelik devletin hizmet yatırımlarını, Kürt toplumunun önemli bir çoğunluğu takdirle karşılıyor.

Mevcut sistemin krizlerinden kurtulmak için nasıl Erdoğan'a ihtiyaç var ise Kürtlerin bu ülkedeki geleceğini garantiye almak için de Erdoğan'ın liderliği gereklidir.

Avrupalıların, Türkiye’ye karşı terör örgütlerini himaye eden tutum içerisinde olmaları bir “skandal” değil de, Türkiye’nin bu örgütlere yönelik istihbarat faaliyeti yürütmesi bir skandalmış.

Kontrolsüzce, çırpınıp duruyor, çırpındıkça batıyor