İran'la Mutabakat Olumlu, Yol Çetin

Bir mutabakata varıldı fakat yol hala çetin. ABD'de Cumhuriyetçiler açık muhalefetlerini ortaya koydular, hatta Ruhani'ye mektup yazıp "biz yönetime geçince anlaşmayı iptal ederiz" bile dediler.

Devamı
İran'la Mutabakat Olumlu Yol Çetin
Yemen Operasyonunda Gözden Kaçan Etkenler

Yemen Operasyonunda Gözden Kaçan Etkenler

Salih Husilerle anlaştığı dönemde, Suudi Arabistan'da yaşamaktaydı. O dönemde ülkeyi Kral Abdullah yönetmekteydi. Haliyle Krallık Divanı'nın Husi-Salih anlaşması biliyor olduğu iddia ediliyor

Devamı

İçindeki Soğuk Savaş dinamiklerine girmeden tanımlayacak olursak; AFP, ABD'nin 1954'te, dünyanın nükleer teknolojide ilerlemesi maksadıyla öncü olduğu bir işbirliği programıydı.

Grup çıkarlarına ve başarısına odaklanan asabiyenin, ümmetin maslahatını yok ettiğine Irak'ta ve Suriye'de birçok örnekle şahit olduk.

Afganistan'ı Sovyetlere kaybetmek istemeyen Washington yönetimi bu ülkeye yönelik politikalarını Pakistan üzerinden yürütmüş, Sovyet işgaline karşı direnen İslamcı grupları Pakistan ordusu ve istihbaratı üzerinden silahlandırıp desteklemiştir.

Artık askeriyeyi model alan değil, daha çok topluma açık/barışık ve üniversite mezunları arasından seçeceği bir kitle üzerinden kendisini kuran bir emniyet kurumumuz olacak.

İpek Yolları: Vizyonlar ve Fırsatlar

Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun teşrif edeceği konferansta, Balkanlar, Kafkasya ve Çin'den katılımcılarla İpek Yolu'nda ticaret, lojistik, kültür ve siyaset alanlarında işbirliği imkânları tartışılacak.

Devamı
İpek Yolları Vizyonlar ve Fırsatlar
Nükleer Müzakereler ve İran'ın Artan Nüfuzu

Nükleer Müzakereler ve İran'ın Artan Nüfuzu?

1979 İran Devriminden günümüze ABD ile "büyük şeytan- haydut devlet" ilişkisine sahip olan İran, nükleer müzakereler ve IŞİD ile mücadele sayesinde yepyeni bir açılım yapma imkânı yakaladı.

Devamı

Uluslararası bir İslam Üniversitesi kurmak için, sağlam bir vizyon ve felsefemiz olduğunu düşünüyorum. Şartlar ve zaman bizi buna fazlasıyla hazırlamış durumda.

İslamofobi'nin Müslümanlar üzerinde olumsuz bir etkisi vardır ve neticede onları, özellikle Müslümanların azınlık olduğu Batı ülkelerinde, toplumdan dışlayıcı ayrımcı uygulamaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

SETA analisti Kılıç Buğra Kanat, IŞİD tehdidinin Türkiye ve Amerika'nın bölgeye yönelik politikalarını birbirine yaklaştırabileceğini ve böylelikle bölgenin istikrarını hedefleyen yeni bir işbirliğinin ortaya çıkmasına sebep olabileceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu... Bundan 17 sene önce birisi, 2014 yılında Türkiye siyasal sisteminin en tepesine bu iki isim oturacak deseydi muhtemelen önüne Hürriyet'in “Muhtar bile olamaz” manşetli nüshası koyulacaktı.

Siyasetten umudunu kesenlerin artması aşırı örgütlerin rol çalması için verimli zemin oluşturmaktadır. Ancak bu tür örgütlerin İslam coğrafyasında geniş bir toplumsal karşılığı bulunmamaktadır.

Dün El-Kaide üzerinden keşfedilen ‘konforlu bela' bugünlerde IŞİD üzerinden kullanılmaya başlandı. Adeta kafayı kaldırma ihtimali olan bütün aktörleri terbiye etmek için bir sopa vazifesi görüyor.

İsrail, Suudi Arabistan ve ABD başta olmak üzere bir çok devlet ve aktör; toplumsal desteğe sahip, demokrasiye uyumlu bu hareketleri boğmak adına bir yandan eski rejimlerin güçlenmesine destek verirken, bir yandan da radikal selefi örgütleri destekledi.

Musul sonrası ‘ana akım' gazeteler en marjinal fanatik ulusalcı-sol gazetelerin dipnotları şeklinde çıktılar.

Muhalefet birleştikçe güçleniyor ve yedi düvele karşı ilerleme kaydediyor. Rejim tarafı ise doğal olarak muhalefetin birleşmemesi için elinden geleni yapıyor.

Yeni Asya gazetesinin sorularını cevaplayan SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırma Asistanı Yavuz Güçtürk, Türkiye'nin kendi insan hakları sorunlarını çözmeden, başka ülkelere model olmaktan söz etmesinin doğru olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 18 Ekim'de 1 Ocak itibariyle üyelik süreleri sona erecek Azerbaycan, Guatemala, Fas, Pakistan ve Togo'nun yerine görev yapacak 5 ülke için oylamaya gitti ve oylama sonucunda Nijerya, Çad, Suudi Arabistan, Litvanya ve Şili BM Güvenlik Konseyi'nin iki yıllık geçici üyeliğine seçildi. Fakat BM tarihinde bir ilk yaşandı ve Suudi Arabistan, barış ve istikrarı sağlamada yetersiz kaldığı eleştirisiyle BMGK üyeliğini (henüz resmi bir adım atılmasa da) reddetti. Suudi Arabistan'ın, tarihinde ilk kez elde ettiği ve BM'nin yaptırım gücüne sahip tek siyasi organı olan Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini neden reddettiği ise çelişkili cevaplar içeriyor.

İhvan'ın faaliyetlerinin sadece Mısır'da ve belirli bir süre durdurulabileceğini yargıçlar da gayet iyi bildiklerinden, Cemaat'i değil faaliyetlerini yasakladılar. Çünkü İhvan, 70 küsur ülkede fiili olarak “İhvan” adıyla örgütlenmiş bir “dünya markası”dır.

Son aylarda yaşanan olaylar göstermiştir ki İslami siyasal aktörler bundan sonra ancak muktedir olma siyaseti geliştirebildikleri müddetçe siyasal kazanımlarını sağlama alabileceklerdir.