Salgında Hangi Ülke Neden Yardım Ediyor?

Ankara'nın yardımları, uluslararası sistemin nereye gideceğine dair kaygıların yükseldiği bir dönemde önemli bir iş birliği arayışının uzantısı..

Devamı
Salgında Hangi Ülke Neden Yardım Ediyor
5 Soru Belçika da Koronavirüs Krizi Üzerinden Türk Toplumuna Yönelik

5 Soru: Belçika’da Koronavirüs Krizi Üzerinden Türk Toplumuna Yönelik Irkçı Suçlamalar

Belçika’nın genel Koronavirüs bilançosu nedir? Türk toplumu Koronavirüs krizinde nasıl günah keçisi haline getirilmiştir? Türk toplumunun hedef gösterilmesine ne tür tepkiler verildi? Sağ popülizm bu durumdan nasıl faydalanmaya çalıştı? Belçika’daki Türk toplumu Koronavirüs krizine karşı nasıl bir tutum sergiledi?

Devamı

Bu krizin şüphesiz en büyük itibar kaybına uğrattığı aktörler ise uluslararası kurumlar, bölgesel örgütler ve çok uluslu şirketlerdir.

Virüs sonrası İtalya'da 'siyasi mesafe' politikasına çeşitli kurbanların arandığı, aşırı sağın sesinin daha gür ve özgüvenli yükseldiği, bütçe krizi, mülteci krizi, Libya anlaşmazlığı gibi sorunların gölgesinde ilerleyen Roma-Brüksel ilişkilerine korona virüsü kaynaklı hayal kırıklığının eklendiği çok boyutlu bir senaryo bizleri bekliyor olacak.

Virüs krizinin mirası olacak çaresizlik, güvensizlik ve korku ortamının siyasi yansımalarını ancak kriz sonrası dönemde göreceğiz. Devletlerin kriz fırsatçılarının yalan haberlerine, korku yayan komplo teorilerine karşıysa ellerinde iki kalkanı var: Şeffaflık ve soğukkanlılık.

Sonuç beklenildiği gibi çıkmayınca, 2020 için ezberlerin yeni sürümleri piyasaya çıkarıldı. Ama algı siyasetine yönelik yeni sürümler fazla umut vadetmiyor.

Algı Üretiminde Sona Yaklaşılıyor

Algıları şekillendirmeye dönük kasıtlı üretilmiş yalan haber ve manipülasyonlar konusunda kritik bir eşikten geçtiğimiz bir gerçek..

Devamı
Algı Üretiminde Sona Yaklaşılıyor

Hukuken ve siyaseten bir temeli olmayan meselelerin sanki mümkünmüş gibi tartışılması giderek artan bir temayül..

Avusturya siyasetinde oy toplamanın en kestirme yolu haline gelen İslam karşıtlığı, toplumda da karşılığını bulan tehlikeli bir düşmanlığa doğru evriliyor.

İç siyaset gündeminde son günlerin en çok konuşulan konusu CHP ile İyi Parti ittifakında bir çatlak olup olmadığı. Her iki parti arasında bazı hususlarda görüş ayrılıkları yaşanması "Millet İttifakı sona mı eriyor?" sorusunu gündeme getirdi.

CHP şimdilik, erken seçim tartışmasını gündeme getirerek ve AK Parti’nin İYİ Parti ile ittifaka göz kırptığını söyleyerek Cumhur İttifakı içinde bir ayrışma başlatma girişimi, Millet İttifakı’nın dağılmasını önlemeye yönelik taktikler.

Uyum politikası, iç barış, insan hakları, güvenlik, yabancı düşmanlığı ve uluslararası algı bağlamında kritik boyutlar içeriyor. İnsanımızdaki ekonomik kaygılarla birleşen "dışlayıcı ve öfkeli" tepkiler açısından da alarm zillerini çaldırıyor.

Dünyada sol ve sola yakın siyasal duruşların genellikle mülteciler gibi dezavantajlı gruplara toleranslı olduğu varsayılır. Ancak, hem Türkiye’de hem de Batı'da, yabancı olanlar Müslüman ya da Müslüman coğrafyanın içinden geliyorsa, gösterilen tepki mülteci karşıtlığı boyutunu hızla aşarak yabancı düşmanlığına dönüşür.

Tüm dünyada tepkisel oylar kullanıldığını ve bu tepkiselliğin neye yönelik olduğunu biliyoruz. Kurumlara, uluslararası sermayeye ve mülteciler gibi alt sınıflara öfkeli olan orta sınıflar bunu siyasi tercihlerinde de gösteriyor. Bilmediğimiz şey orta sınıfların gerçekte ne istediği.

Popülizm, aşırı sağ ve ırkçılık uzunca bir dönemdir sadece Batı siyasetini değil küresel siyaseti de kasıp kavuruyor...

23 Haziran seçimlerinde kritik karar muhafazakar seçmende..

Tüm dünyada orta sınıfların tepkisel oy kullandıklarını konuşuyoruz. Ama tepkinin neye karşı olduğu konusunda yeterince tartışma yok gibi. Kimisi gençlerin tepkisel oy kullandıklarından bahsediyor. Kimisi gençlerin daha fazla özgürlük istediğini düşünüyor. Kimisi orta sınıfların işsizlikten ve refah düzeyinin düşmüş olmasından rahatsız olduğunu düşünüyor. Bunların çoğu gelişigüzel kullanılan değerlendirmeler ve biraz da gereksiz genellemeler.

Geçen hafta gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sonucu ortaya çıkan tabloya göre hükümetteki merkez partiler kaybederken aşırı sağ yükselmeye devam etti.

Merkez partileri Avrupa Parlamentosu’ndaki çoğunluklarını kaybettiler..

Avrupa Birliği'nin 21 üye ülkesi aşırı sağ ve popülizm söylemlerinin gölgesinde Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için sandık başına gitti. 751 parlamenterin belirleneceği ve 400 milyon seçmenin kayıtlı olduğu seçimlere katılımda bu yıl artış gözlendi. 2014 yılında katılımın yüzde 42,6 oranında gerçekleştiği seçimlerde, bu oran 2019'da yüzde 51'e yükseldi. Sağ partiler ve yeşiller bu seçimlerde yükselişe geçerken merkez partilerin oylarında ise düşüş gözlendi. Bu konuyla ilgili olarak SETA Brükel Koordinatörü- Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı; AP seçimlerini, Batı'daki yeni tartışmaları ve AP seçimlerinin Türkiye'ye olası etkileri üzerine SABAH'a önemli açıklamalarda bulundu...