Yavuz Güçtürk: İnsan Hakları Meselemizi Çözmeden Model Olamayız

Yeni Asya gazetesinin sorularını cevaplayan SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırma Asistanı Yavuz Güçtürk, Türkiye'nin kendi insan hakları sorunlarını çözmeden, başka ülkelere model olmaktan söz etmesinin doğru olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Devamı
Yavuz Güçtürk İnsan Hakları Meselemizi Çözmeden Model Olamayız
Suriye'de Birleştikçe Güçlenen Muhalefet

Suriye'de Birleştikçe Güçlenen Muhalefet

Muhalefet birleştikçe güçleniyor ve yedi düvele karşı ilerleme kaydediyor. Rejim tarafı ise doğal olarak muhalefetin birleşmemesi için elinden geleni yapıyor.

Devamı

Musul sonrası ‘ana akım' gazeteler en marjinal fanatik ulusalcı-sol gazetelerin dipnotları şeklinde çıktılar.

İsrail, Suudi Arabistan ve ABD başta olmak üzere bir çok devlet ve aktör; toplumsal desteğe sahip, demokrasiye uyumlu bu hareketleri boğmak adına bir yandan eski rejimlerin güçlenmesine destek verirken, bir yandan da radikal selefi örgütleri destekledi.

Dün El-Kaide üzerinden keşfedilen ‘konforlu bela' bugünlerde IŞİD üzerinden kullanılmaya başlandı. Adeta kafayı kaldırma ihtimali olan bütün aktörleri terbiye etmek için bir sopa vazifesi görüyor.

Siyasetten umudunu kesenlerin artması aşırı örgütlerin rol çalması için verimli zemin oluşturmaktadır. Ancak bu tür örgütlerin İslam coğrafyasında geniş bir toplumsal karşılığı bulunmamaktadır.

Nereden Nereye...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu... Bundan 17 sene önce birisi, 2014 yılında Türkiye siyasal sisteminin en tepesine bu iki isim oturacak deseydi muhtemelen önüne Hürriyet'in “Muhtar bile olamaz” manşetli nüshası koyulacaktı.

Devamı
Nereden Nereye
IŞİD Tehdidi Gölgesinde Türkiye-ABD İlişkileri

IŞİD Tehdidi Gölgesinde Türkiye-ABD İlişkileri

SETA analisti Kılıç Buğra Kanat, IŞİD tehdidinin Türkiye ve Amerika'nın bölgeye yönelik politikalarını birbirine yaklaştırabileceğini ve böylelikle bölgenin istikrarını hedefleyen yeni bir işbirliğinin ortaya çıkmasına sebep olabileceğini belirtti.

Devamı

İslamofobi'nin Müslümanlar üzerinde olumsuz bir etkisi vardır ve neticede onları, özellikle Müslümanların azınlık olduğu Batı ülkelerinde, toplumdan dışlayıcı ayrımcı uygulamaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Uluslararası bir İslam Üniversitesi kurmak için, sağlam bir vizyon ve felsefemiz olduğunu düşünüyorum. Şartlar ve zaman bizi buna fazlasıyla hazırlamış durumda.

1979 İran Devriminden günümüze ABD ile "büyük şeytan- haydut devlet" ilişkisine sahip olan İran, nükleer müzakereler ve IŞİD ile mücadele sayesinde yepyeni bir açılım yapma imkânı yakaladı.

Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun teşrif edeceği konferansta, Balkanlar, Kafkasya ve Çin'den katılımcılarla İpek Yolu'nda ticaret, lojistik, kültür ve siyaset alanlarında işbirliği imkânları tartışılacak.

Artık askeriyeyi model alan değil, daha çok topluma açık/barışık ve üniversite mezunları arasından seçeceği bir kitle üzerinden kendisini kuran bir emniyet kurumumuz olacak.

Afganistan'ı Sovyetlere kaybetmek istemeyen Washington yönetimi bu ülkeye yönelik politikalarını Pakistan üzerinden yürütmüş, Sovyet işgaline karşı direnen İslamcı grupları Pakistan ordusu ve istihbaratı üzerinden silahlandırıp desteklemiştir.

Grup çıkarlarına ve başarısına odaklanan asabiyenin, ümmetin maslahatını yok ettiğine Irak'ta ve Suriye'de birçok örnekle şahit olduk.

İçindeki Soğuk Savaş dinamiklerine girmeden tanımlayacak olursak; AFP, ABD'nin 1954'te, dünyanın nükleer teknolojide ilerlemesi maksadıyla öncü olduğu bir işbirliği programıydı.

Salih Husilerle anlaştığı dönemde, Suudi Arabistan'da yaşamaktaydı. O dönemde ülkeyi Kral Abdullah yönetmekteydi. Haliyle Krallık Divanı'nın Husi-Salih anlaşması biliyor olduğu iddia ediliyor

Bir mutabakata varıldı fakat yol hala çetin. ABD'de Cumhuriyetçiler açık muhalefetlerini ortaya koydular, hatta Ruhani'ye mektup yazıp "biz yönetime geçince anlaşmayı iptal ederiz" bile dediler.

Ortadoğu siyaseti, bölgesel ölçekte yoğun şekilde devam eden Libya, Irak, Suriye ve IŞİD krizlerini aşmakta zorlanırken, "mezhepsel çatışma" vurgusunu içeren daha derin bir çıkmaza sürükleniyor.

Büyük ümitlerle iktidara getirilen Demokrat Parti, Adnan Menderes liderliğindeki vatanperver coşkusuyla, bu toprakların hak ettiği güce kavuşması için yaptığı ekonomik ve sosyal hamlelerle dikkat çekmekle kalmıyor, uluslararası arenada da görülmemiş bir hareketliliğe imza atıyordu.

Son yıllarda gerek yerinden edilenlerin gerekse mültecilerin tırmanışındaki ana sebep ise, Suriye'deki savaş. BM raporu, dünyada yerinden olan her 5 mağdurdan 1'inin Suriyeli olduğunu söylüyor.