Putin'in 15 Temmuz gecesi verdiği güçlü desteği Avrupalı liderler verseydi ve Ankara'ya peş peşe ziyaretlerde bulunsalardı bugün "Türkiye- AB baharını" konuşuyor olurduk.
Devamı
Amerika PYD’yi DAEŞ’le mücadelenin bir enstrümanı olarak kullanıp meşrulaştırmak isterken, Türkiye PKK’nın Suriye kolu olan bu örgüte alan açılıp meşruiyet kazandırılmasını istemiyor.
Devamı
ABD ve Rusya birçok konuda birlikte hareket edebilen iki küresel aktör. Türkiye, kendi çıkarları gereğince ABD'ye bağımlı olmaksızın Rusya ile ilişkilerini doğrudan yürütmeye çalışıyor.
Çatışma ve düşmanlık düzleminde olmasa da 15 Temmuz süreci Türkiye’nin özellikle batılı müttefikleri ile bir muhasebe ve yüzleşme yaşamasını kaçınılmaz hâle getirdi.
Batılı ülkelerin FETÖ/PDY örgütünün ülkelerindeki faaliyetlerine izin vermeleri ve destek olmaları onların Türkiye’ye karşı emperyalist politika arzusu içerisinde olduklarının ispatı olacaktır.
Dış politikada yeni bir vizyona ve bu doğrultuda Türkiye’yle de yeni tarz bir ilişki geliştirmeye ihtiyacı olan Amerika’nın Gülen’in iadesini bir fırsat olarak değerlendirmesi gerekiyor.
Lider kadronun tasfiyesi terör örgütlerine karşı mücadelede etkili bir strateji midir? Lider tasfiyesinin FETÖ ile mücadelede etkileri ne olur? Bu yaklaşım PKK ile mücadelede de uygulanabilir mi?
Devamı
İnsanın beline bomba sarmak, bomba bulunamazsa eline otomatik silah verip sivillerin arasına salmak, o da olmazsa bir TIR’ın şoför mahalline oturtup kalabalığın üzerine sürmek… Metotlar değişiyor ancak kendini “feda etmeye” hazır bir insan, değişen metotların merkezinde yer alıyor.
Devamı
DAİŞ'in saldırıları "İslamcıların Batılılara açtığı bir savaş" değil. Radikal selefi ideolojiye sahip DAİŞ'in insanlığa karşı savaşıdır. Hem Müslim hem gayrimüslim olanları mağdur etmektedir.
Tarihî, kültürel, dinî birçok ortak noktamızın bulunması nedeniyle Suriyelilerin Türkiye'ye entegrasyonu iyi bir planlamayla çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir.
Ülkemizin geleceğine "zenginlik" katacak bir hususu 2013 sonrası derinleşen fay hatlarını patlatacak kibrit ateşine çevirmek isteyenlere karşı dikkatli olunmalı.
Gönül isterdi ki muhalefet partilerimizin ufku ‘güzellik yarışması’ finalistlerinden hâllice olsun!
Türk dış politikası gerçekten değişiyor mu? Bu bir üslûp değişikliği mi yoksa prensipler mi değişen? Bu değişim nereye varabilir? Suriye'yi de kapsar mı?
Bahoz Erdal suikastı türü saldırıların moral yıkıcı bir etkisi bulunsa da PKK genelinde örgütü çözücü olmasını beklememek gerekir.
Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.
Bu hafta sonu Varşova’da NATO Zirvesi yapılıyor.Avrupalı ortaklar ve ABD için önemli gündem Rusya’dan kaynaklanan tehdit iken, Türkiye uluslararası terörizme karşı müttefiklerinden dayanışma bekliyor.
Artık mesele, ABD'nin DAİŞ ile mücadele için kapsamlı bir stratejisi üretmemesi olmaktan çıktı. Bölge halklarının kayıplarını ihmal etmeyi "politika" sayan bilinçli tercih değişmek zorunda.
Evet, mesaj net olmasına net. Ancak, artık bu mesajı anlayan, bu mesajı anlayıp da ‘aman kendi başımıza iş yapmayalım, küresel aktörleri kızdırmayalım, dikkatleri üzerimize çekmeyelim’ diye köşesine çekilen yok. Mesaj net ama alan yok!
MHP’yi bir olağanüstü kongre daha bekliyor. İlk kongre mahkeme kararı ile oldu. Salonda sadece muhalifler vardı. Diğer kongre genel merkez kararıyla olacak ve salonda hem Bahçeli taraftarları hem de muhalifler olacak. Siyaset mahkemelik olmuştu, inşallah karakolluk olmaz.
AK Parti muhaliflerinin keskin dilinin etkisindeki Batı medyası "değerler" adı altında Erdoğan'ı "Batı'nın ötekisi", hadi şimdilik "düşmanı" demeyeyim, olarak kodluyor.
Muhaliflerin liselileri sokağa çağırması, terör olayları etkisiyle yeniden dinamizm kazanan eski Türkiye aktörlerinin, tekrar siyasetin merkezine yerleşmek ve AK Parti iktidarını geriletmek amacına hizmet etmektedir.