Türk-Amerikan İlişkileri Rayından Çıkar mı?

Türk-Amerikan ilişkilerinde buzul çağına girmemek için her iki aktörün “pire için yorgan yakacak” tercihte bulunmaması hayati önem taşıyor. Aksi bir durum, Ortadoğu coğrafyasını daha da hareketli hale getirecektir.

Devamı
Türk-Amerikan İlişkileri Rayından Çıkar mı
ABD PKK yı Neden Destekliyor

ABD PKK’yı Neden Destekliyor?

PKK'nın DEAŞ ile mücadelede ne kadar başarılı olursa olsun uzun vadede bölgede ABD'nin desteğine rağmen tutunması oldukça güç.

Devamı

Sadece Rakka operasyonunda değil post-Rakka operasyonunda şehrin ne olacağı konusunda daha geniş vadede Türkiye ve ABD’nin ortak çalışma alanı olup olmayacağı özel önem taşıyor.

Rakka operasyonunun YPG ile yapılması kararının yarattığı krizin yönetilmesi gerekir. Diğer tabirle, Türk-ABD ilişkilerini Rakka operasyonuna kilitlemek doğru değil.

El-Kaide’yi dünyanın başına bela eden “stratejik zeka”, PKK’yı da bölgenin başında daha büyük bir belaya dönüştürüyor.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş ABD'nin YPG'ye silah yardımı yapma kararı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Hem Terörle Hem de Yalnızlaştırma Çabasıyla Mücadele Edeceğiz

Madem mutlak ittifaklar dönemi kapandı, o takdirde hem gerektiğinde YPG'ye müdahale etmeli, hem de Trump yönetimiyle iyi ilişkiler geliştirme gayretini sürdürmeli.

Devamı
Hem Terörle Hem de Yalnızlaştırma Çabasıyla Mücadele Edeceğiz
Başka Bir Yol Her Zaman Vardır

Başka Bir Yol Her Zaman Vardır

Türkiye, her türlü maliyeti göze alarak kendi yolunu çizme eğilimine girmeli. Bu yol Amerika'yı doğrudan karşıya almak değildir.

Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Trump ile görüşmesinde Suriye sorununun çözümü konusunda ABD’nin daha aktif bir politika izleyeceği izlenimiyle dönmesi, Türkiye’nin Suriye politikasında yeni bir dönemin başlaması anlamına gelebilir.

Türkiye Trump'tan müttefiklik hukukuna uygun hareket etmesini ve CENTCOM'un PYD'ye verdiği desteği kesmesini isteyecek. Karşılığında Türkiye'nin dostluğunu önerecek. Eğer kabul görmezse kendi yolunu çizmek zorunda kalacağını söyleyecek.

ABD Yönetimi’nin, Irak tezkeresinden dolayı Türkiye’den öç almaya çalışan CENTCOM’un sözünü dinleyip ve PKK ile işbirliğine devam etmesinin faturası ABD dahil olmak üzere her aktöre kesilecek.

Trump’ın başkan olmasıyla birlikte ABD’nin Suriye politikasında önceliğin yeniden İsrail eksenine kaydığı görülüyor.

Hatırda tutulması gereken nokta, PKK’nın sadece ABD’nin omuzundan değil aynı zamanda Afrin ve Menbiç’te Rusya’nın da omuzundan ateş ettiğidir. Her iki ülke de PKK’yı bir cepte tutmak istiyor.

İki farklı ülke topraklarındaki tehdit unsurlarına yönelik eş zamanlı bir operasyonun gerçekleştirilmesi, Türkiye’nin terörle mücadele politikasındaki kararlılığının bir göstergesi olarak okunmalıdır.

Referandumun ardından artık iç siyasetteki taşların yerine oturduğu ve iki yıl içerisinde yeni bir seçim beklenmediği düşünülürse, Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte dış politikaya odaklanacağı görülüyor.

Trump, Türkiye'yi durduk yere kaybetmek istemeyecektir. Bu nedenle Türkiye CENTCOM'da özellikle Votel'in tavrını eleştiri konusu yapıp, Votel'in Obama tarzı siyaseti sürdüğünü dile getirebilir.

Dünya’da çok şaşırtıcı şeyler oluyor. Müslüman olduğunu iddia eden bir terör örgütü Türkiye’de dahil olmak üzere tüm Dünya’yı kana buluyor.

Türkiye’nin operasyonlarının, kendilerinin de terör örgütü olarak tanımladıkları PKK’yı hedef aldığını ve operasyonun Suriye ayağında vurulan YPG’nin PKK’nın Suriye uzantısı olduğunu çok iyi biliyorlar aslında.

PKK tam da Irak ve Suriye'de süreklilik arz eden otorite boşluğunu fırsat bilerek yeni stratejileri devreye sokuyor. Kandil'den çıkıp Sincar'a yerleşmenin iki temel amaca matuf olduğu söylenebilir.

CENTCOM’da “biz Rakka’yı alalım da sonrasını Beyaz Saray düşünsün” fikri hakim. Bu sığ düşünce de uzun vadeli stratejiyi, kısa vadeli saha kazanımlarına kurban ediyor.

Amerika ve NATO ziyaretleri öncesinde dünyanın yükselmekte olan güçleriyle görüşmeler yapmanın her halükarda sembolik bir değeri vardır.