CHP’nin Zor Seçimi

AK Parti tecrübesinin sonucunda CHP bir seçim noktasına geldi. Bir seçim yapması gerektiğini biliyor ve farklı denemelerde bulunuyor.

Devamı
CHP nin Zor Seçimi
Türk-Alman İlişkilerini Anlamak V Diaspora ve Lobi

Türk-Alman İlişkilerini Anlamak V: Diaspora ve Lobi

Türkiye diasporası içerisinde muhafazakâr kitle sayıca büyük çoğunluğu oluştursa da Alman siyasetine etki açısından bunların çok fazla öne çıkamadığı da bir gerçektir.

Devamı

Haber belki gerçek, belki değil. Ama zihniyet gerçek dostlarım.Bu zihniyetin tek derdi Batı'dan alkış almak. Batı'nın derdi de malum

Erdoğan en büyük liderlik testini Gezi kalkışması esnasında verdi. En yakınındaki insanların, partisinin telkinlerine aldırış etmedi.

ABD’de, bu ülkenin Türkiye politikasının kendi çıkar ve algıları doğrultusunda belirlenmesi için çalışan lobiler olduğu gibi, Avrupa’da da aynı şekilde çaba gösteren etkili lobiler vardır.

Macron’un seçimleri kazanmasıyla birlikte, “Yürüyüş Hareketi”nin seçim stratejisinin, önümüzdeki günlerde “hayır” oylarını bir blok olarak görenler tarafından daha da ayrıntılı inceleneceği muhakkak.

Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçiminde İbre Macron'u Gösteriyor

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçiminin 23 Nisan'da yapılan ilk turunda beklenildiği gibi hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı ve en çok oyu alan Macron ile Le Pen ikinci tura kaldı.

Devamı
Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçiminde İbre Macron'u Gösteriyor
AGİT in Taraflı ve Önyargılı Raporu

AGİT’in Taraflı ve Önyargılı Raporu

Tarafgir, ideolojik ve ön yargılı tutum raporun tamamına hâkim durumdadır.

Devamı

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, AKPM kararı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

CHP kendi siyaset üretemeyişini kamufle etmek için topluma kin ve öfke saçtı. Hedef ve duygu birlikteliği sunamadığı seçmenini korku ile bir araya getirmeye çalıştı.

CHP’nin Suriyeli mülteciler üzerinden giderek artan bir göçmen karşıtlığına savrulduklarına bakıldığında Avrupa’da radikal sağ siyasetin yöntemlerini izlediği kolayca fark edilebilir.

Batılı siyaset bilimciler ve gazeteciler son dönemde yoğun bir şekilde Batılı siyasetin giderek daha da popülizme kayan krizini anlamaya çalışıyorlar.

Milliyetçi seçmene yönelik kurguladığı “bölünme” söylemi tutmayan CHP, bu sefer çekmecede her zaman yedekte tuttuğu “rejim” tartışmasını gündeme getirdi.

Uluslararası müesses nizamın temsilcileri Türkiye'yi yıllarca terör sopasıyla hizaya soktular! Bugün yine aynı sopayı gösteriyorlar, ancak bu kez işlemiyor, millet bu oyuna müsaade etmiyor.

Terör örgütleri senkronize, nöbetleşe ve koordineli bir şekilde başkaları adına vekalet terörünü sürdürseler de, diğer taraftan FETÖ, PYD ve PKK ile mücadelede de çok önemli sonuçlar elde edildiği bir gerçek.

Tarih boyunca birçok örneğine rastlamak mümkün olsa da bu tür eylemler sistematik şekilde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra niceliksel olarak yükselişe geçmiş, niteliksel olarak da askeri yöntemden hızla terör örgütlerinin kullandığı asimetrik savaşın sürekli bir yöntemine dönüştürülmüştür.

2016’nın güvenlik gündemini 2015'teki gibi ve DEAŞ merkezli iki tür ana tehditle mücadele oluşturmuştur.

Türkiye Batılı müttefiklerine her iş birliği çağrısı yaptığında, aslında onlardan duygusal değil, akılcı bir Türkiye politikası üretmelerini talep ediyordu.

CHP bütün dinî cemaatlere karşı olduğu gibi, o zamanlar legal bir görünüm arz eden FETÖ’ye de karşıydı. Ancak dikkat buyurun, devlet içerisinde örgütlendiği, darbe yapmaya çalışacağı için değil!

Türkiye’nin siyasal sistemini güçlü ve sağlam bir temele oturtarak, bu yapı içinde sürekli siyasal istikrarı üretecek mekanizmayı oluşturmak gerekiyor.

15 Temmuz sonrasında Türkiye bir imkân yakaladı. Siyasal aktörlerin tepmemesi gereken bir fırsatla karşı karşıya kaldı.