ABD'nin PYD Macerası

Kobani'deki PYD-DAİŞ mücadelesinden bu yana ABD, PYD- YPG'yi Türkiye'yi DAİŞ ile mücadele konusunda baskılamak için "değnek" olarak kullanıyor.

Devamı
ABD'nin PYD Macerası
Langley'in Bravo'su

Langley'in Bravo'su

Bir CIA Başkanı veya Savunma Bakanı’nın her sabah mesaiye köpeği Bravo ile birlikte gelmesi, öğlen aralarında gezintilere çıkması, Ladin operasyonunu planlarken bile onunla ilgilenmesi... Bunlar kulağa garip geliyor, değil mi? CIA’in web sitesine Bravo’nun ölümü üzerine yayınlanan habere bakıldığında; bunun kurumsal imajın bir parçasını oluşturduğu görülüyor.

Devamı

Putin, Türkiye'ye "terör destekçiliği" suçlamasını yöneltmekle yetinmiyor. AK Parti muhaliflerinin bir türlü tüketemediği bir sermayeye, Erdoğan karşıtlığına başvuruyor.

1 Kasım'da AK Parti'nin başarısının altında seçmenlerin istikrarı, güvenliği ve tek başına hükümeti tercih etmesi yatıyor.

Türkiye Suruç saldırısının ardından DAEŞ'e karşı koalisyonda daha aktif rol alma kararı aldı. Türkiye ve Amerika İncirlik'in Amerikan hava kuvvetleri tarafından kullanılması ve kuzey Suriye'de DAEŞ'den arındırılmış bir bölge oluşturulması konularında anlaşmaya vardı.

Amerika'da Obama tarzı, Pentagon tarafından tam anlamıyla benimsenmiş. Bu bakımdan önümüzdeki günlerde de Amerikan yönetiminin bu tavrının süreceği kurumsal olarak da ortaya çıkmış durumda.

ABD Dış Politikası: Her Şey Çok Karışık

ABD dış politikasında mevcut uluslararası krizlerde kimin, neyi, ne sebeple ve neye hizmet için söylediği veya yaptığı henüz açık olmamakla birlikte ortaya çıkan karmaşanın belirli bir stratejinin parçası olmadığı belli gibi.

Devamı
ABD Dış Politikası Her Şey Çok Karışık
Obama'nın Dış Politikası Dökülürken

Obama'nın Dış Politikası Dökülürken

ABD'liler Obama'nın fecaatlerini seçimlerde cezalandırabiliyorlar. Sorun şu ki maalesef Obama'nın Ortadoğu politikasının ceremesini çeken Ortadoğu halklarının Obama'yı cezalandırmasının bir yolu yok.

Devamı

IŞİD'in Musul'u ele geçirmesi ve Bağdat'a doğru ilerlemesi Obama'nın Irak'tan çekilme politikasının iflas etmesi sinyalleri verince yönetim meseleye daha ciddi yaklaşma gereği duydu.

Hem Obama hem de Biden, net fakat başarısız bir şekilde Suriye ve Irak konusundaki kendi beceriksizliklerinin üstünü “günah keçileri” seçerek kapama çabasındalar.

11 Eylül'den sonra Usame bin Ladin ismi Amerikalılar için sıradan bir isim olmaktan öte bir korku ve nefret nesnesi haline gelmişti.

Mısır’da neredeyse iki haftadır devam edegelen protestolar neticesinde ülkede demokratik bir yönetim kurulacağı hayali yavaş yavaş eriyor.

İki haftadır süren eylemlerin ardından, Mısır’da uygun bir ateşkes için kabul edilebilir bir zemin aranıyor. Ateşkesi aslında tüm taraflar istiyor.

NATO Lizbon Zirvesi'nden çıkan yeni stratejik konsept, önümüzdeki dönemde dünya düzeninin parametrelerini ortaya koyması bakımından önemlidir.

Wikileaks sonrasında ABD'nin dış ilişkilerinde yaşadığı sarsıntının boyutları her geçen gün daha da netleşiyor.

Türk-Amerikan ilişkileri son 6 ayında alışılmadık iniş çıkışlar yaşadı. Bu düzensizlikle ilişkili olarak Washington, Ankara ile ilişkileri masaya yatırmıştı. Yaz sonu itibariyle yaşanan olumlu gelişmeler ve gelişen işbirliği alanları ilişkilerdeki geleceğe dönük kriz riskini ortadan kaldırmasa da en azından tarafların krizden kaçınmak için daha kontrollü hareket ettiğini gösteriyor. Nitekim Ağustos sonunda yapılan üst düzey karşılıklı ziyaretler Eylül ve Ekim ayları boyunca da devam edecek. Ne Washington seçim telaşına kapılıp ilişkileri riske atmak istiyor, ne de Ankara seçimler nedeniyle kırılgan hale gelen Kongre'den kaynaklanabilecek riskleri göğüslemek istiyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı düzeyindeki BM ziyaretleri dışında, yoğun bir bakan, bürokrat ve siyasetçi trafiği bekleniyor.

Ermeni lobisinin tezleri tüm açıklığıyla ve tüm siyasi aktörlerce tartışılmadıkça Türkiye bu tasarı kamburundan kurtulamayacak.

ABD’nin yeni başkanı Barack Obama, 20 Ocak 2009’da yönetimi devralacak. “Değişim” mesajıyla Amerikan siyasetine yeni bir soluk getiren, tarzı, üslubu, yenilikçi taban örgütleme kabiliyetiyle Obama, ABD Başkanı’ndan beklentileri de oldukça yükseltmiş oldu. Şimdi ise Obama’nın bu vaatlerini nasıl yerine getireceği, yarattığı ivmeyi koruyarak nasıl bir çizgi izleyeceği en önemli tartışma konularından.

Kürt sorunu, Irak'ın işgalinden sonra bölgesel bir sorun haline geldi. PKK terörü ve Kürt sorununun yönetilebilir bir hal alamamasının nedeni ise Türkiye'nin hesap ve çıkarlarının ABD, Avrupa, İsrail, İran ve Kuzey Irak Kürt yönetimin çıkarlarıyla çelişiyor olmasıdır. Bu noktalarda yapılması gereken, öncelikle diplomatik yöntemlerle meseleyi uzun vadeli bir müzakere süreci olarak görerek, en azından ABD ve Avrupa ülkelerinden bir kısmının Türkiye'nin yanında yer almasını sağlayabilmek, diğer bölge ülkeleriyle de bu konuyla ilgili uzlaşı alanlarını artırmak ve çok boyutlu bir diplomasi sürdürmektir.

ABD 1904 yılında Küba, Porto Rico, Guam ve Filipinlerin tamamını ele geçirdiğinde dönemin Amerikan Başkanı William McKinley bu ‘Yeni Roma’ idealini kayda değer bir şekilde ifade etmiş ve bunu ‘beyaz adamın yükü’ olan ‘medenileştirme misyonuyla’ birleştirmişti:  “…Bütün bu yerleri almaktan başka çaremiz kalmamıştı. Şimdi Filipinlileri eğitmemiz, medenileştirerek seviyelerini yükseltmemiz, Hıristiyanlaştırmamız ve İsa’nın da kendileri için olduğu insanlar olarak onlar için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.” Amerika’nın askerî ve ekonomik bir imparatorluk olma ideali artık teolojik bir nitelik kazanmıştır. Başkan McKinley’den tam bir asır sonra Başkan Bush, Amerika’nın teröre karşı mücadelesini benzer referanslarla meşrulaştırmaya çalışıyor.