Avrupa İslamofobi Raporu 2018 Yayında EIR2018

Avrupa İslamofobi Raporu 2018 Yayında | #EIR2018

Avrupa İslamofobi ve Dinsel Hoşgörüsüzlüğe Karşı Mücadele Haftasında “Avrupa İslamofobi Raporu 2018” Yayında

Devamı

Dahası, Christchurch katliamı tüm Batı dünyasındaki Müslümanların ölümcül bir tehdit altında olduğunu göstermekle kalmıyor. Gittikçe güçlenen bir olguyu tespit etmek durumundayız. Batı dünyasında aşırı radikal bir fanatizm fırtınası esiyor.

Bu analiz BAE liderliğindeki bölgesel eksenin Suudi Arabistan üzerinden Selefiliği kendi bölge stratejisi için araçsallaştırmasını ele almaktadır.

DEAŞ'ın başlangıcı gibi sonu da muamma ve sorularla dolu. Yeni vekalet savaşlarında canlandırılmak üzere DEAŞ şimdilik tasfiye ediliyor.

Bu çalışma dünyada ve Türkiye’de radikalleşme ve aşırıcılığın üniversitelerdeki serencamına odaklanmıştır.

Kitap: Ortadoğu'da Devlet Dışı Silahlı Aktörler

Bu çalışma DDSA olgusunun yeni Ortadoğu güvenlik mimarisi ve ikliminde oynadığı rollere odaklanmaktadır. Bu grupların doğaları, değişen rolleri ve bölgesel düzene yönelik ortaya çıkardıkları güvenlik risklerini ele almaktadır. Ayrıntılı ve çok yönlü analizleriyle kitapta yer alan makaleler DDSA’lar bağlamında egemenlik, jeopolitik, ideoloji, savaş, teknoloji, çatışma, terörizm, asimetrik savaş, düzensiz savaş ve şehir savaşı gibi olguların değişen karakterleri ve bunların bölge siyaseti üzerindeki etkilerine dair bulgular sunmaktadır.

Devamı
Kitap Ortadoğu'da Devlet Dışı Silahlı Aktörler
Alman İslamı ve Almanya nın Yaklaşan 28 Şubat ı

Alman İslamı ve Almanya’nın Yaklaşan 28 Şubat’ı

Geçen hafta İç İşleri Bakanı Horst Seehofer başkanlığında toplanan Alman İslam Konferansı, katılımcıları, tartışılan konular ve açık büfede yer alan domuz eti ikramıyla pek çok tartışmaya yol açtı.

Devamı

Batı demokrasileri uzun süredir bir bunalıma doğru sürükleniyor. Merkez partiler eriyor. Sağ ve sol radikal siyasi yapılar güçleniyor. Bu eğilim, toptan ve derin bir krize kadar da devam edecek…

Alman İslam Konferansı nedir? IV. İslam Konferansı’nda yeni olan nedir? Konferansın hedefleri nelerdir? İslam Konferansı’na kimler katıldı ? Katılımcılar hangi kriterlere göre seçildi? Alman devletinin İslam Konferansı’ndaki rolü nedir? İslam konferansının başarılı olma şansı nedir?

Katılımcılara 'domuz ürünleri de sunulmasıyla' medyaya yansıyan Konferans, aslında tam bir devlet projesi. Sloganı 'Almanya'dan ve Almanya için bir İslam.' İstenen ise Almanya'da yaşayan 4.5 milyon Müslüman'ın 'Almanya'ya ait bir İslam tanımı' geliştirmeleri.

11 Eylül terör saldırılarından sonra Fransız İslamı, Alman İslamı ve Avusturya İslamı gibi ehlileştirilmiş ve sekülerleştirilmiş bir İslamiyetin dizayn edilmesi çalışmalarına hız verildi.

SETA Medya ve Toplum Araştırmacısı Ali Aslan yeni dünya düzeninde devletlerin birbirlerine karşı yaptığı manipülasyonlar hakkında değerlendirmede bulundu.

Türkiye'nin İslam anlayışına 'liberallik' adına hücum etmek stratejik körlükten başka bir şey değil.

İtalyan devletinin sergilediği güvenlik ve terörle mücadele odaklı yaklaşım, İslam konusunda Müslümanları da süreçlere dahil eden politikalar benimsemesine engel oluyor.

Almanya’da yaşayan Müslümanlarla Alman devleti arasında bir iletişim ve diyalog mekanizması olduğunu iddia eden devlete bağlı İslam Konferansı, kendine yeni bir görev tanımı yaptı: “İslam’ı yeniden tanımlamak”.

Suriye'de muhaliflerin imha edilmesi üzerine düşünülen bir zafer ilanı Suriye'nin geleceğinde büyük yaralar açacak. Kendini güvende hissetmeyen grup ve bireylerin daha da radikalleşmesi zor olmayacak. Tıpkı 2004 ile 2014 yılları arasında Irak'ta olduğu gibi. Ve çatışmalar sona erse dahi Suriye'nin yeniden inşası ve normalleşmesi mümkün olmayacak.

SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Kemal İnat Rusya’nın İdlib meselesine yaklaşımı hakkında değerlendirmede bulundu.

11 Eylül saldırılarının ardından başlatılan ve dünya genelinde bir şiddet sarmalını tetikleyen teröre karşı savaşın belki de en önemli tahribatı, bilinçli bir propaganda faaliyetiyle Müslüman imajının terörizmle özdeşleştirilmesi oldu.

İdlib'de yaşanacak bir savaş sonrasında bölgede oluşabilecek otorite boşluğunu Türkiye'yi hedef alacak terör örgütlerinin doldurması riski göz ardı edilecek türden değil.

Eğer rejim ve Rus askeri müdahalesi sınırlı olmanın ötesine geçerek kapsamlı ve cezalandırıcı bir askeri saldırıya dönüşürse, o zaman iki büyük gelişmenin ortaya çıkması olasıdır. Bunlardan birincisi, ılımlı silahlı grupların Rusya ve Suriye rejimine karşı radikalleşmesi, ikincisi ise Rusya’ya daha fazla maliyet getirebilecek şekilde Türkiye’nin Astana sürecine yabancılaşmasıdır.