Trump Doktrinini Beklerken...

Washington eliti kendi iç rekabeti ile meşgul iken dünyanın önde gelen başkentleri de ABD'nin yeni dış politikasının nasıl şekilleneceğini merak ediyor.

Devamı
Trump Doktrinini Beklerken
Halep Düşerse

Halep Düşerse...

Esed rejimi sahada gittikçe güçleniyor. Halep'in düşmesi ile kritik bir aşamayı geçmeyi hedefliyor. Ülkenin büyük kentlerinin tümünü ele geçirmiş olma fırsatını yakalayacak.

Devamı

Yeni boşlukların oluşması tehlikesine rağmen Türkiye "sert gücünü" kullanırken Trump ABD'si ile daha reel bir müzakere, pazarlık yürütebilir.

SETA Genel Direktörü Prof. Dr. Duran, "Trump'ın seçilmesi Amerikalılar için sürpriz olabilir fakat Washington eliti için tam bir deprem." dedi.

Tabanda "CHP, PKK -HDP'nin payandası mı" sorusu eşliğinde belli bir tepkinin oluşması -ki son dönemde "yeni devlet" ile ilişkiler bağlamında Kemalist kesimde kısmi bir parçalanma gözlemlenmektedir- beklenebilir.

Toz bulutu dağılıyor. Herkes Washington’un ne yapmaya çalıştığını açıkça görüyor. Türk ordusu ile PYD/PKK çatıştığında kimi destekleyeceğine karar verme zamanı geldi.

Batı'nın Türkiye'yi Mısırlaştırma Çabası

15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında Batı’nın tüm kurumlarıyla takındığı tavır, Türkiye için bir başka Mısır senaryosunun söz konusu ülkelerde yazılmış olduğunu en açık şekilde göstermiştir.

Devamı
Batı'nın Türkiye'yi Mısırlaştırma Çabası
Tehdit Devam Ediyor Ne Yapmalı

Tehdit Devam Ediyor, Ne Yapmalı!

İçeride FETÖ/PDY ile mücadele çerçevesinde gerekli adımlar atılırken bu örgütün dış bağlantıları ve dışarıdaki faaliyetleri konusunda da çok ciddi çalışılması gerekiyor.

Devamı

Meşruiyeti sıfırlanan Gülen hareketinin elinde mensuplarını, diyasporasını Batılı istihbarat kurumlarının daha fazla hizmetine sunmaktan başka bir şey kalmadı.

Batı medyasında 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili öne çıkan temaları başlıca dört ana başlıkta değerlendirebiliriz: odak dağıtma, marjinalleştirme, okuru güncelliğini yitirmiş söylemlere inandırma, açık manipülasyonlar yürütme.

Aksi ispatlanıncaya kadar tüm Müslümanların suçlu olduğu bir ortam var Batı’da. Bu ortam İslam düşmanlığı üzerinden seçim kampanyası yürüten Donald Trump gibiler için de paha biçilmez bir fırsat.

Obama Yönetimi kasım seçimlerinden önce DAİŞ'e karşı yoğunlaştırdığı mücadelesini bir üst seviyeye çıkarmak isteyebilir. Bu, DAİŞ ile mücadeledeki koalisyon ortaklarından daha fazla angajman talep etmesi demek.

Avrupalı siyasetçiler her ne kadar Müslümanlarla değil cihatçı ve teröristlerle savaştıklarını söyleseler de, bu söylem ne yerel ne de küresel kamuoyunda yeterince etkili olamadı.

Avrupalı siyasetçiler her ne kadar Müslümanlarla değil cihatçı ve teröristlerle savaştıklarını söyleseler de, bu söylem ne yerel ne de küresel kamuoyunda yeterince etkili olamadı.

Türkiye, bir sınır ülkesi olmasına, iç güvenliğine yönelik taşıdığı tehdit potansiyeline ve sınırlarını aşarak gelen 2.5 milyona yakın mülteciye rağmen Suriye krizine askeri araçlarla müdahale etmedi.

Putin'in "Türkiye'de radikal İslam yükseliyor" yönündeki tezviratına alkış tuttular. Erdoğan nefretlerinden Putinci oldular. Oysa onca zaman "Erdoğan'ın Putinleşmesi"nden bahsedip durmuşlardı.

Antalya'da, ekonomik problemlerin içine mülteci akınını zor da olsa entegre ederek küresel işbirliğine davet yapan bir platformun içinde, koca bir dönem sonunda bir sabah aniden terörün en ön sıraya gelip konduğu bir konjonktür oluşmuş oldu.

Diyarbakır, Suruç ve Ankara patlamalarına sevinenlerle, Paris'teki terör saldırılarına sevinenler aynı kişiler.

Bugün Mısır, Ortadoğu’da Tunus ile başlayan değişim rüzgârının yeni sembolü haline gelmiş durumda.

Hey, fakir Uygur, uyan, uykun yeter, Sende mal yok, şimdi giderse can gider.

Hamas ile El-Fetih arasında Mayıs 2006’dan bu yana süren, referandum önerileri, erken seçim tehditleri, çatışmalar, ateşkesler arasında gidip gelen pazarlıklar nihayetlendi ve Filistin “ulusal birlik” hükümetine uzun bir bekleyişten sonra kavuştu. 17 Mart itibariyle yeni hükümet güvenoyunu aldı. Hamas-El Fetih militanları arasındaki çatışmaların bir iç savaşa dönüşebileceği kaygısından bu noktaya gelinmiş olması memnuniyet verici.  Ancak Ulusal Birlik Hükümeti ile Filistin için yeni bir dönemin başlayacağını söylemek ne yazık ki pek mümkün gözükmüyor